Elini yavaşça saç diplerimden çekti. Bir koluyla belimi sararken ayağa kaldırdı bedenimi.
Sersemlemiştim. Şaşırmıştım. O da farkındaydı.
—İttiğim için özür dilerim dedi.
Öylesine bir özürdü. İkimizde farkındaydık. Yavaşça bir adim uzaklaştım bedeninden. Kolu belimden sakince çekildi.
—Şimdi düşünmeye gidebilirsin. Şunu bilmeni istiyorum. Karanlıkta görünmeyen bir gölgen nasılsa öyle olacağım. Oradayım.
Gözlerine bakarak yavaşça kırmızı enerjinin etrafımı sarmasına izin verdim. Tek bir kelime dahi edememiştim. Öyleki şuan neye uğradığımı bile şaşırmıştım.
Düşündüğümün aksine yalnızca odaya ışınlandım. Şehre falan inmedim. Tekli koltuğuma oturdum. Kafamı geriye yaslarken yatağımın içinde duran küçük kızı izlemeye başladım. Sarı bukleli sacları ve buz mavisi gözleriyle gerçekten kitaplarda okuduğum prenseslere benziyordu. Küçük burnu yüzüne orantılıydı. Sarışınlardan asla hoşlanmazdım. Ancak bu küçük kız gerçekten güzeldi.
Yorgundum. Jungkook'un neden bana bu kadar değer verdiğini anlayamıyordum. Bir arkadaşa göre fazla değer veriyordu. Gerçi 17 senedir birlikteydik. Beni ailesi benimsemiş olabilirdi elbette. Yine de benim için ailemizi dahi öldürebileceğini söylemesi oldukça fazlaydı.
Diğer kişilerden korumak istemesine bir şey demiyordum. İhtiyacim yoktu ancak düşünmesi hoş bir davranış olabilirdi. Ben de her zaman onu korumaya hazırdım zaten. İhtiyacı belki yoktu evet. Yine de buradaydım işte. Ama hiç bir zaman ailemizi öldüreceğimi iddia etmezdim.
Aramızda belli bir soğukluk olmasına rağmen birden bu sözleri söylemesi beni çok fazla düşünmeye itiyordu. Jungkook beni çok yoruyordu.
Sanırım 5 yaşında olmalıydık. Ondan başka bir arkadaşım olduğunda nasıl da kıskandığını hatırlıyordum. O bir erkekti. Evet kıskanabilirdi. Ancak yalnızca erkekleri değil kızları da kıskanıyordu. Arkadaş yapmama izin vermedi. Bir süre sonra bu duyguyu kaybettim. Çünkü nasıl arkadaş olunacağını, nasıl davranmam gerektiğini bile bilmiyordum.
Onun arkadaşları olurdu. 13 yaşındayken bir kız dışında onu kimseye karşı paylaşmamazlık etmemiştim. Benim için sorun değildi. Kimseyi zorla tutmazdım. 13 yaşında ki kıza gelirsek. O da sorun değildi. Yemin ederim gram sorun değildi. Ancak benimle yaptığı planı onun için ektiğinde kalbimi kırmıştı işte.
Onun sevgilileri olurdu. Hep olurdu. Ben bir tane yapmıştım. 15 yaşımda. Ona söylediğimde sevineceğini düşünmüştüm. Hatta kendisi bilmem kaçıncı sevgilisini yapar da çifte randevuya çıkarız diye düşünmüştüm. Onun yaptığı ilk şey aileme söylemek olmuştu. Ailem Jungkook'un istediği tepkiyi vermedi. Sonrasında kendisi halletmeye karar vermiş olmalı ki çocukla kavga etmişti. Başta yumrukla başlamıştı kavga. Jungkook biraz zayıf kalıyordu çocuğun yanında. Kaybetmezdi. Büyüyle çocuğu neredeyse öldürecek duruma gelmişti.
Sonrasındaysa ağzı burnu dağılmış bir şekilde gelip bana hesap sormasını bekledim. Oysa hiç umursamadan yeni sevgilisinin elini tutarak ona pansuman yapmaya gittiler. Güldüm. Jungkook'a karşı empatim yıllar içinde yavaş yavaş bitmişti.
O bekaretini 14 yaşında kaybetmişti. Yalnızca 14 yaşında. Yalnızca 2 ay önce kaybetmiştim. Haberi yoktu. Hiç kimsenin haberi yoktu. Sinirli ve dağınık olduğum bir vakit bara gitmiştim. Sonrasındaysa muhtemelen 20lerinin ortasında biriyle onun evine gitmiştik.
Jungkook beni mahvediyordu. Dağıtıyordu. Sonrasındaysa bir şekilde kendisini affettirmeye çalışıyordu. Benimle uyuyordu. Bana sözler veriyordu. Ancak öyle bir şey ki artık onu umursayamıyordum. Davranışları bana samimi gelmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magicians ~Jeon Jungkook
Fantasy-Bunu nereden öğrendin? Ben hayatımda ilk defa duymuşken sen bunu yapmayı nasıl başarabilirsin? -Seni yenebilmek için her gün çok çalışıyorum Jungkook. Her gün. Ancak enerjin o kadar güçlü ki senden çok daha bilgili ve yetenekli olmama rağmen seni...