Acılarımız bazıları ile ortaktır. Ama asla aynı oranda yaşamayız acıyı. Bir taraf hep daha çok yaşar.Ama bazen bir taraf acı çekerken, diğer taraf onun acısını hafifletir mi?
İki yaralı kişi, birbirine derman olur mu?Yaman, karşısında tekrar o kadını görünce, şaşırmıştı. Bu kadın neden sürekli karşısına çıkıyordu? Şimdi ki neden neydi peki?
Seher'in yanına adımlayıp, kolunu tuttu sertçe.
"Ne işin var senin burda?"
Seher, hızla kolunu çekti. Ona burda bile böyle davranmaya hakkı yoktu Yaman'ın.
"Sanane bundan!" diye cevap verdi Seher. Resmi bir kurumda oldukları için birşey yapamayacağını düşünüyordu. Üstelik şuan ablası dışında hiçbirşey umurunda değildi.
Yaman, kaşlarını çatıp üzerine yürüdü Seher'in. Tam o sırada ameliyathanenin kapısı açılmıştı.
İkilinin de bakışları aynı anda, doktoru buldu. Seher hızlıca doktora yaklaşıp, sordu.
"Ablam nasıl?"
Yaman, duyduğu şeyle şaşkınlıkla bakakalmıştı Seher'e. Kevser'in kardeşi miydi bu kadın?
"Başınız sağolsun." dedi doktor başını öne eğerek.
Seher, duyduğu şeyle ayakta duramamış ve dizilerinin üstüne çökmüştü.
Yaman ve ailesi ise, şaşkınlardı. Kevser'in bu ani ölümü, onları da üzmüştü.
Yaman'ın bakışları, dizleri üzerine çöküp, ağlayan Seher'deydi. İçinde anlamlandıramadığı bir huzursuzluk vardı. Seher'i ağlarken görmek onu huzursuz etmişti. Fakat Yaman, bunu Kevser'in ölümüne yormuştu.
İkbal, Seher'in yanına ilerleyip elini sırtına koydu. Ve sesinin üzüntülü çıkmasına çalışarak konuştu.
"Başınız sağolsun. Kevser sizden hiç bahsetmemeşti."
Seher, konuşmuyordu. Sadece ağlıyordu. Herşey o kadar üst üste gelmişti ki, dayanamamıştı artık.
En çok sevdiklerini kaybetmişti. Nasıl dayanacaktı bu acıya? Nasıl güçlü kalacaktı?
Cenaze işlemleri için, Yaman, Seher ve İkbal hala hastanedeydiler. Yaman, abisini de eve göndermişti.
Seher, birazcık sakinleşmişti. Fakat içinin yangını hala aynıydı. İkbal hanım, ona yardımcı olmuştu. Yanında oturmuş destek oluyordu. Yüzüne takındığı iyilik maskesini, takmıştı tekrar.
Yaman, yengesinin yanına geldiğinde Seher'e çevirdi bakışlarını. Baştan aşağıya süzdü onu. Çok kötü görünüyordu. Peki kötü görünmesi onu neden rahatsız etmişti?
Buna sinirlenip, bakışlarını Seher'de çekip sert sesiyle konuştu.
"Gidelim yenge."
İkbal, Seher'e bakıp sahte bir gülüşle kafasını salladı ve ayağıya kalktı.
"Gidelim, Yaman."
Seher, aklına gelen şeyle hızlıca ayaklanıp İkbal hanımın kolunu tuttu ve durmasını sağladı. İkbal hanımla birlikte Yaman'da durmuştu. Fakat arkasına dönmememişti.
"İkbal Hanım, bende gelebilir miyim? Yeğenimi görmek istiyorum."
İkbal, sorarcasına Yaman'a baktı. Yaman ise, gelmemesini düşünüyordu. Birkaç gün önce, onca şeyi gören bir kadının evlerine kadar gelmesi, ona yanlış gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK || SehYam
FanfictionHayatı bataklıktan farksız olan bir adamın, bataklığın da çiçek açtıran bir kadında aşkı bulması... Sürekli can alan bir adamın, onun için canını vereceği bir kadında aşka inanması... Aşka ve sevgiye inanmayan bir adamın, uğruna mecnun olacağı bir k...