26

2.8K 175 57
                                    

Ada sabah telefonundan odasına yayılan ördek zil sesiyle uyandı. Kafasını yataktan kaldırıp somurtarak kimin bu saatte aradığına baktı. Bu şirketteki üst çalışanlardan birisiydi. Hızlıca telefonu açıp kulağına dayadı.

"Lee Woo Jin sshi?"

"Ada, en kısa sürede şirkete gelir misin? Bir konuda seninle konuşmam gerek."

"Tabi ki! Yarım saat sonra orada olurum."

Telefonu kapattığında oldukça şaşkındı. Bugün izin günüydü ama şirkete çağırılmıştı. Gitmesine değecek bir şey olsa iyi olurdu.

Hızlıca giyindi ve Olaf'ın kabına mama ve su koyup evden çıktı. Deli gibi yağmur yağıyordu ve şemsiye almayı unutmuştu. "Harika bir gün!" diye söylenerek durağa gitti ve otobüs beklemeye başladı.

Birkaç gündür Jimin hariç kimse onu aramamıştı. Mesaj bile atmıyorlardı. Hepsini merak ediyordu ve bir yandan da hepsine kırılmıştı. En çok da Yoongi'ye...

Şirkete geldiğinde asansöre yönelip 15. kata çıktı ve Lee Woo Jin'in odasının kapısını tıklatıp içeri girdi.

"Beni çağırmıştınız?"

"Evet, otur lütfen."

Ada masanının önündeki koltuğa oturdu ve hafif ıslanmış saçları ve kıyafetini düzeltmeye çalıştı. Ama başarılı olamamıştı. Evsiz köpeklere benziyordu.

"Ada, biliyorsun ki çocuklar dünya turundalar."

Ada başını sallayıp devamında söyleyeceklerini merakla beklemeye başladı.

"Fakat iki gün önce Yoongi İspanya konserinden önce prova yaparlarken bir sakatlık geçirdi."

Ada kalbinin korkuyla hızlandığını hissederken hala konuşmamıştı. Hissettiği tek şey korkuydu.

"Aslında çok da önemli bir sakatlık değil ama bacağına bir süre yüklenmemesi gerek. Sana söylememem gerektiğini ısrarla belirttiler ama nasıl olsa fanlar öğrenince sende öğrenecektin."

Demek bu yüzden onunla iletişime geçmiyorlardı. Bu gerçekten... Çok saçmaydı. Ona söylemeleri gerekiyordu. Bunu Yoongi'den duymalıydı. İyi olduğunu görmeliydi.

"Asıl konuya gelirsek... Yoongi konserlere çıkmaya devam edecek ama sadece sahnede oturarak şarkılara eşlik edecek. Onun dışında diğer programlara katılmayacak. Ama tura fazladan çalışan katılmadı. Herkes üstüne düşen görevi yapınca geriye Yoongi ile ilgilenecek kimse kalmıyor."

Ada karşısındaki adamın konuyu nereye bağlayacağını merak etmişti. Bir an önce Yoongi'yi arayıp iyi olup olmadığını görmek ve sonrasında ona bir güzel bağırmak istiyordu.

"Bir başkasını da seçebilirdim ama sen kısa zamanda onlarla daha yakın olmayı başardın. Bu yüzden senin de turun geri kalanına katılmanı istiyorum."

Şaşkınlıkla gözlerini açtı ve cümleleri idrak etmeye çalıştı.

"Yani şimdi siz... Benim İspanya'ya mı gitmem gerektiğini söylüyorsunuz?"

"Aslında bugün İtalya'ya geçecekler. Sen de direkt oraya gidebilirsin. İşte biletin..."

Çekmeceyi açıp içinden bileti çıkardı ve Ada'nın önüne koydu. Ada o kadar şaşkındı ki ne yapması gerektiğini bilemiyordu.

"Eğer istemiyorsan..."

Lee Woo Jin tereddütle cümlesine başladı ama Ada hızlıca bileti alıp ayağa kalktı.

"Ben... Gideceğim efendim."

Adam da gülümseyerek ayağa kalktı ve Ada'ya teşekkür etti.

Odadan çıktığında elleri titriyordu. Bilete baktığında gerçekten de onun adına İtalya'ya alınmış bir biletti bu. Hem de... 4 saat sonra kalkacaktı!

Telefonunu çıkardı ve Yoongi'yi aramayı düşündü. Ama sonrasında bu düşünceden vazgeçti. Onlar kendisini aramamıştı ve Ada'da bir süre onları aramayacaktı. Hem sürpriz yapma fikri onu çok heyecanlandırmıştı. Yoongi'yi deli gibi merak ediyordu ama bir süre daha dayanabileceğini düşündü. Ona sarılabileceği fikri endişesini az da olsa bastırıyordu.

Hızla şirketten çıktı ve yağan yağmura aldırmadan durağa doğru yürümeye başladı. İlk kez İtalya'ya gidecekti. Bu bile onu heyecanlandıran bir sebepti!

************

"Önüne bak!"

Eşyalarını toplamaya çalışırken bir kadının ona çarptığı yetmiyormuş gibi bir de bağırarak uzaklaşmıştı.

Ada saatler süren yolculuğun verdiği stresle peşinden gidip ona haddini bildirmek istedi ama bunun için bile oldukça yorgundu. Eşyalarını sırt çantasına koyup uçaktan indi. Sonunda İtalya'daydı!

Onu menajer hyung karşılayacaktı. Ada, çocuklara hiçbir şey çaktırmaması için onu iyice tembihlemişti. Zaten onlar da yeni gelmiş sayılırlardı ve büyük ihtimalle hepsi uyuyordu.

Bavulunu alıp ilerlemeye başladı. Menajer hyung'u görünce gülerek ona ilerlemeye başladı.

"Hoşgeldin Ada."

"Kimsenin haberi yok değil mi?"

Heyecanla sorduğu soru karşısındaki uzun boylu adamı güldürdü.

"Merak etme. Hadi otele gidelim de yerleş bir an önce."

Arabaya binip gitmeye başladıklarında Ada'nın sorularının ardı arkası kesilmemişti. Menajerin dediğine göre Yoongi'nin ayak bileğini çatlamıştı. Doktor sargıyla sarıp üstüne asla bakmaması konusunda uyarmıştı. Morali oldukça bozuktu çünkü tur sırasında bunu yaşamasının hayranlarının üzülmesine sebep olacacağını düşünüyordu.

Ada kendisini kötü hissetmişti. Onu üzgün görmek istemiyordu. Bir an önce iyileşmesi için elinden geleni yapacaktı.

Otele geldiklerinde oda numarasını öğrendi ve hızlıca odasına gidip eşyalarını yerleştirdi. Kısa bir duşa girdi ve giyinip aynı katta bulunan Yoongi'nin odasının önüne geldi. Hızlanan kalbini sakinleştirmek için derin bir nefes aldı ve görevliden aldığı oda kartını okutup içeri girdi. İlerleyince çift kişilik yatak görüş alanına girdi. Yoongi bir kedi gibi uyuyordu.

Ada içinden bir şeylerin akıp yere döküldüğünü düşündü. Onu özlemişti. Bunu biliyordu ama onu görünce hissetmişti. Onu çok özlemişti.

Yavaşça ilerledi ve yatağın diğer ucuna yaklaşıp örtüyü kaldırmadan uzandı. Olabildiğince yavaş hareket ediyordu. Neyseki uyandırmamayı başarmıştı. Bir süre bu mesafeden onu izlemeye devam etti. Sakin nefesleri onu oldukça rahatlatmıştı. Onunla aynı anda nefes almaya başladı. Bunu küçükken annesiyle yapardı.

Yoongi yavaşça gözlerini açmaya başlayınca nefesini tuttu. Göz göze geldiklerinde ise bayılacağını hissetti.

"Ada?"

Sesi oldukça boğuk ve uykulu çıkmıştı.

"Ah, rüyalarıma girmeyi bırakmalısın artık."

Ada gülümsedi ve ona iyice yaklaşarak elini kafasına götürüp saçlarını okşamaya başladı.

"Kapat gözlerini Yoongi. Uyuyup dinlenmelisin."

Yoongi Ada'nın boşta kalan elini iki eliyle tuttu ve gözlerini kapatıp uyumaya devam etti. Bunun üzerine o da gözlerini kapattı. Oldukça uykusu gelmişti. Fakat Yoongi'nin verdiği huzur tüm yorgunluğunu alıp götürmüştü. Bu huzur Ada'yı ölene kadar mutlu edebilirdi. Sonsuzluk somut bir şey değildi fakat bu an onun için sonsuzluğunun en büyük tarifiydi.

Merhabalar! Sonunda yeni bölüm yazabildim. Okuduğunuz için şimdiden teşekkürler! Bu arada karakterlerimiz İtalya'dalar malum. Eğer yaşanması gereken bir sahne veya olay olduğunu düşünüyorsanız yorum yazabilirsiniz! xx

texting for min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin