2.9

2.4K 148 291
                                    


Yaşattığını yaşamadan, ölmezmiş insan. Kim ne yaptıysa, onu yaşayacaktır mutlaka. Bu yüzdendir, mazlumun zalime direnişi.

Peki, ya yalattığımzın bedelini ödemişsek? Yine de yaşar mıyız?

"Ben artık seninle normal, sıradan bir hayat yaşamak istiyorum Yaman."

Yaman, şefkat dolu bakışlarıyla baktı Seher'e.

"Ne senin zarar görmeni, ne de başkasına zarar vermeni istiyorum."

Yaman, birşey demeden aşık olduğu kadına bakıyordu. Onun kendisi için endişelenmesi, tekrar hayran bırakmıştı.
"Biliyorum, belki mecbur kaldın o bataklığa gitmeye. Kendi isteğine gitmedin belki. Ama kendi isteğine çıkabilirsin."

Umutla baktı Yaman'ın gözlerine, Seher.

"O bataklıktan tamamen çık, ve eskiye dair tüm kötü şeyleri unutalım."

"Tamam..."

Kabul etmişti Yaman. Artık o bataklıkta olmayacaktı. Çıkacaktı içinden. Sevdiği kadın için, bataklığında çiçek açtıran kadın için.

...

Bir hafta geçmişti aradan. Bir hafta boyunca, Yaman kendini daha çok toparlamıştı. Hatta eskisi gibiydi. Çok iyi görünüyordu. İyleşmişti.

Yarın evkeneceklerdi. Bu sefer, ne pahasına olursa olsun, evkeneceklerdi. Haiçbirşeyin aralarına girmesine izin vermeyeceklerdi.

Konakta büyük bir hazırlık vardı. Herkes çok heyecanlıydı. Herkes Yaman ve Seher'in mutlu olmasını istiyordu. Bir kişi hariç.

İkbal, bu evleliğe mani olmak istiyordu. Kardeşinin öylece gönderilmesinin intikamını da almak istiyordu.

Yarına kadar, düşünüp bir plan kurmuştu. Düğün günü Seher'i zehirliyecekti.

...

"Heyecanlı mısın?"

Yaman'ın sorusuna, Seher kocaman gülümseyerek cevap verdi. Çok heyecanlıydı.

"Çok mutluyum ya!"

"Bende!"

İkisi de kocaman sarılmıştı birbirlerine. Bir süre öyle sarılı durdurlar. Ardından, ayrılmıştı ikisi de. Birkaç saat sonra düğünleri olacaktı.

"Benim gitmem gerek, sende gidip hazırlan."

Seher'in heyecanlı sesine kocaman gülümsemişti Yaman. Çok huzurlu hissediyordu.

Seher, Yaman'ın yanından ayrılıp odasına ilerledi. Ve hazırlanmaya başladı.

...

İkbal, içine koyduğu zehir ile hazırladığı bitki çayını  karıştırdı. Ardından yüzüne yalancı gülüşünü yayıp, çıktı mutfaktan. Ve Seher'in odasına ilerledi.

Kapıyı tıklayıp, içeriye girdi. Seher'in makyajı yapılıyordu.

"Seher'cim ne güzel olmuşsun, maşallah!"

Seher, gülümseyip başını salladı.

"Teşekkür ederim İkbal hanım."

"Sana bitki çayı getirdim. Rahatlatır."

"Gerek yok, sağolun."

İçmek istemiyordu Seher. Gerek duymuyordu.

"O kadar getirdim canım, biraz iç bari. Rahatlatır."

BATAKLIK || SehYam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin