31.Bölüm

450 27 143
                                    

5 yıl sonra
Can
5 yıl. Tam tamına onsuz 5 yıl geçmişti.

Onunla kurduğumuz hayaller, onunla yaşayacağımız anıların çöp olması sadece Barışa gelen bir telefonla alt üst olmuştu. En son annemlerle görüntülü konuşmasından 1 hafta sonra Lale, Berkanlarla bizi barıştırmak için kendi evine davet etmişti. Bizde barışmak istediğimizden Lalenin neden davet ettiğini anlayıp büyük bir umutla ona gitmiştik.

Lalenin evine vardığımızda tahmin ettiğimiz gibi Danla ile Berkan ordaydı. Muhtemelen onlarda artık küs kalmak istemiyordu. Zaten ben eve girer girmez Danla gözyaşlarını tutamamış hemen boynuma atlamıştı. Bende onun ağlamasına dayanamayıp ağlamaya başlamıştım. Birbirimizden gereksiz fazla uzakta kaldığımızdan bu küslüğün bitmesi beni çok mutlu etmişti.

Birkaç saat sonra eve Lalenin zengin amcası gelmişti. Sanırım geleceğinden Lalenin de haberi olmadığından hepimiz çok şaşırmıştık. Ama amcası gayet tatlı, iyi bir adamdı. Daha önceden de tanışmıştık.

Amcası Barışı çok beğenmişti. Sürekli ona manken olabilecek görünüşe sahip olduğunu, eğer isterse manken olabileceğini ve bunu yurtdışında yapmak isterse sonuna kadar destek olacağını söyleyip durdu.

Amcası o kadar ballandırarak anlatmıştı ki o an evdeki herkes manken olmak istemişti.

Özellikle de Barış.

Gün sonunda eve geldiğimizde Barışa bu hayatın onun olduğunu, her kararında arkasında olduğumu söyledim. Çünkü anlamıştım. Yurtdışında manken olmak Barışa cazip gelmişti.

Kendine apayrı bir yol çizmek istiyordu. Gururundan babasından kalan mirası istemiyordu ama okul hayatı böyle giderse ya babasının mirasını almak zorunda kalacak ya da ömrü boyunca asgari ücretle çalışacaktı.

Tabi ki bu koşullarda yapabileceği en iyi ve en mantıklı şey Lalenin amcasının daha doğrusu Halil amcanın teklifini kabul etmekti.

Onunla bu konuyu 1 hafta boyunca hem baş başa hem Halil amcayla hem de bizimkilerle uzun uzun konuştuk. Gitse arkasında bırakacağı kimse yoktu. Sadece ben vardım. Bende onun en iyi şekilde yaşaması için her şeyden vazgeçecek kadar seviyordum onu.

En sonunda ikna olmuştu. İlk andan beri fikir hep cazip gelmişti. Sadece emin değildi. Bir hafta boyunca konuşulanlardan sonra artık emin olmuştu. Gidecekti.

Kabul etmek için Halil amcayı aradığında kalbim biraz acımıştı. Ama bundan dolayı kendime kızmış, bencillik yapmamam gerektiğini içten içe kendime söylüyordum.

Her şey çok hızlı gerçekleşti. 1-1,5 hafta içinde yurtdışına gitmek için tüm hazırlıklar bitmişti. Uçak biletleri alınmış, eşyaları toparlanmıştı.

En son konuşmamızı evde yapmıştım. Ona havalimanında veda etmek istemiyordum. Her şeyin başladığı yerde bitirmek istedim.

Çünkü o, yurtdışı teklifini oraya yerleşmek suretiyle kabul etmişti.

Yani ben ve geleceği hakkında bir seçim yapmıştı. Geleceğini seçmişti. En mantıklısı buydu. Ona bu yüzden asla kızmamıştım.

Her şeyin başladığı yerde bitirmiştim. Ellerini tutarak ve gözlerinin içine baka baka belki de son defa "seni seviyorum" diyebilmek kalbimi çok acıtsa da sürekli olumlu düşünmeye çalışmıştım. Belki de kendimi kandırmıştım. 2 saat boyunca birbirimize sarılarak ağlamıştık. Ona aklının burda kalmamasını, artık onu daha iyi bir hayatın beklediğini söylemiştim.

"Sen her şeyin en güzelini hak ediyorsun Barış. Artık cefasını çektiğin hayatın sefasını sür. Aklın burda kalmasın. Belki de böyle bitmesi en hayırlısıdır." bu kelimeler ağzımdan gülümseyerek çıksa da acısını hissediyordum. Ayrılmak istemiyordum. Onu bırakmak istemiyordum. Ama bencil olamazdım. Bencil olmamalıydım.

REGAMANCY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin