Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.
İyi okumalar🥂
—Efendim.
Gözlerimi fısıltıyla açarken kollarımla destek alarak kalktım.
—Yardim etmemi ister misiniz? Diye sordu.
Ses tanıdıktı ancak benim zihnim fazla dağınıktı.
Kafamı salladım. Belimden tutup kolayca ayağa kaldırdığında ona yaslandım. Kafamı omzuna koyarken gözlerimi tam olarak açmaya çalışıyordum.
—Efendim sizi götürmeye geldim dedi. Kokusu da sesi kadar tanıdıktı. Kafamı çevirip kim olduğuna baktım. Bogum'du.
Neden bana efendim diyordu ki..
Yerde yatan Jungkook'a baktım. Hâlâ baygın bir şekilde yatıyordu. Uyanması gerekmez miydi?
—Uyanacak merak etmeyin. Fazlasıyla yorgun. Baygın değil şuan. Yalnızca uyuyor.
Kafamı salladım. Kendimi toparladığımda ondan uzaklaştım.
Anında önümde diz çöküp kafasını eğerken yukarıdan ona baktım. Evet köyü kırmızı formaların içinde çok tapılası duruyor olabilirdim ancak önünde eğilme eylemini daha önceden yapması gerekmez miydi?
—Beni nereye götüreceksin? Ayrıca bana neden efendim diyorsun? Diye sordum.
—Sizi ait olduğunuz yere, çok güçlü büyücülerin ve cadıların olduğu yere götüreceğim. Orası bir krallık. Askeri bir sistem var. Ancak siz Kral ve kraliçenin davetlisiniz. Herkes size çok daha iyi davranıcak. Dedi.
Ben elittim. Bana her zaman iyi davranılırdı. Ancak böyle bir krallık varsa ve ben kralla kraliçe tarafından davet ediliyorsam düşündüğümden daha önemli biri olmalıydım değil mi?
Belki de oraya gidip bir şeyler öğrenirsem birgün Jungkook'u gerçekten yenebilirdim.
—Beni nereden tanıyorlar?
—Kraliçe Casandra'yla konuşma şerefine erişen birini herkes tanır efendim.
—Peki sen kimsin Bogum.
—Ben Moon Krallığının ajanıyım efendim. Ayrıca bundan sonra her işinizle ilgilenicek olan yardımcınız.
—Ah bu zamana kadar rol kesiyordun yani. Peki gerçekten güçsüz müsün? Diye sordum.
—Gösterdiğimden daha güçlüyüm ancak hiç bir zaman sizin kadar güçlü olamayacağım. Dedi.
—Gidelim Bogum. Dedim.
Jungkook'un etrafına koyu kırmızı enerjimle bir koruma büyüsü yaptım. Bu onu hem sıcak tutardı hem de her türlü tehlikeden korurdu.
—Kalkabilirsin artık. Dedim.
Yerden kalktı.
—Izninizle dedi ve elimi tuttu. Ikimizi de o ışınlarken ilk defa onun enerjisini bu kadar yoğun bir şekilde hissetmiştim.
Sarayın girişinde askerler önümüzden çekildi. Saraya doğru ilerlerken aniden ortadan kaybolmuştum. Kimin ne düşüneceği umrumda bile değildi. Ancak çok konuşulacaktım. Soyluların soylusu Baek Sung Kyun kaybolmuştu.
—Kralla kraliçenin önünde ne yapmaliyim? diye sordum.
—Yalnızca eğilip kalkmanız yeterli. Elit olduğunuz için burda da mertebeniz oldukça yüksek dedi.
Kafamı salladım. Bu kadar değer göreceğim bir dünya varken kesinlikle arkamda bırakacaklarım için pişmanlık duymazdım.
Bogum aniden yere çökerken nedenini anlayamamıştım. Öylece ayakta kalırken ona bakıyordum.
—Baek Sung Kyun gelmişsin. Dedi biri. Onun sesine döndüğümde kafasında değerli taşlarla süslenmiş tacı olan kraliçeyi gördüm.
Önünde eğildim.
—Ah hayır hayır gerek yok. Gel benimle lütfen. Bogum sen de Sung Kyun'un banyosunu hazırla. Yorgun görünüyor. Dedi kraliçe.
Bir elini belime koyarak beni saraya yönlendirdi. Içeride bir sürü kişi vardı sağa sola koşuşturuyor Kraliçe'yi heyecanla selamlayıp işlerine devam ediyorlardı.
—Sarayımız her zaman hareketli olur. Dedi.
Merdivenlerden çıkarken onu dikkatle dinliyordum.
—Burada kara büyü yapmanın bir cezası yoktur Sung Kyun. Aksine şeytanın kendisinden bunun için dersler verilir. Amacımız tüm bu aciz dünyaya hükmetmek. Yoksa senin geldiğin gibi yerlerde olan güçlü ve yetenekli büyücüler idam edilebiliyor. Dedi.
—Yakın bir zamanda sıra senin gelmiş olduğun yere gelicek. Karşı çıkan ölür. Oldukça açık bir kural.
—Peki ben ne yapacağım Kraliçem. Diye sordum.
—Burada herkesin bir görevi vardır Sung Kyun. Ancak sen ne bos durmak istiyorsan boş durabilir, bir şeyler öğrenmek istiyorsan öğrenebilirsin. Legal veya illegal işler yapmak istiyorsan yapabilirsin. Deneyler yapmak istiyorsan yapabilirsin. Acı vermek istiyorsan verebilirsin. Soyluların soylusu Sung Kyun sen bizimle olduğun sürece istediğini yapabilirsin.
Bu çok fazla izindi. Bana istediğimden daha fazla vaat ediyordu. Hatta hayallerimden bile daha fazlasını.
—Düşüneceğim kraliçem. Peki beni bu kadar önemli yapan nedir? Diye sordum.
—Kraliçe Casandra'yla konuşman sana daha bile fazlasını vaat etmeme neden olabilir sevgili Sung Kyun.
—Kraliçe Casandra ona neden bu şekilde sesleniyorsunuz? Diye sordum.
—Sen nasıl sesleniyorsun? Diye sordu.
—Ben yalnızca ismini söylüyorum. Dedim.
—Buna izin mi veriyor? Diye sordu.
—Sadece gülümsüyor dedim.
—Baek Sung Kyun siz düşündüğümden daha da önemlisiniz. Dedi.
Kraliçenin aniden saygı ekleri kullanması garip gelmişti. Ancak bu fazla... hoştu. Bana saygı göstermesi. Bu beni önemli hissettiriyordu. Hatta öyle ki bu zamana kadar gözlerime bakmaya cüret eden herkesi öldürmeme sebep olacak kadar önemli.
—Öncelikle güzelce eğitim göreceğim kraliçem. Sonrasında savaşlara katılmak istiyorum. Dedim.
—Siz, siz ciddi misiniz? Diye sordu.
—Kendi bulunduğum yeri bu topraklara katmak çok isterim. Dedim gülümseyerek.
—100 yılın büyücüsünün geldiğini duydum dedi.
—Bunun yalnızca bir dedikodu olduğunu sanıyordum. Ancak siz bile söylüyorsunuz Jeon Jungkook kesinlikle yüz yılın büyücüsü. Şuan da hiç bir şeyden haberi yok. Ancak her şeyi tam bilmiyorken bile çok güçlü dedim.
—Ona yenildiğinizi duydum dedi.
—Dediğim gibi. Gerçekten çok güçlü. Kimse farkında değil. Ancak daha önce onunla en yakin olan kişi olarak konuşuyorum çok güçlü.
—7 krallığın şu ana kadar ücüne sahip olmayı başardım. 4. krallıkla bir savaş halindeyim neredeyse almak üzereyiz. Ancak Jungkook'a yenilerek tüm bu emeği çöp edersek gerçekten tüm lanetleri onun üzerine yıkarım. Dedi kraliçe.
Jeon Jungkook. Yüz yılın büyücüsü. O kadar güçlüsün ki karşımdaki kraliçe koskaca bir orduyla bile seni yenemeyeceğinin farkında. Işte senden bir kez daha nefret ettim. Çünkü o orduda ben de olacağım. Ve öylece yenileceğiz. Eğer başka bir yüzyılda doğsaydın Jeon Jungkook kesinlikle parlayan ben olurdum. Ancak acizce senin gölgende kalmaya devam ediyorum.
Senden nefret ediyorum Jungkook. Ve bunu kadar çok seviyorum ki... Gerçekten çok seviyorum. Herkes seni severken senden nefret etmeyi çok seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magicians ~Jeon Jungkook
Fantasy-Bunu nereden öğrendin? Ben hayatımda ilk defa duymuşken sen bunu yapmayı nasıl başarabilirsin? -Seni yenebilmek için her gün çok çalışıyorum Jungkook. Her gün. Ancak enerjin o kadar güçlü ki senden çok daha bilgili ve yetenekli olmama rağmen seni...