40 🕊

1.6K 122 7
                                    

Elimdeki resimleri sinirle masaya fırlattığımda Egemen yerinden sıçramıştı. Acayip sinirlenmiştim ve tek istediğim gidip o iki piçi öldürmekti. Bahar'a zarar gelmeden bu işi halletmem gerekiyordu.

"Egemen, hemen Semih'i ara gelsin. Toplantı yapacağız. Ali'ye de söyle Bahar'ın yanında kalsın. Yiğit yeterli değil."

"Tamam abi."

Egemen hızla odadan çıktığında kafamı pencereye çevirmiş ve gözlerimi kara kara bulutlara dikmiştim. Yakında yağmur yağacak gibiydi...

.
.
.
.

"Hayır hayır hayır, katiyen istemiyorum."

"Ama daha bir şey söylemedim ki."

Ali yarım saat önce yanıma gelmiş ve toparlanmamı istemişti. Ona nereye gideceğimizi sorduğumda da dağ evine gideceğimizi söylemişti. Katiyen istemiyordum. Bu saatten sonra bu evden dışarıya adımımı atmayı reddediyordum.

"Bak, söz veriyorum güvende olacaksın. Geçen sefer benim yüzümden başına bela oldula-"

"Ne diyorsun sen ya?" diye çıkıştığımda susmak zorunda kalmıştı.

"Benim yüzümden geçen defa ölüyordun Ali. Bu yüzden istemiyorum. Yine benim yüzümden başına bir iş gelmesini istemiyorum." dediğimde ağlamaklı olmuştum.

Benim yüzümden bir başkasını bir daha tehlikeye atmak istemiyordum. Bu yüzden en güvenlisi evde kalmaktı.

"Geçen seferki olay sadece senin suçun değildi Bahar. Adamın peşinden gitmem benim hatamdı. O yüzden ne diyorsam onu yap, bu sefer güvende olacaksın."

Ali fazlasıyla inatçı olduğundan dolayı ne kadar reddetsem de kabul edecek gibi durmuyordu. Yine bir dağ evi muhabbetine dayanamayacaktım.
En sonunda Ali'nin dediklerini yapmak zorunda kaldığım için odama çıkarak valizimi hazırlamaya başladım. Valiz derken sadece ufak bir çanta hazırlamış ve bıkkınlıkla merdivenlerden aşağıya inmiştim. Ali gülerek suratıma baktı ve elimden çantamı alarak evden dışarıya çıkmıştı.

Kapının önüne giderek ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve açık kapıdan havaya bakmıştım. Yağmur yağacak gibiydi. O yüzden dolaptan da bir tane şemsiye çıkarmıştım. En sonunda evden dışarıya çıktığımda arabaya doğru yürümeye başladım. Tam arabaya bineceğim sırada Baran'ın arabasını görmüştüm. Eve yeni giriyordu.
Arabaya binmektense Baran'ın arabasının yanaşmasını bekledim. Baran arabayı park ettikten sonra arabadan inip direkt yanıma gelmişti.

Merakla ona bakıyor olmalıydım ki yanıma gelir gelmez konuşmaya başlamıştı.

"Merak etme en kısa sürede bende geleceğim yanına."

"Her zaman beni bir yerlere gönderiyorsun ama kendin gelmiyorsun. Seni özlüyorum."

"Biliyorum, bende seni özlüyorum ama seni güvende tutmam gerekiyor. Bu yüzden beni de anla."

Hızla Baran'a sarıldığım da o da bana sarılmıştı. Hızla alnıma bir öpücük kondurarak beni arabaya oturtmuştu.
Daha sonra şöför koltuğuna yanaşıp Ali'ye "Bahar sana emanet." demiş ve arkasını dönüp eve girmişti.

"Hadi gidelim." dediğimde kafasını sallayarak arabayı sürmeye başlamıştı.

.
.
.
.

Yolu çoktan yarıladığımızda yağmur yağmaya başlamıştı. Gözlerimi pencereden dışarıya çıkardığımda camı birazcık açmıştım. Toprak ve çim kokusu buram buram burnuma gelirken gülümsemiştim. Bayılıyordum bu yağmurlu havalara. Ali son ses müziği açmış bağıra bağıra şarkı söylüyordu. Bense bu kadar uzun süren yolun bir an önce bitmesi için dua ediyordum.

Sahte Gelin (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin