Bölüm: 1 - Düğün
*
Büyükbabamdan dinlerdim hep babaanneme olan sevdasını, hoş onların zamanında sevda dedikleri çok farklıymış ... baban kimi sana uygun görürse, onunla evleneni olurmuş, anlayacağınız görücü usulü baya baya hayatlarındaymış...
Büyükbabam, babaannemi tarlada görmüş, bütün mahallenin dilinde olan, lakap taktıkları Yanmış Emine... bakmayın babaanneme yanmış dediklerine, daha kırk günlük bebek iken yengesinin ihmalkarlığı sonucu kazana çarpmış yüzünün sol tarafı, ama o haliyle bile bütün köyde bilinirmiş güzelliği... hoş güzel olmasa büyükbabam sevdalanır mıydı kendisine...
Hala tebessümle dinlerim ikisinin sevdasını, babaannemi zorla vermişler köyden birine sırf dönüm dönüm arazileri var, yokluk görmez diye. Düğün gecesi kaçmış evden babaannem varmış dedeme, hem de öyle böyle değil, damadın eve geçmesini beklerken köy evinin camından atlamış, sırtında küçük bir bohça büyükbabama doğru yürümüş..
Güzel sevmişler birbirlerini vesselam..
Sevda nedir onlarda öğrendim ben, güzel sevmek nedir babamda yad ettim.. sevgi güzelleştirir her şeyi, herkesi..
Zorluklarından bahsetmemişlerdi, bu büyülü güzelliğin ardından. Kötü olana kimse değinmek istemez ki bu hayatta, zamanla öğrenirsin annen kurban olsun sana dediler hep. Şımartıldım, ailenin tek kız çocuğu olmanın verdiği şımarıklıktan tutun, bütün zorluklarına kadar öğrendim ben bu hayatta.
Üç göz odada, üç aile yaşadık biz.. babaannemler, yengemler ve biz.. küçücük evde, hep mutlulukla anılmaya çalışmıştık, büyükbabam sayesinde.. "aile içerisinde küslük olmaz evladım, aile birbirine sımsıkı tutunman gereken bir ağaçtır, sen o ağacın bir dalısın.. yarın bir gün açacaksın, meyve vereceksin ve kendi ailene de sımsıkı tutunmasını bileceksin. Aile, atadır kızım.. aile baştır, anadır.. kıymet bilmek gerekir evladım, kıymetsize kıymet vermeyeceksin, kıymet bilene de yüz asla çevirmeyeceksin" derdi hep, onun öğütleriyle bu günlere geldik biz.
Gözümü açtım, babamı gördüm.. babam işe gider aylarca gelmezdi, büyükbabamı görürdüm, sonra sonra.. onu görürdüm uzaktan hep, küçüktüm küçücüktüm gözünde belki ama hiç sakınmadım kendimden onu, hep söyledim bütün mahalleye "ben yadigâr ile evleneceğim!" gülerlerdi bana, çocuk aklı derlerdi, öyle miydi?
Çok sorguladım, bir cevaba varamadım işin doğrusu varmak istemedim bir sonuca, çünkü gözün değdiğine gönül değmez miydi bunca zaman? Gönlün değdiğine, insan yalan der miydi hiç..
Beni bu hayatta yıkabilecek tek kişinin o olduğunu anladım, o vakit.
*
"Hazır değil misin hala Bergüzâr?" gözlerim yavaşça söylenen Bade'ye doğru kaydı, dudaklarım hafifçe yukarı kıvrıldı, "Oradan baktığında hazır değil gibi mi duruyorum kız! Daha ne süsleneceğim elaleme.."
Durdu, baktı.. sonra kahkaha attı. Şaşırmadım, "Hayır gören de mahallede çekirdek çitlemeye çıktığımızı zannedecek, kız sen beni delirtecen mi, essahtan mı böyle yapıyon sen doğru söyle bana?"
"Badem neyim var? Hazırım şu an, hadi daha fazla anamları bekletmeden çıkalım da söylenmesinler daha fazla"
"Kız bu kılıkta çekirdek çitlemeye çıkmazsın sen anlat bakayım ne oldu" kolumdan tuttuğu gibi oturttu beni yatağa, kendisi çabucak gitti açtı dolabı içinden çıkarttı bir tane mavi esvap koydu önüme,
"Giy şunu, Davut ağabeyin ve Esma ablanın düğününe gidiyoruz kız azıcık süsleniversen ölmezsin! Cenazeye gitmiyoz ya düğüne gidiyoz düğüne!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERGÜZÂR (Mahalle Serisi - I) TAMAMLANDI
ChickLitBir kalbin en özel sevgi türüydü 'Yadigâr' yaşadığı mahallede oturan, sessiz sedasız içinde büyüttüğü armağanıydı 'Bergüzâr' Onların sevdası yaktı Osman'ı, özendirdi saf sevgiye Bade'yi. Mahalle/Yadigâr Serisi - I *Bu hikaye iki ana karakter üzerine...