17

1.4K 116 6
                                    

Prenses son saniye benim elimi tutarken bizi ailemizle kaldığımız ortak eve getirmiştim.

Merdivenlerden çıkarken küçük kız da peşimden geliyordu.

—Sen neden geldin? Diye sordum.

—Bana öğreteceği şeyler var. Dedi.

—Bu hâlde öğretebileceğine inanıyor musun?

—O Baek Sung Kyun enerjisini tamamen kaybedip düz bir insan bile olsa şeytana dahi öğretebileceği şeyler vardır.

Onu yatağa yavaşça yatırdım. Küçük kız hızlıca yatağa tırmanıp elini onun alnına koydu.

Sana güzel rüyalar göstereceğim. Diye fısıldadı.

Sarı bir ışık parladı elinin alnıyla birleştiği noktada.

Ardından yavaşça söndü. Gözleri beyaza dönerken bana döndü.

Jungkook buna sebep olan sen değilsin. Kendini hiç bir zaman suçlama. Kader bu şekildeydi. Sen yapmasaydın bu lanet onu her sekilde bulacaktı. Hırsının, kibrinin ve egosunun bir sonucuydu bu olay.

Gözleri tekrar eski haline döndüğünde hiç bir şey olmamış gibi tekrar Sung Kyun'a döndü.

Ben de yatakta diğer tarafa yattım. Tavanı izlerken küçük kız da aramızda yatiyordu. Üçümüzde sırt üstü yatıyorduk.

—Söylesene nerden geldin sen? Diye sordum.

—Sung Kyun kraliçeyi öldürdü. Beni de öldürmesi gerekiyordu aslında. Savaşlarda kraliyetten olan herkes öldürülür biliyorsun. O beni öldürmedi. Aksine alıp buraya getirdi işte. Muhtemelen gücümü hissetti. Çünkü Sung Kyun bir şeyi yapabiliyorsa yapmaktan geri kalmaz.

—Onu nasıl bu kadar iyi tanıyorsun?

—Ah aslında gelecekten bir kaç kesitle birlikte bu kadar iyi tanıyorum. Onu sevdiğini de biliyorum. Dedi kolumu dürterek.

Tanrım o küçücüktü ve kurduğu cümleler yaşına göre çok büyüktü.

—Onu sevdiğimi nereden biliyorsun? Sonuçtan ona bunu yapan benim.

—Eğer sen bunu yapmamış olsaydın o hiç bir zaman sana gelmezdi. Dedi.

—Geleceğini gördüğünü söyledin. Öğreniyor mu benim yaptığımı?

—Öğreniyor. Gidiyor. Ayrılıyorsunuz. Sonrası çok fazla ihtimale ayrılıyor. Cadılar başınıza iş açıcak. Aslında onları çağırarak tüm dünyaya kötülük yaptın. Bu yüzden Sung Kyun'dan sen de bir şeyler öğrenmeye bak. Dedi.

—Uyu artık. Uyandığında yanında olmalıyız. Dedim.

—Ne zaman uyanacak acaba diye mırıldandı uykulu sesiyle.

—Bilmiyorum. Ama çok uzun sürmez. Dedim.

...

Baek Sung Kyun

Yavaşça yattığım yerden doğruldum. Yüzümde soluk bir gülümseme oluşurken yanağımdan akan yaş boynuma doğru hızlıca yol aldı.

Kafamı sola çevirip Charlotte ve Jungkook'a baktım. Üstümdeki yorganı sıyırıp ayağa kalktım.

Güzel gözüküyorlardı birlikteyken. Sessizce odadan çıkıp aşağı kata indim. Jungkook uyanmazdı. Ancak küçüğü bilemiyordum.

Mutfağa girdim. Kırmızı şarabı çıkarırken bir kadeh aldım. Tozlu kadehi bir bezle tozunu alıp balkona çıktım. Koltuğa otururken önümdeki sehpaya koydum kadehi. Şarabı açarken bardağın birazını doldurup kafama diktim. Bu mayhoş tat hoşuma gidiyordu.

Magicians ~Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin