Can
Fatma sıkılmış olmalı ki eve gideceğini söyledi. Burak "Artık bende eve gideyim. Fatmayla beraber gideriz. Barış seninle tanıştığımıza çok memnun oldum kardeşim." Dedi. "Bende memnun oldum Barış" diye Fatma devam etti. Barış " Bende tanıştığıma memnun oldum" dedikten sonra Fatma ve Burak evden gitti.Benim Barışı incelememinden sonra Danla da Barışı incelemeye başladı. Bunu fark ettiğimde Danla dövmelerini işaret edip bana "vay" der gibi bir bakış attı. İkimizde sırıtmaya başladık. Berkan "Barış gel sana boncuğumla nasıl tanıştığımı anlatayım" diyerek sessizliğe ses getirmişti. Bu durum beni çok şaşırtmıştı çünkü senelerdir arkadaşlardı ve Berkan İzmire sırf Barış için giderdi. 2 sene boyunca bunları cidden anlatmamış mıydı?
Berkan Barışa okulun ilk günleri Lale'yi görür görmez aşık olduğundan bahsetti. Ama öyle bir şey yoktu. Berkan Laleyi görür görmez aşık olmamıştı ama kime tanışma hikayesini anlatsa abarta abarta anlatmayı severdi. Bizde onu bozmazdık.
Daha sonra Lale'nin onu deli gibi kıskançlık krizlerine soktuğundan bahsetti. Evet bu doğruydu. İlk görüşte aşık olmasa bile kısa sürede Lale'den etkilenmişti ama Lale bunu çok geç fark ettiğinden dolayı Berkandan emin olabilmek için böyle kıskançlık oyunlarına girdiği olmuştu. Başarılı da olmuştu. En son Berkan nolucaksa olsun diyerek sevdiğini söylemiş,ilişkileri böyle başlamıştı. Barışın bu hikayeyi yeni duyduğu bariz belliydi.
Berkan daha sonra bizim tanışmamıza geldi. Ben de "Berkan gerçekten bunları senelerdir arkadaşın olmasına rağmen şimdi mi anlatıyosun?" Diye sordum. Berkan "Fırsat olmadı." Dedi. 2 sene boyunca hiç mi fırsat olmadı yani bizi anlatmamasını bırak ama Laleyi bile anlatmaması çok tuhaftı.
Bizim tanışma hikayemiz klasikti. Okulun ilk zamanları hepimizin ilk senesiydi ve hepimiz arkadaş arayışında birbirimizi bulmuştuk. Danla "Biz Can ile senelerdir arkadaşız,kardeş gibiyiz,attığı her adımı o atmadan ben bilirim" dedi. Haklıydı da. Bu zamana kadar ondan sakladığım hiçbir şey olmamıştı,olamazdı. Aramızda bir kere bile tartışma çıkmamıştı. Birbirimizi yalnız bıraktığımız bir an bile olmamıştı. Barış "İlk başta sevgilisiniz sanmıştım" der demez Danla ile birlikte kahkaha attık. Danla "Herkes öyle sanıyor" dedi. Ama gülmemizin sebebi benim kızlardan hoşlanmamamdı. Bu sakladığım ya da utandığım bir şey değildi. İlk günden Barışa söylemek istemedim. Çünkü tanıştığım insanlara söylediğim zaman saçma sapan laflar söyleyip uzaklaşırlardı. İlk zamanlar kalbim kırılsa da Danla sayesinde bunu da aşmıştım hatta onların taklitlerini sabaha kadar güldüğümüz olmuştu. Barışa söylemememin sebebi fikirlerini bilmiyordum. Bir şey derse tadımız kaçabilirdi. Buna gerek yoktu. Zaten takipleşmiştik. Eğer biraz bakarsa bunu rahatça öğrenebilirdi.
Öne çıkarılanlarda gayet açıkça belli ediyordum. Biyografimde love is love yazmıştım. Okuldaki duyguların tayfası dışında bu konuda beni yargılayan çok insan olmamıştı. Yunus ile Sercan sırf bana gıcıklık olsun diye uğraşıyorlardı. Homofobik değillerdi ama beni uyuz etmek hoşlarına gidiyordu. Ama şu ana kadar çok fazla ileri gitmemişlerdi. Yani beni gördüklerinde sürekli erkek sevgilimin olup olmadığını sorarlar dalga geçerlerdi. Bu duruma alışmıştım.
Ama bana saçma sapan lakaplar takar,bana iğrenç söylemlerde bulunurlarsa çileden çıkardım. Şu ana kadar kimse bu tarafımı görmemişti.
Barış artık bizim gruptan biri olduğu için umarım bu durumu yargılamazdı. Zaten her önüne gelene asılan bir insan değildim. Benim için aşk bambaşka bir duyguydu ve onu her insanla yaşayamazdım. Hayatımda şu ana kadar hiç aşk anlamında "özel" dediğim insan olmamıştı. Ama kimseye de kendimi kapatmamıştım.
Berkan hiç susmamış sürekli bir şeyler anlatıyordu. Arada Danla ona atıyor öyle şakalaşıyorlardı. Lale bu sataşmada tabi ki Danlanın yanında olurdu. Barış ise arada sırada bir yerlere dalıp gidiyordu.
Lale " Bekuşum ihtiyacınız olan bir şey var mı hemen yapayım." Dedi. " Lalem bir şeye ihtiyacımız yok çok şükür" dedikten sonra Lale " Daha demin kirli sepetiniz dolmuş onları yıkadıktan sonra bende eve giderim artık" dedi. Berkan Lale'nin sürekli evi için yardım etmesine sinir oluyordu. Ona kıyamıyordu. Ama Lale ev konusunda Berkan'a güvenmediği için ona sürekli yardımcı oluyordu. Lale yerinden çamaşır yıkamak için ayağa kalktığında Berkan da onla beraber ayağa kalktı.
Salonda ben,Danla ve Barış kalmıştı. Danla birden sıçradı. "KEDİLERİM!KEDİLERİME YEMEK VERMEYİ UNUTTUM" diye apar topar yerinden kalkıp evden çıkmıştı. Barış ve ben gülmeye başladık. Barış gerçekten güzel gülüyordu.
Barışla gerçekten ortak noktamız yok gibi hissediyordum. O çok sessiz ben çok konuşmayı seven biriydim. Sabahtan beri konu açmaya çalışsam da bir türlü hepsini kapattı. Bende ona daha klasik şeyler sormaya karar vermiştim. "İlgi duyduğun bir alan var mı?" Bu benim için önemli bir soruydu. Herkesin ilgi alanı farklıydı ve farklı cevaplar hep hoşuma giderdi. "Lise de Berkanla basketbol takımındaydık" diye cevap verdi. Zaten sporla ilgilendiği her halinden belli oluyordu. Bu duruma şaşırmamıştım. "Boyun ondan uzun herhalde" diye boş bir laf söyledim. "Sen de kısa değilsin" dedi. Kısa değildim. Ama Barışın yanında cidden kısa kalıyordum. Sonra o bana bir soru yöneltti.
"Ee sen neler yapıyorsun" şaşırdım. İlk defa cevap vermek yerine soru sordu. "Ben temaslı sporları pek sevmem." Diye cevap verdim. "Spordan başka?" Diye bir soru daha yöneltti. "Şarkı söylemeyi,dans etmeyi falan severim zaten bu duruma zamanla alışırsın" dedim. Zamanla alışırdı çünkü durduk yere bir şarkı açar dans etmeye başlardım. Ya da canım sıkılır bir anda yüksek sesle şarkı söylemeye başlardım. Berkan da bu anları bekliyormuş gibi tereddüt etmeden bana katılırdı. "Sen peki dans etmeyi,eğlenmeyi sever misin" diye sorduğumda net bir şekilde hayır dedi. Şaşırmadım. Öyle bir imajı vardı. "Bu ortamda imkansız" diye kıkırdadım. O da büyük ihtimalle ayıp olmasın diye gülümsedi.
Lale işi bittikten sonra Berkanla birlikte evden çıktı. Berkan onu eve götürecekti. Bende lavaboya girdikten sonra eve gidecektim. Lavabo misafir odasının karşısındaydı. Kapı hafif aralıklıydı ve eşyaları değişmişe benziyordu. Bende merak edip içeri girdim. Berkanın evi benim evim gibiydi. Anahtarı bile bende vardı. Çekinmeden evine girip yemek yedikten sonra geri gitmişliğim defalarca olmuştu. O yüzden tereddüt etmeden odaya girmiştim.
Gözüme ilk çarpan mavi bir vazo olmuştu. Berkan bu tarz şeylerden hoşlanmazdı. Vazoya doğru yöneldiğimde ayağım takıldı ve vazonun olduğu komidine çarpıp yanlışlıkla vazonun düşüp kırılmasına sebep oldum. Barış hemen yanıma geldi. Vazonun kırıldığını görünce sinirden deliye döndü ve bana bağırmaya başladı. "SEN NE HAKLA BENİM ODAMA GİRİP EŞYALARIMA ZARAR VEREBİLİRSİN! ŞU AN SENİ ÖLDÜRMEMEM İÇİN SADECE BİR SEBEP SÖYLE!GIRTLAĞINA YAPIŞMAMAK İÇİN KENDİMİ ZOR TUTUYORUM" diye üstüme gelmeye başlayınca bende sinirlenip "Ne değerli vazoymuş parası neyse veririz ne diye bağırıyorsun ayrıca nerden bileyim senin odan olduğunu ben" diye karşılık verince bu Barışı daha çok delirtmiş olmalıydı ki "BU VAZOYU PARAYLA ALABİLECEĞİNİ Mİ SANIYORSUN SEN!ELİMDEN KAZA ÇIKMASIN DEFOL GİT!"diye yüzüme daha sert bir şekilde kükredi. Bu kadar çok tepki vermesi garibime gitmişti ama beni evden kovması da bana dokunmuştu. Umursamaz bir tavırla "Altı üstü bir vazo. Bunun için mi bana bağırıyorsun cidden." dedim ukalaca. Bu Barışı daha çok sinirlendirmiş sinirden gözü dönmüştü. Hâlâ dediğimin arkasındaydım. Bir vazo için adam beni evden kovuyordu. Barış daha sert bir şekilde "DEFOL GİT" diye bağırdı. Sanırım bu sinirinden korkmuştum. Ama tavrına da sinir olduğumdan dolayı gözlerimi devirerek odadan çıkmıştım. Tam çıkış kapısı açtığımda
Barışın hıçkırıklarını duydum.Fikirlerinizi bekliyorum 😽😽
Tw/@polonuzz
