"Kaçınılmaz bir şeydi: Acıbadem kokusu ona mutsuz aşkların yazgısını anımsatırdı hep. Doktor Juvenal Urbino, yıllardır kendisi için önemini yitirmiş bir olayla ilgilenmek üzere koşup geldiği, hâlâ alaca ışığa gömülü odaya girdiği an ayrımına vardı bunun. Antilli göçmen, harp malulü, çocuk fotoğrafçısı, satrançta en yufka yürekli rakibi, bir altın siyanürüyle belleğin işkencelerinden kurtarmıştı kendini."
Bitirdiğim sözle birlikte gözlerimi gökyüzüne çevirdim , ne çok seviyordum burayı gelip iki kitap sözü okumayı , dertlerimi anlatıp rahatlamayı , kendime yıldız seçip ona saçma sapan sorular sorup duruyordum burada .
"Bende mutlu olabilecekmiyim?"
Bugünlük sorum buydu yıldızıma . Kim istemezdi ki mutlu olmayı , dertsiz tasasız yaşamayı, ama öyle olmuyordu işte bizim hayatımız asla toz pembe olmadı bizim hayatımız acı badem kokusu ve karanlıktı.
Düşüncelerimin beni ele geçirmesine izin vermeden oturduğum yerden kalktım. Şimdi manzara daha güzeldi, daha doğrusu gece daha güzeldi. Burası 11 katlı bir apartmanın dokuzuncu katıydı. Yapım aşamasında iki sene önce durdurulmuş ve o iki senede tek ziyaretçisi ben ve birkaç ayyaştan başkası değildi.
Adımlarımı merdivene yönlendirdim, o arada saate bakmak için telefonumu elime almıştım fakat arayan abimle mutluluk hormonu salgılamaya başlayan vücudumla telefonu zar zor açıp kulağıma götürdüm.
"Abim." Abim askerdi, ne zaman hangi saat arayacağı hiç belli olmuyordu.En son konuşmamızdan iki ay geçmişti, koskoca iki ay buna bir maruzatım yoktu, Devlet ,Millet,Toprak daha önemliydi bizim için.
"Mis Kokulum, neredesin?" Sesine kurban olduğum abim...
"Eve geçiyorum abi, sen neredesin, nasılsın?"
"Ben de görevden döndüm güzelim 10 dakika oluyor."
"Tamam bir şey var mı abi?" Cümlemle beraber çoktan bizim evin önüne gelmiştim.
"Ben de yokta sen çok kilo almışsın Berru?"
"Ne diyorsun abi ne kilo- " 1 dakika bu gördüklerimin hayal olma ihtimali var mıydı? Hayır yoktu çünkü abim 32 diş abartmıyorum, bana gülüyordu.
Adımlarımı hızlandırdım ve üç adımın sonunda kollarım yerini bulmuştu abimin boynu. Sıkıca sarıldım abime o da aynı şekil bana öyle sarılıyordu. Canımın en içi...
"Abim hoşgeldin" dolmuş gözlerimi abimin yüzüne çevirdim. Onunda gözleri dolmuştu kıyamam ki ben sana.
"Hoşbuldum güzelim bir süpriz yapayım dedim, beğendin mi?"
"Beğenmem mi abi sen gelmişsin." Gülümsedi gülümsedim tam ağzımı aralamıştım abime soru soracakken dışardan gelen sesle arkamı döndüm. "Halit."
Abime seslenen kişiye baktığımda tek olmadığını gördüm toplam dört kişilerdi.
"Komutanım." Abimin komutanımı ne alakaydı?"Burada mı kalacağız Halit?"
"Evet komutanım, Emre Albayım herhangi bir otele yerleşmemize uygun görmedi ben de bizim evin müsait olduğunu söylediğimde burada kalmaya onay verdiler."
Ah abi ah... Allah'tan annemle babam iki aylığına köye gitmişlerdi. Bende Ankara'daki iki katlı evimizde bu süreçte yalnızdım. Şu zamana kadar...
"Kız kardeşin herhalde." Bana itafen konuştuğunda gözlerim onu buldu fakat zaten o gözlerini çoktan bana dikmiş bakıyordu. "Evet komutanım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOMUTANIN IŞIĞI
Teen Fiction"Oradan kurtulacaksın biliyorsun değil mi?"Telsizin diğer ucundan gelen sesle birlikte son kalan gücümle ayağa kalktım.Başaracaktım. "Biliyorum tabiki karalara bağlamaya gerek yok." Kıkırdadığını işittim,tüm ekip beni arıyordu biliyordum.Pest etmeye...