İnsan bazen ne yaptığını, ne için yaşadığını bir durup düşünmeli. Ben kimim, ne için buradayım? Bunlar gibi daha bir çok soruyu kendine sormalı. Benim yaptığım gibi işin en sonunda, otuzuna merdiven dayamış biri gibi bu işi en sona bırakmamalı.
Ben bunca sene sadece onu sevmiştim, bir gün onunla tekrardan bir arada olmak için yaşamıştım. Benim hayatımın merkezi tamamen Taehyung'a odaklıydı.
Onun sayesinde değişmiş ve şu anki hayatımı oluşturmuştum. Durup düşününce eğer o olmasaydı ben ne yapardım? Büyük bir ihtimalle üniversite kazanamamış, elinde sigara, üstünde deri ceket sokak sokak gezen bir serseri oldurdum büyük bir ihtimalle. Ama onun sayesinde şu anda saygın bir işim var. Güzel arkadaşlıklarım var.
O tanıştığı herkesi iyi yönde etkileyen biri. Lisedeyken biri gelip bana Jungkook gibi birinin saygın bir şirkette yönetici olacağını söylese iki-üç sene dalga geçerdim. Ama o sadece iki yılda Jungkook'un düşüncelerini tamamen değiştirmiş ve bulunduğu konuma getirmişti.
Şu ansa karşımda olabileceği en saf haliyle duruyordu. Önümde diz çökmüş ve bana hep o beklediğim cümleyi kurmuştu.
Peki istediğim olduğu halde neden bu kadar tedirgin hissediyorum? Sanki beni her an bırakıp gidecekmiş gibi hissediyorum.
"
Kabul ediyorum Kim Taehyung." gülümsedi Elleri titriyordu bu yüzden yüzüğü zorla taktı parmağıma. Ayağa kalktı ve dolu gözlerini benimkilerle birleştirdi.
"Teşekkür ederim." diyerek fısıldadıktan sonra dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu. "Çok teşekkür ederim."
Arkadaşlarımız bizi alkışlarken ve fotoğraflarımızı çekerken tekrar birleştirdim gözlerimizi. Hayatımın sonuna kadar o şekilde kalabilirdim.
Tedirgin olsamda sonuçta istediğim, hayalim olan anı yaşıyordum ve hiçbir şey bu anı bozamazdı değil mi?
Kızlar yanıma gelip beni aralarına alıp kocaman sarıldılar. Jisoo ve Lisa'nın makyajları çoktan almıştı. Chaeyoung'un da dudağı kanıyordu belli ki ağlamamak için kendini baya sıkmıştı.
"Yeter artık ağlama Soo-yaaa."
"O sen bir de benimkinin halini gör." dedi Lisa eliyle Jungkook'un olduğu yeri gösterirken. Onlardan ayrılıp Jungkook'un yanına gittim.
Beni görünce hızlıca kalkıp sarıldı. Onu ağlarken görmek tuhaf hissettirmişti. Benden ayrılıp ellerimden tuttu.
"Bunca zaman koskoca on sene onu bekledin. Ben bile senden önce evlenecektim. Ama sen o kadar sabırlı ve güçlüydün ki sonunda hep hayallerinde olan adamı bekledin ve beklemelerinin karşılığını aldın. Ben sana inanmadığım için özür dilerim Jen."
"Ağlamayı keser misin? Ağlayınca çok çirkin oluyorsun. Biraz daha devam edersen Lalisa seni en mutlu günümde terk edecek." deyip omzuna vurdum ve güldüm.
Yıllar önce Bay Kwon'un neden böyle yaptığını anlayamamıştım. O zamanki ben bu yaptığını büyük bir eziyet olarak anlamış ve ondan nefret etmişti. Eskiden hayatımın simsiyah olduğunu anlayamamıştım. Ama o bunu anlayıp hayatımı daha parlak yapmaya karar vermişti. Eğer o zaman farketseydim şimdi özür dilemek için onu bulmaya çalışmazdım.
Ona benim bu günlere gelmem için yaptığı şeyler için ve en önemlisi bu güzel insanlarla tanıştırdığı için teşekkür borcum vardı.
Teşekkür ederim hocam. İyiki vardınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savage But Pretty || Taennie
FanficBay Kwon verdiği cezayla Jennie'nin hayatını baştan sona değiştirmişti. (Not: Düzyazı, Instagram ve Texting karışık bir şekilde yazılmıştır.).