Hiç bir şey olmazken bunu profesör yapmıştı. Elbette enerjisini mükemmel derecede kontrol ediyordu ve bana zarar gelmesine izin vermemişti.
Yere inerken kafamı eğdim.
—Derste istediğim performansı gerçekleştirmen için yalnızca bir adet Jeon Jungkook gerekiyormuş dedi profesör.
Sakinleşmiştim. Ona gülerken o da bana güldü.
—Bu arada az önce yaptığın şeyi Jungkook bile yapamazdı. Bu kadar sinire rağmen kontrolden çıkmadın. Ya yeterli derecede sinirli değildin ya da enerjin tamamen sana itaat ediyor. Dedi.
—Yalnızca ikincisi. Dedim.
—Daha bu yaşta gücüne tamamen hakim olmak aslında sıkıcı olmalı. Arada sakarlıklar eğlenceli olabiliyor. Kabus görürken camları patlatmak, sinirlendiğinde kontrolden çıkıp birilerini öldürmek.. iste bu yüzden sana gücümden biraz verebilirim. Dedi.
Ardından elinde oluşturduğu siyah küreyi bana doğru attı. Onu tuttum. Ardından yok ettim.
—Şimdi sırada yapman gereken şey onu kendi enerjini tamamen karıştırmak. Dedi.
—Teşekkür ederim profesör. Dedim.
Güneş tamamen batarken ben çürük tahta kapıyı çaldım yavaşça.
—Gir içeri sesiyle içeri girdim.
Ateş saçlı cadı anında yüzünü buruşturdu.
—Kraliyetteki herkesten nefret ediyorum. Şimdi git. Dedi.
—Şeytanın enerjisini kendi enerjime karıştırmama yardım et ben de senin dilediğin bir şeyi gerçekleştireyim dedim.
—Benim için bir altın yüzük vermen yeterli.
Omuz silktim. Anında parmağımdan çıkarak yüzüğü ona uzattım. Onun isteği üzerine karşısına bağdaş kurarak oturdum.
...
Jeon Jungkook
—Kızımla evlenirsen Jungkook 7 krallığı da sana hediye ederim.—Kraliçem yedi krallığı istediğim zaman zaten alabilirim dedim.
—Gücünü bile kontrol edemeyen biri 7 krallığı mi kontrol edecek. Yalnızca isteğimi yerine getir. Sonrasında oğlumu öldür ki başın ağrımasın. Ayrıca Sung Kyun bunu kesinlikle kabul etmeyecektir. Onunla senden başka kimse başa çıkamaz.
—Düşüneceğim Kraliçem. Artık söyleyecekleriniz bittiyse gidebilir miyim? Diye sordum.
Güneş batmıştı. Yemek yemiştik ve gerçekten o kadar çok şey anlatmıştı ki bana sonuç olarak krallığı bana vereceğini tahmin etmiştim.
Krallıkları zaten alacaktım. Sadece kraliçem Sung Kyun olacaktı.
Annemlerle konuşurken Sung Kyun'u nasıl çekip gittiğini anlattılar. Benden nefret etmesinin sebebi ben değildim. Etraftaki kişilerdi. Sung Kyun'a karşı beni övmelerinin hiç bir açıklaması yoktu. O zaten her şeyin farkındaydı. Bunlar devam ettikçe yalnızca benden uzaklaşıyordu. Hem de bana daha yeni yeni ısınmaya başlamışken. Onları geldikleri yere geri bırakırken Sung Kyun'un yatağında oturmuş onu bekliyordum.
Çok geç olmuştu ve o hala ortalıkta yoktu. Gözlerimi kapatmış dinlenirken açılan kapı sesiyle gözlerimi açtım. Işıklar açılırken gözlerimi kısmıştım. Sung Kyun'la göz göze gelirken bu dağılmışlığının nedeni umarım düşündüğüm şey değildi.
—Sen neden bu haldesin? Diye sordum.
—Odana git Jungkook. Yalnızca uyuyacağım. Dedi.
Gözlerini bile zor açık tutuyor gibiydi. Üzerindeki elbise ceketi bile çıkarmadan kendini benim yanıma bıraktı.
—Jungkook git dedi.
Ona doğru yaklaştım. Ellerimi beline koydum.
—Benden nefret etme Sung Kyun. Dedim.
—Bunun için çabalıyorum. Dedi.
Kollarımı onun ince beline dolayıp kendime çektim tamamen. Saçlarının arasında burnumu gezdirdim.
—Seni İmparatoriçem yapacağım dedim.
—Ne saçmalıyorsun. Beni rahat bırak dedi ellerini kollarımın üzerine koyup çekmeye çalışırken.
—Ciddiyim. Oldukça ciddiyim. 7 krallığın imparatoriçesi yapacağım. Beni yenmene izin vereceğim. Övgüleri almanı sağlayacağım. Karşılığındaysa senden tek istediğim beni sevmen olacak.
—Saçma saçma konuşmayı bırak ve git başımdan. Dedi. Kollarımı biraz daha sıkılaştırdım. Bunu her yaptığımda bu zamana kadar aniden duruyordu. Nedenini anlamıyordum. Her defasında. Onunla inatlaşırken, şakalaşırken onun belini belli bir kuvvette sıktığımda donup kalıyordu.
Bunun nedenini sormak istiyordum ancak şu ana kadar hiç soramamıştım.
—Kollarını biraz gevşetir misin? Diye sordu. Sesi o kadar sakin ve yavaş çıkmıştı ki kollarımı hafifçe gevşettim. Pozisyonumuz aynıydı. Aynı yakınlıktaydık. Ancak o şuan daha rahattı. Fazla sıktığım için canını mı acıtıyordum?
Sonrasında çok hızlı bir şekilde uykuya daldı.
...Baek Sung Kyun
Jungkook'un kolları arasında sırt üstü yatıyordum. Sadece tavanı izliyordum. Ondan ayrılmak için herhangi bir harekette bulunmamıştım. Burnu boynumdaydı başta fark ettiğimde nefes alış verişleri beni huylandirmisti ancak uzun bir zamandır bu pozisyonda olduğumuzdan alışmıştım.Odaya Bogum girdi her zamanki gibi.
—Efendim, okul saatiniz geldi. Diye fısıldadı uyanık olduğumu görünce.
Kafamı salladım yalnızca. Odadan çıktı. Derin bir nefes aldım. Dün şeytanın enerjisini kendi enerjime karıştırmak oldukça zor olmuştu. Karşımdaki cadı ilk defa böyle bir şeye denk geldiğini söylemişti. Bu yüzden mümkün olduğunca hasarsız atlatmam için çabalamıştık. Başarmıştık ancak ikimizde yorgunluktan ölüyorduk resmen. Çok fazla odaklanma gerekmişti.
Hafif bir baş ağrısı hissediyordum. Normaldi. Hatta azdı bile.
—Jungkook uyan dedim net bir sesle. Belimdeki kollarını çekmeye çalışmıyordum çünkü bu sadece beni daha fazla sıkmasına neden oluyordu.
Küçükken sanırım 5 yaşlarındaydık. Jungkook'la kendi aramızda büyülerimizle oyun oynarken bana zarar vermişti. Enerjisini bazı zamanlar bedenimde hissediyordum. Düello da ölecek dereceye gelmemin sebebi buydu. Zaten daha önceden zarar görmüştüm. Ikincisini bedenim çok zor kaldırmıştı.
Jungkook fark etmeden benim üzerimde bir hakimiyet kurmuştu. Bunu ona söyleyemezdim. Çünkü herkesin karakteri her an değişebilirdi. Bir gün onunla kavga ettiğimizde beni öldürebilme ihtimali olmasından nefret ediyordum.
Karnıma fazla baskı uyguladığında anlayamadığım bir ağrı giriyordu. Enerjimi aliyordu. Ona karşı koymamam için. Bu çok tuhaf bir ağrıydı. Canımı yakmıyordu. Yalnızca güçsüz düşürüyordu.
—Jungkook okul saati. Uyan. Dedim. Kafasını boynumdan çekti. Yastığına koyarken bana baktığını hissediyordum. Kollarını yavaşça belimden çektiğinde artık bu boşluk hissine alışmıştım. Oturur pozisyona geçtim beni rahat bırakmasıyla.
Kafamı iki yana yatırarak boynumu kütlettim.
Üzerimdeki ceketin kemerini açarken banyoya ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magicians ~Jeon Jungkook
Fantasy-Bunu nereden öğrendin? Ben hayatımda ilk defa duymuşken sen bunu yapmayı nasıl başarabilirsin? -Seni yenebilmek için her gün çok çalışıyorum Jungkook. Her gün. Ancak enerjin o kadar güçlü ki senden çok daha bilgili ve yetenekli olmama rağmen seni...