"Hala gelmemeyi mi düşünüyorsun? Önünde eğilmeme rağmen?"
Ada, Jihoon'un cümleleri ile kafasını önüne çevirdi. Tekrardan metroya doğru baktığında ise Yoongi çoktan gitmişti. Hayal mi görmüştü? Hayır, bu sefer emindi. Oradaydı.
Mahcup bir şekilde o da eğildi.
"Bu seferlik beni affedin. Başka zaman size katılacağım, söz."
Jihoon gülerek kafasını salladı. Pek memnun olmamış gibi duruyordu ama yine de daha fazla ısrar etmedi.
"Pekala. Yarın görüşürüz o zaman Ada."
"Görüşürüz. Size iyi eğlenceler."
Arka tarafta onları bekleyen diğer çalışanlara da el salladı. Jihoon'a ise gülümsedi ve metroya ilerlerdi. Bir umut etrafına son kez baktı ama Yoongi çoktan gitmişti.
İçindeki heyecanın yerini büyük bir hüzün kaplamıştı. Aylardır düşündüğü tek şey Yoongi'yi görmek, ona bir kez olsun sarılmaktı. İçten içe, her şeye rağmen gelmesini çok istemişti. Ama sonra aynada kendi yansımasına bakıp "Onu sen terk ettin. Ne kadar da bencilsin!" demekle yetinmişti.
Yine de gelmişti. Her şeye rağmen onu görmek için gelmişti. "Belki de tesadüfen oradaydı." cümlesini beyninin en arka kısımlarına itip metroya bindi. Ayaklarının acısı onu deli ediyordu artık. Son çare insanların bakışını umursamadan ayakkabılarını çıkardı. Metrodan inip eve de çıplak ayakla yürüdü. Müthiş bir rahatlama hissetmişti.
Ama evine çıkan sokakta, ayağına küçük bir cam parçasının batmasıyla büyük bir acı hissetti. Hissettiği acı yetişkin bir insanın ağlamasını gerektirecek kadar çok değildi ama Ada yere çöktü ve bir anda hıçkırarak ağlamaya başladı. Neye ağlıyordu? Kendisi bile farkında değildi.
"Ah, cidden..."
Gözyaşları tek tek kucağına düşerken aklındaki tek şey ne kadar zavallı bir durumda olduğuydu.
Rahatladığını hissettiğinde yavaşça ayağa kalktı. Sendeleyerek eve doğru yürüdü. Apartmanın önüne geldiğinde tekrardan Yoongi'yi görmesiyle adımlarını durdurdu. Göz göze geldiklerinde ıslak yanakları, düşük omuzları, kanayan ayağı umrunda bile değildi.
Yoongi ise endişeli gözüküyordu. Yavaşça ona doğru yürüdü. Birkaç adımlık mesafe kaldığında ise durup baştan sona bakış attı. En son ayaklarına baktı.
"Ayağın kanıyor."
Aylar sonra ağzından çıkan bu cümleyle birlikte Ada'nın gözleri tekrardan doldu.
"Ben aslında... Seni tesadüfen gördüm. Hemen uzaklaştım. Eve gidecektim."
Eliyle ensesini kaşıdı. Ada ise hem yorgun, hem üzgün, hem mutlu hem de heyecanlıydı. Tüm bu duygular onda sarhoşluk hissiyatı yaratmıştı.
"Eve gidecektim ama buraya geldim."
Yoongi sesinin titrediğini fark edince sustu.
"İyi ki geldin."
Ada'nın cümlesi üzerine kafasını kaldırıp gözlerine baktı. Tekrardan hıçkırarak ağlamaya başladığında Yoongi biraz daha yakınına gelip kafasını çekti ve göğsüne dayadı.
**************
"Çok derin değil ama yine de bir süre pansuman yap."
Yoongi Ada'nın ayağındaki yarayı temizleyip sarmıştı. Olaf'ın yavaşça gelip Yoongi'nin kucağına oturmasıyla onu sevmeye başladı.
"İki kedi yan yana..." diye düşünmeden edemedi Ada. Bu düşücesi onu gülümsetmişti. Yoongi'nin ona baktığını fark ettiğinde ise boğazını temizledi.
"Şey... Kahve içer misin?"
"Hayır, teşekkür ederim."
"Peki... O zaman... Konuşalım mı?"
Yoongi sessiz kalmayı sürdürünce Ada devam etti.
"Neden geldin Yoongi?"
Kucağında uyuyan kediyi sevmeye devam ederken bir yandan da düşündü. Neden gelmişti?
"Bilmiyorum. Seni Jihoon'la öyle görünce... Geçirdiğimiz tüm zamanlar aklıma geldi."
İkisinin de gözleri dolmuştu. Ama Ada içinden kendine "Bugün yeterince sulu göz oldun!" diyerek kızdı.
"Bana... Hatta bize yaptığın şey kolay affedilir değil. Ama sana olan aşkım da kolay bitecek bir şey değil Ada."
"Ben her an sizi terk etmenin vicdan azabıyla yaşadım. Bana istediğini diyebilirsin Yoongi. Gerçekten hepsini hak ediyorum. Ama eğer o güne geri dönebilseydik büyük ihtimalle yine aynı şeyi yapacaktım. Sana zarar vermek isteyeceğim son şey bile değil. Diğer üyelerle aranın açılması, dedikodular yüzünden hayranlarının sana kötü şeyler söylemesi, müziğinin daha az etki göstermesi... Ben bunlara sebep olmak istemiyordum."
İkisi göz göze gelince Yoongi büyük bir yorgunlukla ona bakıyordu. Günlerdir uyumuyor gibiydi.
"Evden çıktığım saniye geri dönmek istedim. Ne olacaksa olsun diye düşündüm ama her şeye rağmen kararlı oldum. Şimdi ise... Gücüm git gide azalıyor. Sizinle beraber yok olan yalnızlık hissi tekrardan benimle birlikte. Evde, işte, sokakta... Hep yanımda ve artık... Artık dayanamıyorum. Sana olan özlemim boyumu aştı."
Sesi titreyince sustu. Bakışlarını yere indirdi.
"Bizim birbirimize ihtiyacımız var Ada. Başlarda tüm hislerimi yazarak sözlere dönüştürdüm. Artık o da iyi gelmiyor. Gururum bile engelleyemedi buraya gelmemi. Ben seninle olduğum sürece her şeye göğüs gerebilirim."
Ada tekrardan kafasını kaldırıp Yoongi'ye baktı. Aklına tekrardan aynı şüpheler geliyordu ama artık çok yorulmuştu. Ne olacaksa olsun diyerek başlamıştı bu ilişki. Öyle de devam edecekti.
"Ne olacaksa olsun."
"Anlama-"
Ada'nın ağzında mırıldandığı cümleyi anlamayan çalışan Yoongi dudaklarında onun dudaklarını hissedince büyük bir şaşkınlıkla duraksadı. Ama hızlıca uyum sağlayıp o da karşılık verdi. Bu hissi ikisi de özlemişti. Geçen aylarda çektikleri acılar bir anda ortadan kalkmış gibiydi.
İkisi de birbirinin hem cehennemi hem de cenneti olabiliyordu.