Media: Bahar
İyi Okumalar..
Bahar bir anda hayatının nasıl bu hale geldiğini düşündü. Bu olayların hepsi muhtarın evini boyamakla oluşmamıştı ya! Kader ya da tesadüf? Buna ne ad verilse verilsin Bahar karanlıkla yürümeye devam ettiğini düşünüyordu. Hatta dibe batmak üzereydi. Karanlık sanki kollarından tutmuş ve asılıyormuş gibi hissediyordu. Boğuluyordu...
Aydınlık bir yol için ne kadar da etrafına bakınsa da umutsuzca karanlıkta kaybolmaya devam ediyordu. Korkuyor ve üşüyordu. Yalnız hissediyordu...Kafama giren yoğun ağrıyla gözlerimi açtım. Açık pencereden içeriye giren güneş ışıkları kafamı çevirmeme neden oldu. Rüzgar hafif bir esintiyle tenimden geçtiğinde titredim. 'Neredeyim ben?'
Yavaşça ayağa kalktım ve etrafa göz attım. Dün en son bir adam tarafından tuvaletlerin olduğu koridora itildiğimi hatırlıyordum. Hemen üstüme baktığımda kıyafetlerimin üstümde olmadığını, onun yerine sevimli pembe bir pijama giydiğimi fark ettim. Korkuyla kenara sindim. Dün gerçekten de bir şey olmamıştı öyle değil mi? Gözlerim dolmaya başladığında endişeyle kapıya koştum. Ses yapmayacak bir şekilde kapıyı açtıktan sonra etrafı kolaçan ettim. Burası bana hiçbir sekilde tanıdık gelmiyordu. Gittikçe yükselen endişelerim içimi kemirmeye devam ederken merdivenlerden aşağıya indim. Bu arada mutfak olduğunu düşündüğüm kapıyı gördüğümde girip girmemekle kararsız kaldım. Mutfaktan gelen sesler beni ağlatmaya yeterdi. Ağlamamak için gözyaşlarımı geri gönderdiğimde cesaretimi toplayıp hızla kapıyı açtım.
Gördüğüm manzarayla ağlamaya başladığımda mutfaktaki sesler kesilmişti."Seni aptal. Ağlayacaksan ne işin var tek başına oralarda?"
Sinirlerim bozulmuş bir sekilde ağlarken Baran'ın söylediği şeye bile kızamıyordum.
"Çok korktum. Bir şey olacak sandım."
Daha çok ağlamaya başladığımda Baran'ın bana doğru gelen adımlarını duyamamıştım. Aniden etrafımda hissettiğim kollarla sesimi kestim. Baran şu anda bana sarılıyordu.
"Sen Nihal değilsin Bahar... Yapamayacağın şeyleri yapmayı kes."
Ben tam tekrar ağlamaya hazırlanırken söylediği şeyle donakaldım. Ne?
Kafamı geri çektiğimde bana şevkatle bakan Baran'a baktım.
"Sen n-nasıl?!"
"Uzaktan gerçekten aptala mı benziyorum? Senin olduğunu anlamamak için aptaldan daha fazlası olmam gerekiyor."
Kuşkuyla ona baktım."Çok mu belli ettim?"
Güldü. "Hemde çok."
Bir süre birbirimize baktıktan sonra birden gülmeye başladık, fakat aklıma takılan bir soru vardi. Ben buraya nasıl gelmiştim?
~FlashBack~
Baran'ın Ağzından
"Kim dedi lan sana o dosyaları OZA'ya gönder diye?!"
Sinirle adamın suratına indirdiğim yumrukla sendeledi ve yere düştü.
"Özür dile-"
"Dileme lan dileme! Bir daha seni çevremde görürsem seni silerim bu dünyadan anladın mı? Şimdi defol!"
Korkuyla sıçrayan adam telaşla kapıdan çıkıp gitti.
Ellerimle şakaklarımı ovduktan sonra kendimi tozlu koltuğa bıraktım ve telefonumu çıkartıp Egemen'i aradım.
" Efendim abi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahte Gelin (Düzenleniyor)
Teen FictionBaran sinirle saçlarını karıştırmıştı. Nasıl olurda düğünden bir hafta önce evleneceği kadının kaçmasına izin verebilmişti? ''Şimdi ne yapacağız Baran?'' Ali sorduğunda bu sorunun cevabı Baran'da olmadığı için bağırmıştı. ''Nereden bilebilirim?!''...