Media: Baran
Keyifli Okumalar ♥Gözlerimi ne zaman açmaya çalışsam bir ağırlık çöküyor ve tekrar kapatmak zorunda kalıyordum. Uzun zamandır bu şekilde bir fenalaşma yaşamamıştım. Hastanede olduğumun çoktan farkına varmıştım tabi ki. En son kendimi arabada bayılırken bulmuştum. Tabi ki de dudaklarımın üstündeki baskıyı hissetmedim, kısmen.
Tam hareket edeceğim sırada kapının açılma sesini duydum. Gelenin kim olduğunu bilmiyordum ve açıkcası şu anda konuşacak halim de yoktu. Bu yüzden hareket etmedim ve sessizce gelen kişinin ne yapacağını dinlemeye koyuldum.
''Hala uyuyor.''
Bu Yavuz'du. Ne işi vardı onun burada? Onu gerçekten görmek istemiyordum.
''Neden geldin? Sana bir şeyi olmadığını söyledim.''
''Neden? Baldızım hastaneye kaldırılıyor, gelmemem ayıp olurdu.''
Baran'ın kızdığı ses tonundan anlaşılıyordu.
''Senin neden burada olduğunu biliyoruz. Sana kaç kere Nihal'den uzak durmanı söyleyeceğim? Yaptıklarını bilmiyor muyum sanıyorsun?''
Baran bunu söylediğinde şaşırmıştım. Belkide bizim bilmediğimiz şeyleri bile biliyor olabilir miydi? Yavuz'un neler çevirdiğini biliyor muydu yani?
Yavuz güldü. ''Ne yapmışım ben?''
''O çantanın içinde olanları bir ben, bir sen bir de OZA'nın sahibi Aras biliyor. Ne yapmamı istersin? Polise seni şikayet etmeli miyim?''
Benim tacize uğradığım günden bahsediyordu. Demekki gerçekten de Yavuz hakkında bir sürü şüphesi vardı ki onu takip ettiriyordu.
''Bunlar burada konuşulacak konular değil Baran!''
''Uzun zamandır yaptıklarını görmezden geliyorum fakat artık başkalarını hain planına katmana izin vermeyeceğim.''
Benim kulaklarım neler duyuyordu böyle? Ben duyayım mı diye acaba yüksek sesle konuşmaya başladılar yoksa oldukları yeri mi şaşırmışlardı. Biraz daha dinleyebilmek için kafamı onlara doğru hafifçe çevirdim.
''Her neyse, Nihal her an uyanabilir bu yüzden kes şunu! Ayrıca planlarım seni hiç ilgilendirmiyor anladın mı beni? Ben bütün bunları şirket için yapıyorum! Ayrıca artık yüzünü görmek istemiyorum. Tabi Nihal bir istisna.''
''Seni pi-''
Baran tam küfredeceği sırada açılan kapıyla etrafı sessizlik kaplamıştı.
''Sesiniz koridora kadar geliyor! Nedir bu gürültü?''
Kerem Bey beni uyandırmak istemezmiş gibi sessiz fakat son derece sinirli sesiyle söylemişti.
Acaba yavaş yavaş yeni uyanmış imajımı vermeye başlasa mıydım? Çünkü ortam fazlasıyla gerilmişti. Yatakta yavaşça döndüm ve yeni uyanmış gibi gözlerimi açtım. Önümde sinirden kızarmış kişileri gördüğümde irkildim. Gerçekten uyanmak iyi bir fikir değilmiş. Geri uyuyamıyor muyuz?
''Sonunda uyandın. Beş saattir uyuyorsun.''
Yatakta doğrulduğumda şaşkınlıkla saate baktım. Gerçekten de beş saat geçmişti ve kesinlikle Baran'ın tüm bu zaman boyunca yanımda olduğu için heyecanlanmıyordum, kesinlikle.
''Uyandığına göre taburcu işlemlerini başlatayım.'' dedi Baran ve odadan çıkıp gitti. Yavuz da Baran'ın ardından benimle vedalaşıp odadan çıktı. Kerem Bey ile baş başa kaldığımızda bana baktı ve güldü.
''İyisindir umarım Bahar.''
''Ah, sanırım her zamanki krizlerimden birisi.'' dedim gülümseyerek.
''Bir şeyler öğrenip öğrenmediğini daha sonra tartışacağız. Yarın bir toplantıya katılacağım ve Aras'ın asistanı olarak o toplantıya sende katılacaksın. Tek yapman gereken Nihal'in gönderdiği çizimleri orada olacak kişilere sunmak. Şu anda başka ayrıntıya girmiyorum çünkü Baran her an gelebilir. Anladın mı?''
Daha bir şey söylememe fırsat vermeden kapıyı açtı ve gitti. Tabi ki giderken kapıyı açık bırakmıştı.
Derin bir nefes aldım.
Bir dakika...
İki dakika...
Üç dakika...
On dakika...
'Nerede bu çocuk?!' diyeceğim sırada açık olan kapıda Baran göründü.
''Kalk gidiyoruz.'' dedi suratıma bakmadan.
''Ne?'' O kadar hızlı konuşmuştu ki anlamamıştım.
''Kalk diyorum. İyi alıştın yatmaya sende. Eve gidelim. Yarın toplantın var.''
Baran odadan çıkıp gittiğinde, hastane kıyafetleriyle olacağımı düşünmüştüm fakat tam tersine bugün ki kıyafetlerim duruyordu.
''Hadi!''
Baran'ın sinirli sesini duyduğumda hemen ayağa kalktım. Ayağa kalkmamla kendimi yerde bulmam bir oldu. Başım çok fena dönüyordu. Bu sefer bayılmamıştım ama beynim dönüyor gibiydi. Hızlı kalktığım için başım dönmüştü.
''Başımın belası.''
Baran kapıdan göründüğünde hemen yanıma geldi. Ellerini bacaklarımın altından doladı ve gelin tarzı kucağına aldı.
''Y-Ya! Ne yapıyorsun? İndir beni!''
''Şu anda indiremem. Başıma bela açmanı istemiyorum. Ayrıca bu fenalaşmalar da nereden çıktı? Hani sen sağlıklı besleniyordun?''
''Hala sağlıklı besleniyorum ben! Sadece gece uykumu alamadım.''
''Diyorsun?'' diyerek bir imada bulundu.
''Evet! Seni ikna etmek için hiçbir sebebim yok.''
''Bana bağırma. Özellikle de hastanede. Rezil ediyorsun bizi. Unuttun mu biz tanınıyoruz. Anlamıyorum. Bahar gittiğinden beridir bir tuhafsın. Sanki onun yerine geçmişsin gibi.''
Endişeyle gülümsedim. ''Böyle bir şey olamaz. Sende biliyorsun.''
Fark etmemiştir...Öyle değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte Gelin (Düzenleniyor)
Novela JuvenilBaran sinirle saçlarını karıştırmıştı. Nasıl olurda düğünden bir hafta önce evleneceği kadının kaçmasına izin verebilmişti? ''Şimdi ne yapacağız Baran?'' Ali sorduğunda bu sorunun cevabı Baran'da olmadığı için bağırmıştı. ''Nereden bilebilirim?!''...