19 🕊

13.7K 662 30
                                    

Media:Baran

Ertesi gün her zaman ki gibi televizyonun karşısına geçtim ve saçma sapan olan evlilik programlarını izlemeye başladım.Bu sırada telefonuma gelen mesaj sesiyle masada duran telefonumu elime aldım. Tabi ki Baran geldikten sonra zorla telefonumu geri almadım saçmalamayın.

Mesaja girdiğimde şaşkınlıkla telefona baktım. Bir süreliğine de olsa Yavuz'u unutmuştum. Bu mesajıyla 'Ben buradayım' diye kendisini belli etmişti.

Bu aralar pek görüşemiyoruz Nihal. Görüşmeye ne dersin? Bir saat sonra OZA şirketinin önünde görüşelim. Seni bekliyor olacağım. Konuşmam gereken şeyler var seninle...

Gitmeli miydim? Hadi ama! Benim ne zaman uslu durduğumu gördünüz? Şu anda gerçekten ne söyleyeceğini merak ediyordum.
Ama gidersem Baran belki kızabilirdi. Sonuçta artık Bahar olduğumu biliyordu. Her hareketim gözüne batacaktı. Su anda evdem çikmamam gerektiğini de on kere söylemişti fakat ben dinlemeyecektim her zamanki gibi.

Üstümü giyindikten sonra anahtarımı alıp dışarıya çıktım. Ormanın içinden geçerken derin bir nefes aldım gerçekten de çok rahatlatıcıydı. Yarım saat süren yürüyüşün ardından ana yola çıktığımda hemen ilk gördüğüm taksiyi durdurdum ve yola koyuldum.

Şirketin önüne geldiğimde salak gibi etrafina bakan Yavuz'u gördüm. Hızlı adımlarla yanına gittim ve seslendim.

"Sabah sabah ne istiyorsun Yavuz? "

Bana baktı ve gülümsedi. "Sana da günaydın Nihal. Hadi içeriye girelim. Konuşacaklarım var."

Önden gitmem için işaret ettiğinde güneş gözlüğümü kafama taktım ve merdivenleri çıktım. Bunda bir iş vardi da hayirlisi...

Toplantı odasına geçtiğimizde Aras'ın bizi beklediğini gördüm. Sanırım olaylar ciddileşiyordu.

"Şu son zamanlarda seni göremiyorum Nihal. Nasılsın?"

"İyiyim. Sadece gözlerden uzaklardaydım bir süre."

Yavuz arkamızdan kapattığı kapıyla yanımıza geldi ve oturdu.

"Pekala...O halde başlayalım. Nihal, şimdi sana söyleyeceğimiz şeyi kesinlikle sır olarak saklamalısın. Daha iyi bir gelecek için.''

Duyacağım şeyin pek iyi bir şey olduğunu hiç sanmıyorum ama sonuçta meraklı biri olarak dinleyecektim elbette.

''Tabi ki. Sorun nedir?''

Yavuz, Aras'ın yanına, benim karşımdaki sandalyeye otururken masada duran çantadan bir dosya çıkardı. Çantayı bana uzattı ve açmam için bekledi.

Yavaş hareketlerle kilidi açtığımda ağzım bir karış açık kalmıştı. Bunlar da neydi Allah aşkına?

''Yok artık!'' dedim şaşkınlığımı gizleyemeyerek. ''Bunlar da ne böyle?''

''Bunlar bizim hazinemiz Nihal. Yurt dışına gidecek olan mallarımız. Onları yakında güvenli bir şekilde Brezilya'ya göndereceğiz. Fakat bir sorunumuz var.''

Ben resimdeki uyuşturucu paketlerine bakarken Yavuz'u duymuyordum bile. Gerçekten yakalansalar müebbet cezası alırlardı.

''Mallarla beraber göndereceğimiz adamımız polislere uyuşturucu satarken yakalanmış. Elbette bizi söylememiş. Bu yüzden Brezilya'ya göndereceğimiz bir adamımız şu anda yok. Fakat dikkat çekmeyecek bir kişi var...''

''Kim?'' dedim ona bakmadan. Sonuçta o kişi ben değildim hadi ama! ''Ne o? Yoksa ben mi gideceğim?'' dedim gülerek. Kafamı çantadan kaldırdığımda bana ciddi bir şekilde bakan iki adama baktım.

Aras güldü. ''Bu kadar zeki bir insan görmedim ben.''

''Benimle dalga mı geçiyorsunuz? Hayatta gitmem saçmalamayın! Bir kere Baran bunun farkına varırsa çok kötü şeyler olur.''

Yavuz öne atıldı birden.

''Merak etme! Ben onu halledeceğim. Tek yapman gereken şey Baran'a gidip tatile ihtiyacın olduğunu söylemek. Gerisini ben halledeceğim. Tamam mı?''

''Siz kafayı yemişsiniz! Yakalanırsanız neler olacağından haberiniz var mı?'' dediğimde güldüler.

''Yakalanmamızın imkanı yok. Çünkü uçakla gitmeyeceksiniz.''

Neyle gidecektik ya? Yüzecek miydik?

''Gemiyle gideceksiniz.''

Ah pekala buda bir nevi yüzmekti...

-------

' Tamam, sakin ol. En fazla izin vermeyecekti. Beni yiyecek hali yok ya? '

Baran'ın geldiğini duyduğumda kendi kendime prova yapıyordum. Sonuçta ne yaparsam yapayım her şeyin bir anda farkına varıyordu. Aşağı kata indiğimde yorgun bir şekilde kendisini koltuğa bırakan Baran'ı gördüm. Bir de bizim kepçe kulak Egemenimiz de buradaydı tabi.

Yanlarına gittiğimde aslında Yavuz'un bana attıklarını Baran'a anlatıp anlatmamakta kararsız kaldım. Belki de Egemen'e söylesem yeterliydi.

''Hoş geldiniz beyler. Aç mısınız?'' dedim gülerek. Baran ağzını açacağı sırada devam ettim. ''Aslında pek de umurumda değil açsanız mutfak orada.'' dedim ve Egemen'in kolundan tuttum.

''Sana Nazlı ile ilgili bir şey anlatacağım benimle gel.'' dedim ve bana şaşkınlıkla bakan Baran'ı arkamızda bırakarak mutfağa ilerledim.

Mutfağa girdiğimizde kapıyı arkamızdan sıkıca kapattım ve bana acayip bir surat ifadesiyle bana bakan Egemen'e döndüm.

''Pekala anlatacağın konu her neyse beni mutlu etmeyecek gibi.'' dedi sıkıntıyla.

''Bugün Yavuz ile buluştum.'' dedim fısıldayarak. Bunu der demez sandalyeye oturdu.

''Ne oldu peki? Planlarından bahsetti mi?''

Yanındaki sandalyeyi çektim ve yanına oturdum.

''İşler gittikçe kızışıyor.'' dedim. ''Mallar çoktan hazır bir şekilde bir depoda bekletiliyor. Ayrıca gidilecek zaman bile ayarlanmış. Ve bununla da bitmiyor malların gideceği yer Brezilya.''

''Tabi ya. En çok uyuşturucunun kullanıldığı yer. Peki başka ne dedi? Nasıl gidilecekmiş? Sonuçta uçakla gidemezler. Malları uçağa sokamazlar.''

''Evet.'' dedim heyecanla. ''Sorun da burada zaten. Gemi ile gidilecekmiş fakat beni gemi tutar!''

''Başka bir şeyle de gideme- ne demek istedin seni gemi tutar?''

Bakışlarımı başka yere çevirdim. ''Yavuz, malların yanında Nihal'i de gönderiyor.''

''NE?!''

Egemen bağırdığını fark etse de bir anda sustu ve ayağa kalktı.

''Gitmeyeceksin öyle değil mi?''

''Mecburum! Biliyorsun ben Nihal'im! Yavuz'un planlarına uymaya çalışan kız. Hayır dersem ne olur zannediyorsun? Oraya gidip malların ulaşmamasını sağlayabilirim!''

''Bu çok saçma! Sen bir kızsın bunu yapamazsın. Yakalandığın an ölürsün! Orası Brezilya, İngiltere değil! Her yerde kurallar farklı!''

Sıkıntıyla iç geçirdim. ''Ne yapacağım öyleyse? Bunu Baran'a söylemeli miyiz?''

''Hayır!'' dedi aniden. ''Eğer şimdi söylersek hemen basmaya gider ve büyük ihtimalle çatışma çıkar! Bir de seni göndereceğini duyarsa hepsini öldürür katil olur.''

Bir anda Baran'ı elinde silahlı bir şekilde düşününce bir hoş oldum. Çok yakışıklı görünüyor!!

''Bahar kes şunu! Aklından ne geçiyor bilmiyorum ama bir an önce şu işle ilgili bir şeyler yapmalıyız! Yavuz sana başka ne dedi?''

''Bana Baran'a tatile gitmek istediğimi söylemem gerektiğini, gerisiniz kendisi halledeceğini söyledi.''

Egemen cebinden bir telefon çıkardı ve kulağına dayadı. ''Saat ikide deponun önüne gel Ali. Konuşacaklarım var.'' dedi ve kapattı. Bana döndü ve eliyle beni işaretledi.

''Baran'a Brezilya ya tatile gitmek istediğini söyle. Harika bir planım var.''

Sahte Gelin (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin