Can
İçeri geçer geçmez herkesin deli gibi sarhoş olduğunu gördüm. O yüzden kimse yokluğumuzu anlamamıştı. Tek ayık olan Miraydı. O da Barışın halini görünce direkt onun yanına gitti.Onun yüzünden eğlenemiyordum. Aklıma beni öpmesi ve dedikleri geliyordu. Bunu bana yapma hakkı yoktu.
Barış durmuyor sürekli içiyordu. Gözlerimin içine baka baka elindeki kadehi kafasına dikiyordu. Yanında duran sevgilisi onu durdurmak yerine başka şeylerle uğraşıyordu.
En sonunda herkesin kafası güzelken yanına gidip elindeki içkiyi aldım.
"Dur artık" dediğimde gözlerini devirdi. Bense tekrar yerime geçtim.
İçkiyi elime aldığımdan beri bana kitlenmişti ve asla benden yüzünü çevirmiyordu. Gece boyunca bu böyle devam etti.
En sonunda herkes dağılma kararı aldı. Lale ile Berkan şoför yardımıyla gidecekti. Fatma ile sevgilisi taksi ile, Burak ile Ezgi de onlarla gideceklerdi. Herkesin kafası araba kullanamayacak kadar güzeldi.
Ortamda tek içmeyen insan olan ben ise Danlayı eve bırakacaktım. Danla zaten bu tür şeylere çok alışkındı. Her gittiğimiz yerde kimse sarhoş olmazsa o illaki olurdu.
Büyük ihtimalle Barışı sevgilisi götürecekti.
Herkes arabalara, taksilere bindikten sonra ben hemen arabayı Danlanın evine sürdüm. Danla gözünü açamaz haldeydi.
Onu evine bıraktıktan sonra bir an önce eve gidip duş almak istiyordum. Bugün olanları sakin kafayla yalnız başıma düşünmem gerekiyordu.
Eve girer girmez hemen kendimi duşa attım. Sıcak suyun altında uzun bir süre durduktan sonra birçok şey düşündüm.
5 yıl önce onunla beraberken günler peri masalından farksız olmasına rağmen şimdi ise birbirimizi tanımayan iki yabancı gibiydik.
5 yıl sonra dudaklarımız buluşmasına rağmen onu doya doya öpememiştim. Ona sarılamamıştım. Onca senenin acısını çıkaramamıştım. Çünkü artık o başkasının Barışıydı.
Duşta çok fazla zaman harcadıktan sonra çıkmaya karar verdim. Duştan çıkar çıkmaz kapı sesini duymuştum. Biri durmadan zile basıyordu. Bu beni endişelendirmeye başlamıştı. Hemen bornozumu giyer giymez kapıya yöneldim.
Kapıyı açtığımda bir adet sarhoş Barış ile karşılaştım.
"Ne işin var burda Barış" dedim. Sesim endişeli çıkmıştı çünkü kapı açılana kadar kalbim ağzımda atıyordu.
"Seni özledim" dediğinde düşecek gibi oldu. Refleksle hemen onu tutup salona doğru taşımaya başladım. Eskisi gibi değildi. Zayıflamıştı.
Tam onu koltuğa otuttururken beni belimden çekerek onun üstüne düşmemi sağlamıştı. Ama ben hemen üstünden kalkmıştım.
Karşımda o kadar zavallı duruyordu ki..
Benim sevdiğim insan şu an karşımda sarhoş bir şekilde duruyordu.
İçkiden nefret insan şu an içkiden gözünü açamıyordu.
Hemen mutfağa gidip ona türk kahvesi yapmaya koyuldum. Aklıma benim sarhoşluğum geldi. İlk tanıştığımız zamanlar ben sarhoşken başucumda uyuduğu anı hatırladım. Yüzümde istemsizce bir gülümseme oluştu.
Kahve olur olmaz içeri geçtim. Ayağa kalkmış bir şeylere bakıyordu. Kahveyi masaya bıraktıktan sonra "Napıyosun sen" dedim.
Bana doğru gelmeye başladığında tedirgin olmuştum.
