Can
Bizim evin önüne geldiğimizde ben tam inecekken Barış kapıları kitlemişti. Kulaklıkları çıkarıp "Noluyo" dediğimde Barış "Ne bu tavırlar" diyerek arkasını dönmüştü."Benle konuşmamaya çalışıyorsun ama gittiğim yerlere geliyosun. Yine bir şeylerin peşinde misiniz siz" diye sorduğunda sinirlenmiştim. Gözünde nasıl biri olduğumu az çok idrak edebiliyordum. Beni en başından beri çok yanlış tanımıştı.
"Kütüphanede onca yer varken bilerek benim masama oturup buluşucağınız yeri konuştuğunuzda bende sırf Duygunun oyununa gelme diye buluşacağınız saatte aynı kafeye gittim." dürüst davranmıştım. Zaten aramız oldukça kötüydü. Daha ne kadar kötü olabilir düşünerek her şeyi söylemiştim. Barış bu dürüstlüğüm karşısında oldukça şaşırmıştı.
"Duygu bana ne yapabilir" dediğinde kahkaha atıp "Açıkçası seni değil,arkadaşlarımı düşünerek geldim. Malum Berkanın en yakın arkadaşısın. Aramızı bozmak için seni çok iyi kullanır." dememe rağmen ben bile inanmamıştım. Bal gibi de Barış için gitmiştim.
Barış "Ordan salak gibi mi gözüküyorum" diye sorduğunda boşluğuma gelerek "Evet" demiştim.
Barış bakışlarını sertleştirdiğinde "Yani Duyguyu pek tanımıyorsun. Kanına rahatlıkla girer anlamımda dedim" diyerek çevirmeye çalışmıştım.
Bakışları yumuşamaya başlamıştı. Ona bakmamak için kendimi zor tutsam şu an bakıyordum. Onun yüzüne baktığımda sanki geçmişte o olayları yaşayan karşımdaki kişi değil de başka biriymiş gibi geliyordu. Bunca şeye rağmen çok güçlü duruyordu.
"Sorunun cevabını aldığına göre artık kapıyı aç" dedim. Onla aynı ortamda olmak beni geriyordu. Bir de tek başımızaydık. Resmen mideme ağrılar giriyordu.
Barış yüzüme uzun uzun baktıktan sonra önüne döndü. Başını yere eğerek "Kafede söyledim ama burda da söyliyim. O gün..yani seni öp-" ne diyeceğini önceden tahmin ettiğim için Barışı hemen susturarak "Özrün kabul edildi." dedim. Konu tekrardan açılsın istemiyordum. Bu konuyu kendim düşününce bile yüzüm kızarıyordu. Birde Barış ile konuşursam utancımdan yerin dibine girerdim.
Beni takmadan "Lafımı bölme" diye çıkış yaptığında sustum. "O an ki sinirle yaptığım bir şeydi. Seni gerçekten kızdırdıysam özür dilerim." dedi mahçup bir sesle. Bu tavrı karşısında resmen içim erimişti. Daha fazla zorlamak istemiyordum.
"Tamam" dedim kısa ve net bir şekilde. Başka bir şey demek istemiyordum. Sadece arabadan inip rahat bir nefes almaya ihtiyacım vardı. Barış en sonunda arabayı açtığında hızlı bir şekilde indim.
Kalbim çok hızlı atıyordu. Kendimi eve atar atmaz hemen elimi yüzümü yıkamaya lavaboya gittim. Benden özür dilemesi sanırım hoşuma gitmişti. Çünkü kendini son derece haklı buluyor sanıyordum.
Tüm gün yüzüne bakmamak için uğraştığım çabanın başarılı olduğunu düşünüyordum.
İnkar edemeyeceğim bir gerçek var ki ben Barışı özlüyordum.
Onun bana karşı hislerinin olmadığını biliyordum. Eğer içimdeki şeye son vermezsem çok acı çekeceğiminde farkındaydım. O kadar insan varken kalbim Barışı bulmuştu. Bu yüzden ona çok kızıyordum.
Odama gidip çekmeceden onun tişörtünü çıkardım. O günden sonra tişörtüyle ilgili hiçbir şey demedi. Kesin bende olduğunu unutmuştu.
Üstüme onu geçirip salona doğru ilerledim. Barışa baktığım zaman ona hayran kalıyordum. Bu kadar zorluk içerisinde hiç yansıtmadan dimdik ayakta kalabiliyordu.
