"Hey, beni neden uyandırmadınız?"
Ada şişmiş yüzü ve boğuk sesiyle Seokjin ve Hoseok'un önünde durdu.
İkisi gülmeye başlayınca Ada ortalarına oturup ikisinin de omzunda vurdu. Telefonundan saate baktığında neredeyse gece olduğunu fark etmişti.
"Bu saate kadar uyuduğuma inanmıyorum. Diğerleri nerede?"
"Hepsi odalarında boş işler yapıyorlardır büyük ihtimalle. Biz de film izliyorduk sen gelene kadar."
Ada, Seokjin'in iğnelemesini fark etmeyip sorularına devam etti.
"Yoongi nerede o zaman?"
"Bahçedeydi en son."
Hoseok içinden bir an önce bahçeye gitmesi için dua etmeye başladı. Filmin en heyecanlı yerindelerdi.
"Ne izliyorsunuz peki?"
Fakat işe yaramamıştı. Omuzlarını düşürüp Ada'ya baktı.
"Bazen benden bile konuşkan olabiliyorsun."
"Pekala gidiyorum. Zaten oldukça geç kaldım."
"Eve mi gidiyorsun?"
"Evet."
"Hoseok seni bıraksın."
Hoseok şaşkın bir şekilde Seokjin'e baktı.
"Ben senin bırakacağını düşünmüştüm."
Seokjin'de aynı şekilde davranınca Ada güldü.
"Gerek yok çocuklar. Filminizi izleyin. Bir taksiye binerim."
"Ben bırakırım."
Yoongi bahçe kapısından salona girince Ada bu çirkin tipiyle onu gördüğü için kısa bir süreliğine utanmıştı.
"Gerek-"
"Haydi Ada, benim de birkaç işim vardı zaten."
Ada daha fazla karşı çıkmadan eşyalarını alıp arabaya bindi. Kısa süre sonra Yoongi'de binince eve doğru ilerlemeye başladılar.
Sinir bozucu sessizliği bozmak için Ada birkaç cümle düşünmeye başladı.
"Hey, hazır önümüzdeki birkaç gün programınız boşken ailenin yanına gitmeye ne dersin?"
Yoongi düşündü.
"Olabilir aslında. Uzun zaman oldu."
"Ayrıca köpeğin de seni özlemiştir."
Yoongi aklına gelen fikirle Ada'ya baktı.
"Sen de gelsene?"
Ada şaşkınlıkla "Daegu'ya mı?" diye sorunca Yoongi başıyla onayladı.
"Ailemle zaten Seul'e geldiklerinde tanışmıştın. Seni oldukça sevdiler."
"Ama yine de onların evinde kalmak... Bilmem, tuhaf olmaz mı?"
"Sen bilirsin. Düşün yine de."
Yaklaşık on dakika sonra Ada'nın apartmanının önünde durduğunda Yoongi kafasını ona çevirdi. Emniyet kemerini çıkarmakla meşgul olduğu için kendisi fark etmemişti. Acaba onunla gerçekten Daegu'ya gelir miydi?
"Pekala, bıraktığın için teşekkür ederim. Bu arada bugün yaptığını unuttum sanma. Bir daha öyle bir şey yaparsan bu sefer aynı bileğini ben kırarım."
Yoongi güldü. Onu utandırmayı seviyordu. Nedense onun yanındayken risklerden korkmuyordu.
"Ben de bana bir masaj borcun olduğunu unutmadım."
Ada suratını asıp kapıyı açtı ve yapmacık bir soğuklukta "İyi geceler." diyip apartmana yöneldi. Yoongi ise o içeri girdiğinde gaza basıp eve döndü. İşi falan yoktu. Sadece Ada'yla fazladan zaman geçirebilmek için beyaz yalanlar söylemekten kaçınmıyordu.
***********
jeonjungkook: Sizce su ısıtıcısından dumanlar çıkması ne anlama geliyor?
kimnamjoon: suyu ısıttığı anlamına?
jeonjungkook: ama içinde su yok.
junghoseok: 🤦🏻♀️
kimseokjin: çöpe at, yenisini alırız bir ara.
lostingalaxy: vay be seviyeye bak
parkjimin: Ada, çeviriyi açmaya üşendim, yorma bizi.
lostingalaxy: ahahah çok eğlenceli. bundan sonra sürekli türkçe yazmaya karar verdim.
kimtaehyung: çok eğlenceli. bundan sonra türkçe yazmaya karar verdim demiş.
junghoseok: taehyung ah, ödül olarak sana bir paket cips vermek istiyorum.
lostingalaxy: rahatça eğlenemiyoruz da..
minyoongi: yere düştüğünde yeterince eğlenmiştik kkkkk
lostingalaxy: şeytanın ta kendisisin min yoongi
parkjimin: korece... lütfen...