29.Bölüm

685 56 147
                                    

Can
Dün gece yarısı Barışın telefonu çaldığında aniden ayağa kalkıp salona geçti. Bir şeyler olduğunu sezmiştim. Kimse kimseyi bu saatte aramazdı.

Barış salona geçtikten sonra arkasından gittim. Salona yaklaştıkça ne dediğini daha net bir şekilde duyuyordum.

"Tamam neresi söyleyin, hayır tek gelicem, size onun canını acıtmak neymiş göstericem, hayır berkan gelmicek, yarın ordayım." sesi fısıltılı ama sinirli geliyordu. Benim duymamam için elinden geleni yapıyordu. Ama anlamıştım.

Beni döven adamlardan biri aramış olmalıydı. Berkan ile beraber bu durumu halledeceklerdi ama artık Berkan yoktu.

Ne yapıp edip bu duruma bir çözüm bulmam gerekiyordu.

Telefon konuşmasını dinlediğimi Barış bilmemeliydi. Yoksa benim çare aramama asla izin vermezdi. Ama onu tek başına tehlikeye atacak kadar da delirmemiştim.

Hiç çaktırmadan tekrar yatağa gittim. O da 5 dakika sonra benim arkamdan geldi. Önüme düşen saçları çekip öpücük kondurduktan sonra sıkı sıkı sarılmıştı.

Bu kendimi iyi hissetmeme neden oluyordu. Ama hâlâ aklımda o telefon konuşması vardı.

Gün doğmasına sadece birkaç saat kalmıştı. Ama gözüme uyku girmiyordu. Barış arada kollarımı uykulu uykulu okşuyordu.

Bana arkadan sarıldığı için ben yüzümü ona dönerek daha sıkı sarılmıştım. Ondan kopmak istemiyordum ve şimdiden çok endişeleniyordum. Ya o adamlar ona bir şey yaparlarsa diye diye tüm gece uyuyamamıştım. Şu an yapabileceğim tek şey ona sımsıkı sarılmaktı.

Ona sarılmak, onu öpmek o kadar huzurlu hissettiriyordu ki beni şu an dünya yansa umrumda olmazdı. Hiçbir şeyin bizi bozmasını istemiyordum.

Saatlerce öyle durduk. Onun uyumasını izledim. Saçlarını, yüzünü sevdim. Ama maalesef her güzel şeyin bir sonu vardı ve artık kalkmamız gerekiyordu.

Bu sefer kalkmak istemeyen taraf bendim. Kopmak istemiyordum.

"Barış lütfen biraz daha sarılayım nolur" desem de Barış beni kaldırmaya çalışıyordu. Ama bir yandan bu tavırlarım onun çok hoşuna gitmişti.

Çekiştirmelerine rağmen kalkmayınca Barış bu sefer yastıkla hafif bir şekilde bana vurmaya başladı.

"BARRIŞŞŞ" diye bağırsam da umursamıyordu. Yastığı şakasına vurduğu için doğru düzgün tutmuyordu. En sonunda yastığı sertçe elinden çektim. Bu hamlem Barışın üstüme düşmesini sağlamıştı.

Üstüme düşmesi onun çok hoşuna gitmiş olmalı ki pis pis sırıtıyordu. Ben bu durumdan memnun değildim çünkü çok ağırdı. Onu ittirsem de çok fayda etmiyordu. En sonunda "Çok ağırsın kalk üstümden" diye söylendiğimde Barış yavaşça üstümden kalkmıştı. Çünkü o da kendi ağırlığının farkındaydı.

"Hadi kahvaltı" dediğinde yerimden kalkıp "Bu sefer ben hazırlıcam" dedim. Kafasını bunu onaylayıp beraber mutfağa doğru ilerledik.

Geçen sefer benim oturduğum yerde o oturuyordu. "İstediğin bir şey var mı yoksa kafama göre mi yapayım"  diye sorduğumda "istediğin gibi" cevabını verdi.

Canım çok fazla menemen çektiği için menemen yapmaya karar vermiştim. Barışın da seveceğini düşünüyordum.

Dolaptan malzemeleri alıp yapmaya başladığımda Barış yanıma geldi. "Ne yapıcaksın şimdi" dediğinde "Menemen" dedim coşkulu bir şekilde.

"Bende çay yapıyorum o zaman" diyerek ocağa doğru yöneldiğinde "Bırak ya ben yaparım" desem de beni duymamazlıktan geldi.

Ben menemeni hazırlarken o da bir yandan çay yapıp kahvaltılıkları çıkıyordu.

REGAMANCY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin