Yazılı sınavlarımız bugün bitmişti ama iki ders sonra bizi bekleyen okul geneli bir deneme sınavı vardı.
Birkaç gün önce Bay Choi beni odasına çağırmış, eğer ilk yirminin içinde olmazsam bana yaptırımlar uygulayacaklarını söylemişti.
Yazılarımın çok iyi geçmişti. Neredeyse hepsi 80'nin üstündeydi. Babam bile notlarıma şaşırmış ve hafta sonu evden çıkma yasağımı kaldırmıştı. Bende haftasonu arkadaşlarımı çağırmaya karar vermiştim.
"Yine daldın gittin güzelim." dedi Chaeyoung saçlarımla oynarken.
"Denemeye girmek istemiyorum. Başarısız olacağımı düşünmek bile midemi bulandırıyor."
"Güzel kızım benim. Çok zorlandığının farkındayım ama az kaldı yakında okullar tatil olacak. Beraber eğleneceğiz. Sadece birkaç ay dişini sıkacaksın."
Beni rahatlatmaya çalışıyordu ama nafile. Bu senenin sonunda bizi bekleyen bir üniversite sınavı vardı. Ve ben böyle gidersem değil üniversiteye girmek, önünden bile geçemezdim.
Son bir sene kalasıya bölüm değiştirmiştim. Ve zor bir bölümdü. Çok çalışmama rağmen en fazla bu kadar oluyordu.
Günler sonra ilk defa Taehyung yanımıza geliyordu. Yanında Jimin de vardı.
"Selam." yan taraftan sora çekip yanıma oturdu.
Aslında şu an kendisine küs olmalıydım. Dört gündür ne yanıma geliyor ne de benimle konuşuyordu. Yanına gittiğimde yada bir şey teklif ettiğimde bahane bulup benden kaçıyordu. Kendisine cevap vermeyeceğimi anladığında yüzü düştü.
Düşer tabiki alçak puşt. Değil öyle beni ortada bırakmak. Elimde olsa yer kendisini boğup öldürebilirdim.
"Niye geldin? Dört gündür kimin yanındaysan onun yanına git." sert sert baktım gözlerine.
Kızarmıştı. Yok artık! Yoksa o da Namjoon gibi aşık mı olmuştu? Olamamıştır ya. Olsa bile sevdiği buna bakmazdı.
"Bizimki birine fena düşmüş." dedi Jimin kahkaha atarak. Chaeyoung da dayanamayarak güldü.
Benimse tüylerim diken diken olmuştu. Resmen geleceği görüyordum. Vay be.
"Kime düşmüş?" Chaeyoung'un gözleri meraktan kocaman açılmıştı.
"Kendisi söylesin." Jimin de az şerefsiz değildi. Dışı sizi içi beni yakar.
Hepimiz Taehyung'a döndüğümüzde elleriyle yüzünü kapadı. Bir çocuk gibi utanmıştı. Çok tatlıydı.
Daha fazla üstüne gitmemek için çocuklara işaret ettim. Sonra ellerini yüzünden çekip gülümsedim.
"Hazır olduğunda anlatabilirsin. Seni zorlamayacağız."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Deneme sınavı bitmişti. Ve ben matematiği batırdığıma emindim.
Bitmiştim. Bay Choi ve Bay Kwon cezamı arttıracaktı. Babam sonucumu duyunca yine kısıtlayacaktı. Belki telefonumu bile elimden alacaklardı. Hiç boşum yoktu ama yine de kendime güvenemiyorum.
Taehyung, Namjoon, Jimin , Chaeyoung ve Jaehyun soruları tartışmaya sınav biter bitmez başlamışlardı. Normalde olsa sinirim bozulurdu ama şu an bende onlara katılmak istiyordum.
Onların tartışması bitene kadar beklemek istemediğimden sınıftan çıkıp bahçeye indim. Uzun zamandır vaktim olmadığından sigara içemiyordum.
Uzun zaman önce ceketimin gizli gözüne koyduğum sigarayı çıkardım. Çakmak koymayı unutmuştum. Ağlamak üzereydim. Arka bahçeye geçip kaldırıma oturdum.
"Çakmak istersen." Kafamı kaldırdığımda bana çakmak uzatan Jisoo'yu görünce gülümsedim.
Elimden çakmağı alıp sigaramı yaktım ve içime çektim. İyi gelmişti.
"Uzun zamandır görüşemiyoruz Kim Jennie. Alıştın çalışkan olmaya." dedi yanıma otururken.
"Alışmam zorunluluktan Soo. Yiğitsem yapmam." kahkaha attım.
İçimde bastırdığım şeyler yavaş yavaş çıkıyordu. Çıkarsa toplayamazdım. Konuyu değiştirmem gerekti.
"Bizim sınıfta Namjoon var ya." saatli bombayı ortaya attım. Namjoon duyarsa kızabilirdi ama yine de söylemek zorundaydım.
"Uzun boylu, gamzeleri olan okul birincisi olan değil miydi?"
"Aynen." kendisinin sormasını bekliyordum.
"E ne olmuş ona?"
"Senden hoşlanıyor Soo. Hemde öyle böyle değil." sonunda söylemiştim.
O bana tuhaf tuhaf bakarken biten sigaramı yere attım.
"Benim sevgilim var Jendeuk. Uzun zamandır suratımıza bakmadığın için bilemezsin. Keşke bunu söylemeden önce bir sorsaydın." sinirlenmişti.
Çok saçma bir şekilde yükselmişti hemde. Sanki onu şu anki sevgilisinden ayırıp Namjoon'la çıkmaya zorlayacaktım.
"Gereksiz yere sinirleniyorsun. Kırılıyorum."
"Kaç haftadır yanımıza gelmeyen sensin. Dönüp suratımıza bakmayan sensin. Ya ben senin en yakınındım. Ne olursa olsun beraberdik. Şimdiyse yeni bulduğun zeki arkadaşlarınla takılıyorsun."
Yanımdan kalktı. Elini sinirle saçlarına geçirdi. O da benim gibi olmuştu. Ama o başaramamıştı. Benim gibi tekrardan bastıramamıştı içindekileri.
"Kırılmaktan bahsediyorsun ya şimdi. Geçen gün Jungkook'a yaptığın o şey neydi? Çocuk ne hale geldi biliyor musun? Bilmezsin tabiki."
Bende perişan olmuştum. Pişmandım. Bilmeden bu kadar üstüme gelemezdi.
"Sen bizi haketmiyorsun Jennie. Hani sen Jungkook'u sınıfta o halde bırakıp gittin ya işte şimdi de ben seni bırakıyorum o şekilde. İster üzül ister üzülme umrumda değilsin artık. Bir daha ne sen bizimle konuş ne de biz seninle."
Benim ağladığımı farketmeden arkasını dönüp gitmişti.
Hani diyordum ya denemeden kötü alırsam biterim diye, işte ben şimdi bitmiştim. Geçmişte yaptıklarımın cezasını şimdi çekecektim.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savage But Pretty || Taennie
FanfictionBay Kwon verdiği cezayla Jennie'nin hayatını baştan sona değiştirmişti. (Not: Düzyazı, Instagram ve Texting karışık bir şekilde yazılmıştır.).