41🌹

561 33 12
                                    

"Offfff"

"Ufffff"

"Of-"

Kaç saattir devam ettirdiğim oflamamı yağızın isyanı bölmüştü

" sus artık kafamı şişirdin!"

Hiçte bile kaç saattir burda onu bekliyorum hayır niye bekliyorum onu da bilmiyordum .
Kafamı mı şişirdin demişti o Ben konuşmuyordum ki !
Kendi kendime gözlerimi devirdim .

" kafanı şişirdim öyle mi hemde konuşmadığım halde "

Kantinin ordan alıp  beni resim atölyesine getirmişti.
Geldiğimizden beri birşey arıyordu ne aradığını da bilmiyordum ki .
Kendi kendime tekrar göz devirip yağıza baktım 

" offff yeter artık şiştim ya  , hayır ne aradığı söyle bende yardım edeyim!"

Aradığı şeyi bulamamasının ve benim onun kafasını şişirmiş olma ihtimalimden olsa  gerek yavaş yavaş gözlerini kaldırıp bana baktı,  ne diyim vallahi bakmasa iyiydi .
O bakışları gördükten sonra hemen bakışlarımı kaçırıp etrafa bakmaya başladım. Yavaştan korkmaya başladım.
Hissediyordum hala bana bakıyor, hayır yani bu çocuk neden bu kadar sinirli?

" gece "
Bence sesi sinirli çıkmadı , sakin çıktı.
Bence de yani  normal ses tonuydu.
Ne diyorum Allahım ben ??
Bi yandan kendimle savaşıyor bir yandan da yağıza bakmamak için etrafa mal mal bakıyordum  sonunda onu daha fazla kızdırmamak için
Yağıza döndüm " efendim yağız "
Nee ! Tabikide çok kibar bir kızım ben.  Zaten sinirli birde ben hiç sınır edemem . Canımı sokakta bulmadım sonuçta.  Bakışlarıyla öldürüyor.

Tam yağız ağzını açıp birşey söyleyeceği sırada atölyenin önünden sesler gelmeye başladı  . Gülay hocanın sesiydi bu .
"Gülay hoca " diyerek fısıldadım
Yağız kolumdan tutup hızlıca köşedeki dolabın oraya götürmeye başladı.
Ne kadar da güzel! Bir saklanmamız eksikti !

Kolumdaki elini bırakıp dolabı açtı  neyseki dolap boştu ve rahatlıkla iki kişi sıva bildirdik.

Lânet olsun ne demiştim ' rahatlıkla iki kişi sıva bildirdik '
Sığamıyormuşuz!!
Dolabın içinde ayakta duramayacağımız için oturmak zorunda kalmıştık ama dolap göründüğünün aksine çok dardı .
Fazla zamanımız olmadığı için tek şansımız bu dolaptı.
Niye saklandığımızı hala bilmiyorum ve anlamıyorum!!
Şimdi ne durumda mıydık?
Sırtım resmen yağızın göğsündeydi tamam halimden şikayetçi değilim ama böyle de olmuyordu  yani !
Acaba şuan yağızın aklından neler geçiyordu?
" yağız " diyerek kendimin bile zor duyacağı bir şekilde fısıldadım .
" ne"
Ne kadar da kibarsın öyle
Inat değil mi inandına cevap vermemiştim.
Tamam ya çokta abartmayalım şimdi merakından çatlar falan kendi  kendime göz devirdim zaten bunu son günlerde çok yapar olmuştum.

" biz bu halde , burda ikimiz , ben ve sen yani ne yapıyoruz ? "

Nefes aldıkça aradaki mesafe azalıyordu  .

Tam konuşacağımda arkadan elini uzatıp ağzımı kapattı.
Ölüyorum.
Nefes alamıyorum.
Eli çok sıcak.
Bana bir şeyler oluyor .
Dikatimi dağıtmamalıydım evet evet sakin ol gece .
Iyide bu ağzımı niye kapattı.
Içerden sesler geliyordu .
Bu konuşan sanırım bizim müzikçiydi.

"Gülay hocam bir daha konuşsanız belki verdikleri karardan vazgeçerler"

Galiba bizim hakkımızda yani yarışma hakkında konuşuyorlardı.

" Hayır vazgeçeceklerini düşünmüyorum . Saygı duyuyorum kendi kararları."

Üzüldüm.

"Ne yani şimdi sırf bir yarışma için okuldan gidiyor musun ?"

Ne !! Bu , bu olamaz ki ne alaka?

" sadece bu yarışma için değil ki kendimi ifade edemiyorum bu okulda , hep geri planda kalıyorum,  sanki  yokmuşum gibi  . Kırk yılın başı  branşıma uygun bir yarışma geliyor ama bak Bana yine etkisiz elemanım. "

O yarışmaya katılmak istiyorum.
Kendim için  okul için veya ateş için değil gülay hoca için katılmak istiyorum.
Haklıydı gülay hoca onu hep geri plana atıyorlardı ama o hep alttan alıyordu.  Gülay hoca çok iyi biriydi ve başarıyı hakediyordu .
Yağız  taş kalpli birisi değildi.
Eminim o da artık yarışmaya katılmak istiyordu .
Gülümsedim sonra dudaklarımın üstündeki elleri düzeltiyorum dudaklarımın üstündeki yağızın ellerini hatırlatınca heycan yaptım ve hıçkırdım.
Iyi halt yedim .
Yine hıçkırdım.
Gece burdan çıkayım sana kendi cezanı ben vericem .
Lânet olsun yine hıçkırdım.
" bi ses duydun mu sende ?"

Duymamış ol .

" galiba "

Tam yine hıçkıracağımda  yağız bir eliyle burnumu sıktı.
Hıçkıramadım.
Nefes alamıyorum.
Elini yavaşça burnumdan çekti .
Uhhh !! Ölüyordum yiğidim.

" sanki ses dolaptan geldi "

Yok dolap falan , yok ses falan
Yutkundum . Sanırım  ayvayı yedik.
Hayır bizi basmış gibi birşey olacaklar . Üzgünüm yagızcığım basılacağız.   Tamam tamam  ciddi oluyorum  ama şimdi düşündüm de halimiz ve olduğumuz durum yanlış anlaşılmaya çok uygun . Bizim burda ne işimiz var?

Adım  sesleri geliyordu.
Yaklaştı yaklaştı ve dolabın  kapağını  açtı...

Uzatıp da sıkmak istemediğim için kısa ve öz yazdım .
● bizimkiler sizce yakalanacak mı ?
● OY  VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN ☆
:)

𝐔𝐦𝐮𝐭𝐬𝐮𝐳 𝐕𝐚𝐤𝐚𝐦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin