47

1.2K 79 19
                                    

Merhabalar! Uzun bir bölüm oldu. Medyayla birlikte okursunuz umarım. Sizi seviyorum!

Dünyadaki pek çok sırrın ömrü kısacıktır. Ortaya çıktıklarında ise deprem etkisi yaratabilirler. Şimdi bu evde de tam bir deprem etkisi vardı. Ada ve Yoongi aşağı indiğinde altı çift göz onlarla şaşkın bir şekilde bakıyordu.

"Ne oldu?"

Ada telaşla sorusunu yöneltirken aklından iş ile ilgili milyon tane senaryo geçmişti.

"Siz... siz çıkıyor musunuz?"

Namjoon'un sorusuyla birlikte tüm bu sorular uçtu ve geriye sadece "Biliyorlar!" cümlesi yankılanmaya başladı. Kalbi güm güm hızlanırken dönüp Yoongi'ye baktı. O da oldukça şaşkın gözüküyordu.

"Biz... şey-"

"İnanamıyorum!"

Taehyung sitemli bir şekilde mırıldanıp koltuğa oturdu. Nasıl öğrenmişlerdi?

Ada masanın üzerinde duran hoparlörü görünce elindeki mikrofonu yere bıraktı.

"Çocuklar biz size söyleye-"

"Ama söylemediniz. Tam olarak ne zaman söylemeyi planlıyordunuz? Üç sene sonra?"

"Hoseok lütfen..."

Yoongi onlarla konuşmaya çalışıyordu ama Ada'nın tek yaptığı ayakta durup yere bakmak ve baş parmağını son gücüyle kazımaktı. Gözlerindeki yaşlardan görüş alanı tamamen kapanmaya başlamıştı bile.

"Bu doğru değil."

Namjoon kalkıp Yoongi'nin yanına ilerledi.

"Hyung, bu duyulursa kötü şeyler yaşanacak."

"Duyulmayacak Namjoon ah. Aklımdaki tek şey size söylemekti. Onun dışında kimsenin bilmesine gerek yok. Hem zaten çok yeni. Ada ile benim aramda ne yaşandıysa çok yakın zamanda yaşandı."

Namjoon kafasını iki yana sallayıp koltuğa oturdu.

"Aslında ben bir şeylerin farkındaydım."

Tüm gözler Jimin'e dönünce devam etti.

"Ne? Sizin Yoongi hyung'un davranışlarını fark etmemeniz tuhaf açıkçası."

"Ben de son zamanlarda fark etmiştim ama bu kadar ileri bir seviyede olduğunuzu tahmin edemedim."

Jin de aynı şekilde söyleyince Ada başını kaldırdı.

"Çocuklar ben... Gerçekten çok utanıyorum. Siz bana güvendiniz. Aranıza aldınız. Ne diyeceğimi bilemiyorum."

İyiden iyiye ağlamaya başladığında Yoongi ona baktı. Ada'nın ise yapması gerektiğini düşündüğü tek bir şey vardı.

"Ben... İstifa ediyorum."

Hepsi şaşkınlıkla ona bakınca burnunu çekti. Yoongi'nin aklından tek geçen ise "Ne olur sus." yalvarışından başka bir şey değildi.

"Ayrıca... Biliyorum olmaması gereken bir şeydi. En başından beri... Ben size en ufak bir zarar vermek istemiyorum. Ben... Bu devam etmeyecek."

Bakışlarını tekrardan yere çevirdi. Yoongi'ye bakamazdı çünkü. Yoongi ise Ada'dan başka bir yere bakmıyordu. Tüm bunların gerçek olmamasını dilemekten başka elinden bir şey gelmiyordu. Kalbi sadece korkuyla kaplanmıştı. Onu kaybetmek istemiyordu. Yeni kazanmışken kaybetmek istemiyordu.

"Ne dediğinin farkında mısın?"

Herkes sessiz bir şekilde ikisine bakıyordu. Ne yapmalılardı? Kimse bir şey bilmiyordu.

texting for min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin