16

1.3K 116 43
                                    

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

İyi okumalar🥂

—Size afiyet olsun. Ben odama çıkıyorum dedim yerimden kalkarken.

Jungkook da peşimden ayaklanırken odama ışınlandım.

—Prenses gel de seni koruyalım. Kırmızı atlılar efsanesini hiç duydun mu? Diye sordum ona ilerlerken.

—Masum kişileri öldüren canavarlar dedi.

—Sung Kyun ne zaman nasıl? Diye sordu Jungkook.

—Yok artık çocuğun da mi var?

Ona garip bir ifadeyle baktığımda çenesini kapamıştı.

—Şimdi prenses hazır mısın? Diye sordum.

—Büyü mü yapacaksın? Tanrım çok heyecanlı. Kalkanı kırarken yaydığın enerjiyi yeniden hissetmek çok güzel olacak. Dedi.

Onu kucağıma aldım. Dudaklarımı alnına değdirirken kırmızı enerji dalgalar halinde yayılmaya başladı. Yavaşça cama doğru ilerledim. Perdeleri büyüyle açarken yaydığım enerjinin dışında içeri girmek için çabalayan kırmızı atlıya baktım.

—Gelemiyor. Sen gerçekten çok güçlüsün. Dedi Prenses.

—Adın ne? Sana bunu hiç sormadım. Dedim.

—Charlotte Lawrence.

—Tam bir prenses ismi. Sayın prenses tam şuan benden bir şey dileyin. Onu sizin için gerçekleştireyim. Dedim.

—Her şey olabilir mi? Diye sordu.

—Evet.

—Kırmızı ata dokunmak istiyorum. Ancak kırmızı ata binen prensler buna asla izin vermezmiş. Benim için onu öldürebilir misin?

—Ilk öldüreceğim kişi olmayacak. Peki bunu Jungkook sen yapabilir misin? Diye sordum.

—Daha önce hiç birini öldürmedim. Öldüreceğim ilk kişi de yattığın adam olacak dedi.

Güldüm.

—Elbette ilkim olan kişiyi sana harcatmayacağım.

—Sanırım seninle yeniden konuşmam gerekiyor dedi.

—Yeterince korkutamadığın için mi? Beni gerçekten korkutmayı başarırsan Jungkook o halimden nefret edersin.

Kırmızı atlının tam önüne ışınlandım. Kırmızı keskin enerjim onu sararken Charlotte yavaşça ata dokundu.

—Yumuşak.

—Öyle mi? Diye mırıldandım.

—Neden canavarı öldürmüyorsun?

—Atla kuvvetli bir bağları var. At da ölür ve istediğin kadar sevemezsin.

—Bu kadar yeterli. Gidebilir miyiz? Diye sordu.

Omuz silktim. Kırmızı atlıyı öldürmeden serbest bırakırken tekrar bizi odama ışınladım. Jungkook hala odamda bekliyordu. Charlot'u kucağımdan indirdim. Jungkook'un elini bileğimde hissederken sanırım yeni bir konuşma gerçekleşecekti aramızda.

Odasında tekrar karşı karşıyaydık.

—Değiştin dedi.

—Keşke sen de değişseydin. Hâlâ beni sıkıyorsun.

—Neyden bahsediyorsun? Diye sordu.

—Önemi var mi? Senin derdin ne? Korumak istiyorsan koru. Bana karışma. Dedim.

Magicians ~Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin