—Sung Kyun diye panikle içeri girdi Jungkook. Kafamı kaldırıp ona baktım. Korku dolu bakışları şaşkınlıkla etrafa bakarken benimle göz göze geldi.
—Yakacağım burayı. Çık evden dedim.
—Sen zarar gördün mü? Diye panikle yanıma geldi.
—Senin verdiğin zararlardan bahsediyorsan evet. Askerlerden bahsediyorsan bir kaç asker işte.
—Git banyo yap o sırada burayı temizleyeceğim dedi.
—Söylesene Jungkook dedim hala rahat bir şekilde duruyorken.
—Eğer o hançer bir de benim boynumdan geçseydi ne yapardın? Ne yapabilirsin ki? Dedim gülerek ayağa kalkarken üzerine yürüdüm.
—Beni yalnız bıraktın dedim.
—Yapmamalıydım dedi onaylayarak.
—Asker değil de cadılar gelseydi hiç bir şey yapamazdım. Senin çağırdığın cadılardan bahsediyorum.
—Sung...
—O zaman gerçekten ölürdüm. Emin ol Jungkook ruhum asla sana yardımda bulunmaz. Senden yeniden nefret etmemi istemiyorsan bu hareketlerine bir son ver.
Gözleri mora dönerken çenesi kasıldı.
—Çünkü üstümde otorite kurulmasından nefret ediyorum. Dominant taraf benim Jungkook. Kontrol delisi olan benim. Sen yalnızca kontrol edilmeyi bekleyen birisin. Bu zamana kadar da öyle oldu. Önce ailen sonra akademi sonra güçlerin. Hepsinin emrine girdin. Sıra neyde biliyor musun? Diye sordum.
Gözleri dolarken acımasızca güldüm.
—Jeon Jungkook sıra Baek Sung Kyun'un emrine girmede. İstiyorsan beni öldür. Istersen bir yere kapat. Senin tek görevin benim yörüngemde dönmek. Sana ihtiyacım yok. Biliyorsun. Ama sen kontol edemediğin güçlerinle önümde diz bile çökebilirsin.
Yer sarsılmaya başlarken tüm evin camları patladı. Eğlenerek güldüm.
—Beceremiyorsun. Bak kontrolden çıktın bile. Dedim kıkırdayarak.
Yumruklarını sıkıyordu.
—Bana yumruk atmayı denemek ister misin? Gerçi ne olacağını ikimizde biliyoruz değil mi? Öylece bayılacağım ve sen ağlayarak özür dileyeceksin.
Ev yıkılmaya başlarken üzerimizdeki mor enerji kalkanı engel oluyordu.
Gözünden yaş akarken hayatında ilk defa bu kadar ezilmesinin siniriydi. Bana dokunamaması onu çıldırtıyordu.
—Sus artık dedi dişlerinin arasından.
—Ben eğleniyordum. Bir aydır beni o kadar delirttin ki Jungkook. O kadar kontrolden çıktım ki... Bu gece sondu. Sana yemin ederim bu gece sondu. 34 tane canı öldürürken tek bir acıma duygusu hissetmezken bu sondu. Bundan sonra ne sana acıyacağım ne de kendini bir şey sanmana izin vereceğim. Kendini bile kontrol edemeyen birinin neden beni kontrol etmesine izin vereyim ki?
Aniden bir eli boğazıma sarılırken hızlıca benimle uçarak beni sertçe ağaca yasladı. Kafam geriye doğru gittiği için gözlerine bile bakamazken her anlamda onu kontrolden çıkarmıştım. Her anlamda.
Bunu şuan beni öldürmek için sıktığı boynumdan anlayabilirdiniz. Sesimi sonsuza kadar kesmek içindi.
—Sana sus dedim diye bağırırken gözleri birden buz mavisi parlamaya başladı. İste o an boynumu aniden bıraktı.
Sertçe yere düşerken öksürmeye başladım. Öksürmeme izin vermeden aniden kolumdan tutup beni kendine çekti. Üzerimdeki tüm kanlardan sıyrılırken büyük bir enerji dalgası yayıldı ondan. Bu enerji dalgasından ben etkilenmemiştim. Bu enerji dalgası öyle güçlüydü ki tüm ağaçlar köklerinden dahi ayrılarak belkide kilometrelerce uçmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magicians ~Jeon Jungkook
Fantasy-Bunu nereden öğrendin? Ben hayatımda ilk defa duymuşken sen bunu yapmayı nasıl başarabilirsin? -Seni yenebilmek için her gün çok çalışıyorum Jungkook. Her gün. Ancak enerjin o kadar güçlü ki senden çok daha bilgili ve yetenekli olmama rağmen seni...