-Kırmızı alarm. Tüm öğrenciler konferans salonuna. Kırmızı alarm Tüm öğrenciler ve öğretmenler konferans salonuna. 5 dakika içinde herkes salonda olsun.
Müdürün kendi sesi bizzat haporlerde yayılırken herkesin gerginliği net bir şekilde hissediliyordu.
-Sırayla konferans salonuna çıkın. Dedi profesör.
Ayağa kalktım. Ellerimi ceketimin cebine sokarak tüm elit grup gibi rahat bir şekilde merdivenlerden çıkmaya başladım. Korkmuyorduk. Kendimize güveniyorduk. Yeterince açıktı sanırım.
Konferans salonunda girdiğimizde gürültü hakimdi. En öne doğru ilerledik. Hepimiz sırayla oturduk. Bacak bacak üstüne atarken arkama yaslandım.
Müdür panikle sahneye çıkarken eline mikrofonu aldı. Yüzü terliydi. Bu kadar neyden korkuyordu bir fikrim yoktu. Ancak Planchette bizdeydi. Bu kadar korkulacak bir şey yoktu.
-Herkes sessiz olsun diye adeta bağırdı müdür.
Çıt dahi çıkmazken müdür hızlıca size girdi.
-Moon Krallığı ve üç eski çağ cadısı anlaşma yapmış. Buraya geliyorlar Savaşmak zorundayız. Dedi.
-Planchette biz de değil mi? Bir sorun çıkmaz. Dedi bir kız konuşurken.
-Çok büyük bir ordu söz konusu dedi müdür.
-Bizim de askerlerimiz var. Ayrıca az önce ailemle konuştum. Tüm meclis de dahil olmak üzere buraya geliyorlar dedi Yugyeom.
-Ölenler olacaktır. Bunu engelleyemeyiz dedi başka biri.
Oturduğum koltukta biraz daha yayıldım. Bu kadar korkulacak bir şey yoktu. Ölmek için doğmuştuk.
-Öncelikle tüm öğrenciler olarak bir kalkan oluşturacağız. Dedi müdür.
-Planchette'yi geçmeleri mümkün değil dedi biri.
-Üç eski çağ cadısından bahsediyoruz. Ata cadılar. Çok daha fazla bilgililer. Sung Kyun lütfen kalkan için önderlik eder misin dedi Müdür.
Kafamı salladım. Yapabilirdim. Ben yapamazsam kimse yapamazdı.
-Herkes sıra halinde bahçeye dedim ayağa kalkarken.
-Tüm profesörler dahil 543 kişiden bahsediyoruz Sung Kyun. Içinde planchettenin gücü de söz konusu. Bunu başarabilir misin? Dedi enerji kontrol dersi profesörü.
-Ben bunu için doğdum profesör. Kolay olacağını söylemiyorum. Ancak başarabileceğime de eminim. Ayrıca Jeon'u ben eğittim. Gücünü nasıl kullanacağını biliyor. Bana zorluk çıkarmayacak dedim.
Herkes çemberler halinde dizilirken 3 koca çember iç içeydik. En ortalarında ben vardım. Elime mikrofonu aldım. Üstüne vurarak kontrol ettim.
-Sung Kyun yapabileceğine emin misin? Dedi Jungkook.
Ona bakma gereği bile duymadım. Beni yeterince delirtmişti son günlerde.
-Herkes beni duyuyor değil mi? Diye sordum.
Onaylayan seslerden sonra devam ettim.
-Güzel. Öncelikle hala odaklanma sorunu yaşayan birinci sınıflar çemberleri terk etsin.
Çemberden ayrılan toplam 3 öğrenci oldu.
-Başka bir sorun yok. Tek yapmanız gereken enerjinizi göndermek. Kontrol kısmı ben de. Hiç bir sorun olmayacak. Odaklamanız için 5 dakika yeterli mi? Diye sordum.
-10 dakika olsa. Dedi biri.
-15 dakika boyunca yalnızca içinizdeki enerjinize odaklanin. Tüm damarlarınızda ruhunuzda hissetmenizi istiyorum. Anlaşıldı değil mi? Uyarımla birlikte aynı anda enerjilerinizi havaya yönelticeksiniz. Başka yapmanız gereken hiç bir sey yok. Şimdi sessizlik.
Herkes gözlerimi kapatıp odaklanırken derin bir nefes aldım. Herkes sessiz bir şekilde dediğimi yapıyordu. Onları izledim uzun bir süre. Ben her zaman hazırdım.
Kolumu kaldırıp bileğimdeki saate baktım. 2 dakika kalmıştı.
Gözlerimi kapatıp gücüme odaklandım. Kırmızı enerjiyi gayet yoğun bir şekilde hissediyordum.
-Şimdi. Dedim.
Ellerimi dümdüz yukarı kaldırırken kırmızı enerji gökyüzüne doğru hızla gitti. Herkes benimle aynı şeyi yaparken kırmızı enerji tüm enerjileri kendisine topladı. Bir noktada toplanan enerjiler yavaşça yayılmaya başladı. Herkesin gücünü hissederken gözlerimi kapattım. Kontrol etmek zordu. Yutkunurken enerjinin dağılmaması için çok fazla uğraşıyordum.
Titreyen ellerim yüzünden çenem kasılırken eğer şuan bir hata yaparsam buradaki herkes ölürdü. Hatta muhtemelen dünyanın bir kısmı bile etkilenebilirdi. Çok büyük bir enerji söz konusuydu.
Nefeslerim hızlanırken gözlerimi kapatıp biraz daha odaklandım. 540 gücün hepsini ayrı ayrı hissedip kontrolünü ele alıyordum. Sonunda kalkan tamamen kapandığında enerjileri eşit bir şekilde her yerine dağıttım.
Gözlerimi yorgunlukla açarken elimi yavaşça başıma götürdüm. Başarmıştım. Kendime gelmek için gözlerimi sürekli kırpıştırırken bazı öğrenciler de çok kötü durumdaydı. Güçlerini tam olarak kullanmayı bilmedikleri için bazıları gereğinden fazla kullanmıştı.
-Başardın dedi profesör.
Kontes Casandra'dan güzel bir eğitim almıştım. Ayrıca şeytan profesörden de. Elbette başaracaktım. Bu eller bir şeytanın siyah enerjisini hissetmişti. Bu saf enerji onları öldürmezdi.
-Aileler gelecek. Sorumlu profesörler kalkanın ucuna gidebilir kabul için. Dedi müdür.
-Ve güzel öğrencilerim. Siz dinlenmeye gidebilirsiniz.
Akademiye yönelirken Jungkook yanımda yürüyordu.
-Sen çok mükemmel bir şeysin dedi.
-Sen de hissediyor musun Jungkook?
-Neyi?
-Tam olarak kazanmayacağımızı. Dedim kütüphaneye ilerlerken.
-Ben varım. Üç cadıyı basit bir şekilde duvara bile yapıştırdım. Orduyu elitler bile tek başına halleder. Çok bir sorun göremiyorum. Dedi.
Kafamı iki yana salladım. Bu büyülerimden, enerjimden, güçlerinden bağımsız bir histi. Sadece his. İlk defa bu şekilde hissediyordum. Umarım yanılırdım. Yasaklı bölgeye ilerledim. Kapıları açıp içeri girerken Jungkook'ta peşimden geldi.
-Sung Kyun senin olduğun bir yer asla kaybetmez. Sen kazanmak için doğmuşsun. Kazanmak için yapacaklarının bir sınırı yok. Bunu bileğini korkusuzca kestirirken gayet belli ettin. Herkes kaybedebilir. Bu bir his olmaktan çıkabilir. Sen durumu toparlamak için buradasın. Yine başarırsın. Dedi.
-Açıkçası korkmuyorum. Zarar gelmeyeceğini biliyorum. Dedim.
Zarar gelmeyeceğini biliyorum Jeon sana. Bundan dolayı rahatım. Eğer birileri ölecekse birileri içinde sen yoktun. Bunun rahatlığı vardı. Eğer onun öleceğinden endişe etseydim bir korkum olurdu. Ancak şuan kaybedecek bir şeyim yoktu.
Rahatlıkla önüme bir kitap açıp okurken bir endişem yoktu. Ayrıca hikayenin sonuna yavaş yavaş geliyorduk. Cadılar ortadan kalkacaktı. Moon krallığının başına yalnızca aylar sonra biz geçecektik. Bir şeye geç kalmamıştık. Çünkü ölmeyecektik. Aksine her şeye daha erken varıyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magicians ~Jeon Jungkook
Fantasy-Bunu nereden öğrendin? Ben hayatımda ilk defa duymuşken sen bunu yapmayı nasıl başarabilirsin? -Seni yenebilmek için her gün çok çalışıyorum Jungkook. Her gün. Ancak enerjin o kadar güçlü ki senden çok daha bilgili ve yetenekli olmama rağmen seni...