0.6

2.8K 120 174
                                    


Hayat bizi, bazen bazı şeyleri yapmak için mecbur bırakır. O mecburiyet, ardından birçok hatayı da sürükleyebilir, birçok doğruyu da.

Peki, bir insanın mecburiyeti, onun ilerde iyikisi olabilir mi?

Seher, titreyen elinde ki silahı hızlıca yere fırlattı. Geriye doğru sendelemişti. Kendi kendine "Ne yaptım ben?" diye söylendi.

Yaman, omzundan yediği kurşunun etkisiyle geriye doğru sendelemişti. Fakat düşmemişti. Hala ayaktaydı. İki adamı koşarak, Yaman'ı tutmak için yanına ilerlediler.

Silah sesini duyan ev halkı da, hızlıca dışarıya çıkmışlardı. Yaman'ın vurulduğunu görenler, korkudan gözlerini kocaman açmışlardı. İkbal hanım, koşarak Yaman'a doğru ilerledi. Yaman, artık geriye doğru düşmüştü. Fakat adamları, düşmesine engel olmuştu.

İkbal hanım, gözlerini Seher'e çevirdi.

"Ne yaptın sen?!" diye bağırdı.

Seher, hala olduğu yerde dikilmiş, kocaman açılmış olan gözleri ile direkt Yaman'a bakıyordu. Yaman'ın da gözleri Seher'deydi.

"Doktor çağırın hemen!"

İkbal hanımın emrinin üzerine bir adam, çabucak doktor çağırmıştı. İlbal, Yaman'a dönüp, endişeli sesi ile konuştu.

"Gel Yaman, içeriye geçelim. Doktor gelecek şimdi."

Ardından tekrar adamlara dönüp, sinirli sesi ile konuştu.

"Polise de haber verin, gelip alsınlar şunu!"

Seher, gözlerini Yaman'dan çekip İkbal hanıma çevirdi. Korkuyla baktı. Çok korkuyordu. Ama pişman değildi.

Yaman, Seher'in çok korktuğunu anlamıştı. Ama onun böyle kolay kurtulmasına da izin vermeyecekti.

"Hayır, kimse polisi falan aramayacak!"

"Ama Yaman-"

"Aramayacak dedim!" dedi Yaman, çatallı sesi ile. Seher'e dönüp son bir bakış attı ve son sözlerini söyleyip adamlarının yardımıyla içeriye geçti.

"Depoya götürün, ben gelene kadar da bekleyin!"

Adamları, hızlıca Seher'in kolundan tutup arabaya bindirdiler. Seher, hala şokun etkisindeydi. Karşı çıkacak gücü bile bulamıyordu. Ama hak etmişti Yaman. Bunu oda biliyordu.

Yarım saatlik bir yolun sonunda, bir depoya getirilmişti. Hızlıca içeriye yitip kapıyı üstüne kitlemişlerdi.

Köşeye sinip, bacaklarını kendine çekti. Titriyordu. Birini vurmuştu. Nasıl yaptığına hala inanamıyordu. Üstelik vurduğu kişi, Yaman Kırımlı'ydı.

Aradan yarım saat geçmişti. Ve deponun kapısı açılmıştı. Seher, başını kaldırıp gelene baktı. Bu daha önce hiç görmediği bir kadındı.

Zuhal, hızlıca Seher'e doğru ilerleyip saçlarına yapıştı. Seher, daha ne olduğunu bile anlamamıştı.

"Sen kimsin ha?! Kimsin de Yaman'ı vurabilmeye cüreet ettin?!"

"Bırak!!"

Seher, Zuhal'in kollarını tutup geriye doğru itti onu. Saçlarını Zuhal'in ellerinden kurtarmıştı. Zuhal ise, Seher'in kendisini itmesine çok sinirlenmişti. Elinde ki çantayı yere fırlatıp, tekrar Seher'e doğru ilerledi.

Kollarından tutup, sarsmaya başladı Seher'i.

"Öldürüm seni! Hadsiz!"

Seher, tam karşılık vereceği sırada dışarıda ki adamlardan biri gelip, Zuhal'i uzaklaştırmıştı.

BATAKLIK || SehYam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin