"Hadi udon yiyelim."
Arabadan indiklerinde Taehyung, Jimin'i kolundan tutup onu dükkanın önüne doğru sürüklemeye başlayınca arkalarında Ada ve Yoongi kalmıştı. Bugün gülmekten çenesi ağrımıştı Ada'nın. Oldukça güzel parçaların sergilendiği bir müzeye gitmişlerdi ama onlara değil de heykellerin yanında tuhaf pozlar veren 95'lilere dikkatini vermişti. Zaman geçtikçe o da diğerlerine katılmıştı ve onlara, ülkesine ait kültür yüklü bir hareket olan "bağcılar oturuşu"nu göstermişti.
"Hey, beni de beklesenize!"
"İkisiyle oldukça iyi anlaşıyorsun."
Yoongi'nin lafıyla kafasını sol tarafa çevirdi. İçeri girmek için oldukça hızlı yürüyorlardı. Birileri görürse saniyeler sonra burası yürünmeyecek hale gelecekti yoksa.
"Kıskandın mı?"
Gülerek yönelttiği soruya Yoongi yüzünü buruşturdu. O sıra Jimin ve Tae'nin oturduğu masaya varmışlardı bile.
"Komiksin gerçekten."
"Hyung, Ada'dan bahsediyorsun değil mi? Gerçekten hayatımda duymadığım espriler yapıyor ve Jin hyung'un şakaları gibi basit değil."
Tae'nin laflarıyla Ada yapmacık bir şekilde duygulanmış gibi davrandı ve olmayan göz yaşlarını sildi.
"Ya! Jin hyung'un şakalarına da çok gülüyorum ben."
Jimin ciddi bir şekilde bunu söylediğinde masada kısa süreli sessizlik oluştu.
"Şaka yaptım!"
Üçlü gülmeye başladığında Yoongi her zamanki surat buruşturma ifadesini getirdi yüzüne. Gerçekten sinir bozucu olduklarını düşünüyordu.
"Jimin-ah, sanki senin şirkette birkaç işin vardı."
Jimin şaşkın bir şekilde ağzındaki udonu yuttu.
"Hayır, yoktu."
"Bang PD'nim seni soruyordu bu sabah. Oldukça telaşlıydı."
Jimin'in bakışları Tae'ye döndüğünde bir sonuç alamadı çünkü Tae onları dinlemeyip büyük bir iştahla eriştesini yiyordu.
"Ada sen bir şey biliyor musun?"
"Hayır çünkü Ada o sırada şirkete gelen teknisyenlerle ilgileniyordu. Siz Taehyung ile gidip bir bakın."
Jimin tam itiraz edecekti ki Yoongi'nin ultra abartılı göz kırpmaya benzer hareketini görünce aydınlandı.
"YAAAA! Taehyung, hadi gidelim. Şimdi hatırladım!"
Tae şaşkın gözlerle Jimin'e baktı. Onun tek isteği eriştesini bitirmekti.
"Biraz bekleyemez misin?"
"Hayır çok acil."
Jimin Tae'nin kolundan tutup çekiştirdiğinde Ada "İsterseniz ben de geleyim." dedi ama Jimin itiraz etti.
"Olmaz siz oturun. Biz oradan direkt eve gideriz."
Sonunda dükkandan çıktıklarında Ada üzülmüştü. 95'li ikiliyle biraz daha eğlenmek istiyordu.
"PD'nim neden telaşlıydı acaba?"
Yoongi gayet sakin bir şekilde omuz silkti ve önünde erişteden bir lokma aldı.
"Önemli olduğunu sanmıyorum."
"Ee senin işlerin yok mu?"
"Ne gibi?"
"Bilmem. Ünlülerin nasıl işleri oluyorsa işte."
"Hallettim işlerimi Ada."
"O zaman bir şeyler yapalım."
Ada eve gitmek istemiyordu. Küçük evinde tek başına kalıyordu. Ne kadar geç giderse onun açısından o kadar iyi olurdu.
Yoongi erişteden bir lokma daha alıp elindeki çubukları bıraktı. Başındaki siyah şapkayı düzeltip bakışlarını Ada'ya çevirdi.
"Halka açık bir şey olmadığı sürece varım."
İkisi de tuhaf bir bakışmanın ardından gözlerini kaçırdılar. Burası sıcaklaşmış mıydı?
"Hımm... Hadi kalk."
Aklına gelen fikrin doğruluğundan emin değildi Ada ama yanlış olduğunu da düşünmüyordu.
"Nereye?"
"Hadi, gidince görürsün."
Sonuçta eve yalnız gitmek istemiyordu. Min Yoongi ile gitmek güzel olabilirdi.