4

1.9K 141 14
                                    

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

İyi okumalar🥂

Baek Sung Kyun
Üzerimdeki koyu kırmızı okul formalarına baktım. Hata yapmıştım. Başından beri istemediğim yere yanlışlıkla dahil olmuştum.

Herkes neden böyle davrandığımın sebebini merak ediyordu. Bu kadar güçlü ve yetenekliyken neden rol yaptığımı. Kimseye benden bir beklentisi olmasını istememiştim. Jeon Jungkook'u asla geçemezdim. Tamam bu kimsenin beklentisi değildi. Bu benim içten içe olan beklentimdi.

Profesör dersi çok daha üst düzey anlatırken normalde sınıfta davrandığımın aksine çok sessizdim. Profesör biraz şaşırmış durumdaydı. Benim önceki halimi de bilen biri olarak bu tavırlarım ona garip geliyor olmalıydı.

Bir arka sıramda Jungkook oturuyordu. Enerjisini gizleyebilmeyi bilmiyordu. Bu ondan daha zayıflara zorluk çıkarabilirdi. Biz elitler bundan çok fazla etkilenmezdik ancak daha düşük seviyedekiler onun bu yoğun enerjisini kaldıramayabilirdi.

Aniden sıramdan kalktıgımda herkesin bakışları bana döndü. Sınıftan çıkarken profesör buna alışıktı. Bu yüzden derse devam ettiğinden emindim.

Bahçeye çıkıp güneşin altına otururken kendime geriye bırakıp yattım. Jungkook'un camdan beni izleyen gözlerimi hissediyordum. Beni yaraladığından beri onu hissediyordum. 

Zil çaldığında oturur pozisyona geçtim. Bogum önüme geldi. Dizlerinin üzerine çekerken ifadesiz bakışlarımı yüzünde gezdirdim.

—Sana bir şey olacak diye o kadar korktum ki... Seni görmeme izin vermediler. Biliyorsun elit veya soylu değilim. Sung Kyun sen mükemmel birisin. Dedi.

Bu hayranlığının sebebi neydi bilmiyordum. Jeon Jungkook gibi bir varlık varken bana hayran olmak oldukça saçmaydı.

—Sung Kyun dedi.

—Seni dinliyorum Bogum dedim.

—Sen...

—Ben?

—Sen gerçekten çok kusursuzsun. Daha şimdiden neler başardığının farkında mısın? Diye sordu.

—Daha başarabileceğim çok fazla şey var. Senin üzerinde deneyebilirim istersen.

—Özür dilerim Sung Kyun dedi.

—Ismim senin ağzına yakışmıyor. Gidebilirsin.

Kafasını salladı. Ardından ayağa kalkarak gitti. Müdür bahçeye çıktığında direk onunla göz göze geldik. Bana doğru yürürken göz devirdim. Ayağa kalktım. Tam karşıma geldiğinde kafamı falan eğmedim.

—Bu kadar güçlüydün ancak bu zamana kadar bunu hiç belli etmedin. Beceremiyormuş gibi yaptın. Nasıl yaptın bilmiyorum ama enerjini bile gizlemeyi başardın. Sonrasında düellolarda birden kırmızı gruptakileri bile yendin. Bunların hepsinin amacı neydi?

—Herkesin deli olmasını izlemek zevkliydi.

—Bunca şeyi nasıl bu kadar iyi yapabiliyorsun? Bu mümkün değil Sung Kyun. Her şeyin belli seviyesi var. Soyluların soylusu olman bile şuan yapabildiğin şeyler için çok fazla.

—Açık konuşun. Dedim.

—Beni anlayabilicek kadar zeki birisin. Dedi.

—Beni neyle suçladığınızın farkında mısınız? Çünkü size tek açıklamam basit bir büyücü bile kütüphanenin kilidini gece açıp girebilir. Iyi günler Bay Sinclair.

Magicians ~Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin