Sembol

897 85 42
                                    

Büyük Gün ☀

Hyunjin'den
Sabaha aşırı heyecanlı ve enerjik başladım. Bugün istediğim şey olucaktı sonuçta. Güzelce üstümü giyinmiştim, özenmiştim bugün için. Saçlarımı yapmıştım, yapmakla tabiki saçlarımı ıslatıp taramayı kastetmiyordum.

Hızlıca odamdan çıkıp Jeongin'in odasına daldım. Hala yatıyordu, üstüne zıplayarak onu enerjik bir şekilde uyandırdım. Tabi onun için bu öldürücü bir uyandırma şekliydi ama napayım yanii.

Onu rahatsız edip uyandırdıktan sonra Minho Hyung'un odasına daldım, onu nasıl uyandırmam gerektiğini bilmiyordum. Çünkü kötü şekilde yaparsam intikamını 100 kat kötü bir şekilde alırdı. Sakince uyandırdım, biraz zor olsada korkunun gözünü seveyim deyimi benim için geçerliydi.

Jeongin'in Changbin Hyungu uyandıracağını bildiğim için odama gittim. Telefonumu aldım ve aşağı indim, onlarda aşağı gelecekti sonuçta yanlarına gitmeme gerek yoktu.

Salona geçince evde büyük bir telaş vardı, eh ne de olsa başka bir krallık eve davetliydi. Ben bu telaşın içindeki en telaşsız ama en heyecanlı kişiydim.

İçim içime sığmıyordu, cidden bana ne oluyordu. Ben erkeklerle ilgilenmezdim bile kızlar ilgimi çekerdi. Hem onları geçtim benim bir ruh eşim vardı ve onunla bile tanışmadan başkasına ilgi duymam biraz kötü hissettirmişti belki ruh eşimle birbirimizi sevmezdik tamam ama, ona da şans vermeliydim sonuçta sembol önemliydi.

Genelde hata olmazdı aslında buna hata diyemezdik, bazı insanların hayatını kendi şekillendirme stili gibi bir şeydi, ruh eşlerini kabul etmemek.

Ben böyle önyargılı olmak istemediğim için duygularımı gömmem gerekirdi. Hem ne duygusu daha kaç gündür tanıyordum ki onu. Düşüncelerimi bir kenara iterek ayaklandım.

Mutfakta omega hizmetlilerin neler yaptığına baktım, bu arada hoşuma giden şeylerden birkaçını ağzıma tıkıştırıyordum. Annem beni görüp azarladıktan sonra burdan da çıkıp, çocukların yanına çıktım.

Aşağı ineceğini düşündüğüm kişiler Jeongin'in odasında oturmuş, onunla uğraşırken bir yandan telefonlarıyla oynuyorlardı.

"Ben burda heyecandan napacağımı şaşırayım, siz yanıma bile gelmeyip burda boş boş takılın. Oh ne ala!" dedim.

Tabi ben bunları derken onlar benim geldiğimi fark etmedikleri için ilk başta korkudan sıçramışlardı. Çok da iyi olmuştu, ben onları bekleyeyim onların yaptığına bakın. Çıldırmamak elde değil.

Yüzüme bir süre bakıp sonra aralarında güldüler. "Vay yakışıklı prensimiz aşık olmuş, bu süs bu hazırlık ne Hyunjin Bey? Noldu yarini istemeye falan mı gidicez? Bu hazırlığın başka açıklaması olamaz yani." Minho Hyung yine benimle dalga geçiyordu. Zaten ne zaman bizimle dalga geçmiyordu ki?

Ona göz devirerek yanlarına oturdum. Sessizlik hakimdi ortama hepsi ellerindeki telefonlara çok dalmıştı. Üstlerine yatmaya karar vermiştim, üçüde yan yana oturuyordu ve ben üstlerine zıpladım. Bana vurarak kalkmamı söylüyorlardı. Ama umurumda değildi sıkılmıştım ve böyle eğleniyordum.

Sonunda omega hizmetliler gelip davetlilerin geldiğini ve yemek için inmemezi söylediler. İçim kıpır kıpırdı.

Seungmin'den
Hazırlanmalıydım, bugün Hwang Krallığı'na gidecektik. Heyecan mı tam adlandıramadığım bir duygu vardı içimde. Neden olduğunu bile bilmediğim bir heyecan...

Hazırlanırken nasıl giyineceğim hakkında bir fikrim yoktu. Ama sanırım bugün daha sakin giyinmek istiyordum en azından kıyafetlerim modumu yükseltmeli.

Serendipity - Little Star 🌟Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin