Jeongin'den
Chan telefonla konuşurken ona bakıyordum. Konuşmak için neşeyle telefonu açtığı an yüzü düşmüştü.Bir şeyler olmuştu ve bu beni aşırı tedirgin ediyordu. Telefonu kapatınca ona baktım, anlatmasını bekliyordum.
"İnnie sakin ol şimdi anlatacağım ama bir yere otur. Bebeklere bir şey olmasını istemeyiz."
Tedirgin çıkan sesi ile iyice tırsmıştım. Kötü bir şeyler oluyordu ve biz herkesten çok uzaktık!
"Arayan Minho'ydu, alışveriş merkezinde Suho ile bir şeyler alırken..."
"Devam et Chan ne olmuş?"
"Jisung, Jisung yokmuş!"
"Ne, ne diyorsun sen Chan? Nasıl yok? Nerede o? Chan burda durmayalım, burada boşa beklemek yerine onların yanına gidelim. İstemiyorum burayı!"
Ağlayarak konuşuyordum. Ya Jisung Hyunga bir şey olursa, ben onların biri olmadan bile dayanamam ki!
Chan hızlıca bir yerleri ararken kıyafetleri de birileri toplamaya başlamıştı bile. Buradan gitmek şuan çok çok önemliydi. Gidip bir yararım olması için Kore'ye dönmeliydim.
Jet hızla kalkarken içimden sürekli Jisung Hyunga bir şey olmasın diye dua ediyordum. Ona bir şey olmamalıydı.
Minik yiğenim ile mutluca oynaması gerekiyordu onun! O hep enerjik Jisung Hyungdu. Şimdi ne haldeydi düşünmek bile istemiyordum.
Bize gece yarısı haber verdikleri için zar zor yola çıkmıştık sabaha karşı Kore'ye yaklaşmıştık.
Tam jetten inmiştik ki Chan'ın telefonu çaldı. Telefonu açıp konuşmaya başladı. Yüzü biraz gülmeye başlayınca iyi bir şeyler olduğunu anlamıştım.
Telefonu kapatıp bana döndü. Ona ümitle bakıyordum, iyi haber duyamaya çok ihtiyacım vardı. Chan karnıma dikkat edip bana sarıldığında iyi bir şeyler olduğuna emin olmuştum.
"Jisung onları aramış ve konumunu atmış. Onu bulmuşlar hastanedelermiş."
"CHAN ONA BİR ŞEY OLMUŞ MU?"
"Tam bilmiyorum ama onları aradığına göre kötü değildir. Hadi hastaneye gidip gözlerimizle görelim."
Hızlıca hazır olan arabaya bindik. Tabi ne kadar hızlıydı orası tartışılır, karnım yüzünden hareketlerim aşırı kısıtlıydı.
Benim için oldukça uzun süre süren yolculuk sonunda bitmiş, hastaneye gelmiştik. Odasını öğrenip oraya yöneldik, telaşlıydık.
Kapıyı çalıp, açtık. Yatakta yatan Jisung Hyungun kollarında Suho vardı, yanında da Minho Hyung. Yaralı gözüken Hyunguma baktım bir süre.
Chan ile diğerleri konuşurken ben sessiz kalmıştım bir süre. Sonunda Jisung Hyung kendini suçlayınca dayanamayıp konuşmuştum. Şimdi yeniden sessizlik oluşmuştu.
Yavaşça ilerleyip Jisung Hyungun yanına ulaştım.
"Hyung cidden iyisin değil mi? Sarılabilir miyim?"
"İyiyim İnnie, sormana bile gerek yok. Minho sen Suho'yu tut, ben biraz İnnie ile ilgilenmeliyim."
Yanına oturup kollarımı ona sardım. Benim sırtımı okşarken bir süre sonra çekilmişti. Elini karnıma koyup karnımı sevmeye başladı. Bir ay sonra çocuklarımı kucağıma alacaktım. Cinsiyetlerini son ana kadar öğrenmek istememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serendipity - Little Star 🌟
Hayran KurguSerendipity; Hoş, tesadüf, beklenmedik anda gelen mutluluk verici kaza. Omega nasıl olduğunu bilmeden kendini bir sevginin içinde bulmuştu... "Eminimki sende ruh eşinde birbirinizi çok seveceksiniz Seungmin. Sakın kendini sevilmeyecek biri gibi görm...