28🕊

4.5K 260 11
                                    

Sesimi çıkarmadan ormanda ilerlemeye devam ederken, buranın ne kadar büyük olduğunu bir kez daha fark ediyordum. Alanın büyüklüğünü geçtim, her yerde adamları vardı. Çiftlik gibi bir yerdi ve bazı yerlerde küçük kulübe tarzında evler vardı. Hepsinin de ışığı yanıyordu. Ne kadar uzaklaşabilirdim ki? Her an yakalanabilirdim. Bu yüzden en kısa sürede kalabalık alanlardan uzaklaşmam gerekiyordu. Vücudum acıdan sızlasa da geri de durmamam lazımdı. Dinlenecek vaktim yoktu.
Ağaçların arkasına saklanarak ilerlerken yola bir araba girmişti. Arabanın farları benim olduğum tarafı aydınlatırken korkuyla ağaçların arkasına saklanmıştım. Yakalanma korkusuyla adımlarımı hızlandırıp başka ağaçların arkasına saklana saklana kaçmaya başlamıştım. Buralara kadar gelmişken yakalanamazdım.
Korkuyla etrafıma bakınırken omzuma dokunan elle yerimden sıçramıştım. Arkamı döndüğümde şaşkınlıkla bir kadın bana bakıyordu. Korkuyla ona bakarken arkadan bağırma sesleri geliyordu.

"Neslihan, var mı oralarda bir şeyler?"

Kadın sesin geldiği yöne döndüğünde beni hemen ispiyonlayacağını düşünerek hemen elini tutmuştum. Bunu yaptığımda hızla kafamı sallayarak söylememesini umdum. Bana ciddiyetle bakıyordu. Adam yavaştan bize doğru yaklaşmaya başladığında kadın hemen seslenmişti.

"Gelmene gerek yok. Burada bişey yok." demişti. Rahat bir nefes alarak kadına baktığımda bana gülümsemişti.
Elindeki torbayı yere düşürmüş gibi yaparak saklandığım yere eğilmişti.

"Burada bekle, seni güvenli bir gere götüreceğim." demişti.  Güvenmeli miydim bu kadına bilmiyorum ama başka da çarem yoktu. Her yerde Yağız'ın adamları vardı. Kaçmam mümkün değildi. Kafamı sallayarak kadının yerden torbasını alarak arkasını dönüp uzaklaşmasını bekledim.  Olduğum yere iyice yerleşirken kadına güvenmeyi seçmiştim. Belki, bir umut beni kurtarabilirdi...

Aradan bir ya da iki saat geçmişti ki, etraftaki evlerin ışıkları teker teker kapanıyordu. Bunun anlamı da henüz kaçtığım ortaya çıkmamıştı. Beni arayan kimse yoktu.
Bakışlarımı tekrar etrafa çevirdiğimde az önceki kadının bana doğru geldiğini görmüştüm. Yanıma geldiğinde hızla elimi tutmuş ve beni ayağa kaldırmıştı.

"Çabuk kalk ve bu başörtüyü kafana geçir. Seni çiftliğin arkasındaki boş eve götüreceğim."

Hemen elindeki başörtüyü elime almış ve kafama geçirmiştim. Elindeki ceketi de giydiğimde hızlı adımlarla onu takip etmeye başlamıştım. Korkuyla etrafıma bakıyor kadının arkasına saklanmaya çalışıyordum ama hızla adımlarını durdurmuş ve bana dönmüştü.

"Şüpheli gibi davranma. Çiftlikten biriymiş gibi davran. Dikkat çekersin diğer türlü." dediğinde normal davranarak onu takip etmeye devam ettim. İliklerime kadar korku işlerken kadına güvenip güvenmeme konusunda hala kararsızdım. Ne yapmaya çalıştığından emin değildim ama başka çaremde yoktu.
Uzun bir yürüyüşün ardından küçük bir eve girmiştik.
Kadın hemen ben girdikten sonra kapıyı kapatmış ve kapıyı kilitlemişti. Garip bir şekilde ona baktığımda gülümsemişti.

"Korkma, benden sana zarar gelmez. Kim olduğunu bilmiyorum aman başının belada olduğu belli. Otur bakayım, biraz konuşalım seninle." dediğinde gösterdiği koltuklardan birisine yerleştim. Kafamdaki başörtüsünü de çıkardığımda kadın elinde ıslak mendille gelmişti.

"Her yerin yara bere içinde. Kocan falan mı dövdü seni kızım? Ne bu halin?"

"Abla." dedim hemen eline sarılarak. "Nolur bana bir telefon ver. Birisini aramam lazım." dediğimde kafasını sallamış cebinden telefonunu çıkarmıştı. Hemen elinden aldığım gibi tek hatırlayabildiğim numarayı, Nazlı'yı aramaya başladım.
Telefon bir kaç çalışın ardından açıldığında sevinç çığlıkları atmamak için kendimi zor tutmuştum.

Sahte Gelin (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin