17.Bölüm

765 71 208
                                    

Can
Sırtım gerçekten çok acıyordu. Yaslanamayacak seviyedeydim. Burak "Can özür dilerim benim yüzü-" lafını bitirmesine izin vermeden "Burak saçma sapan konuşma ya sana bir şey yapsalardı" diyerek ona kızdım. Onu tek yakalayabilirlerdi ve 5 kişi Burak'ı iyi haşat edebilirlerdi.

Burak bize çok mahçup bakıyordu ve bu durum canımı sıktığı için ortamı neşelendirmeye karar verdim. Barışa dönüp "Sende iyi dövüşçüymüşsün he" diyip omzuna vurdum. Barış "Aslında şiddetten hiç hoşlanmam ama o sırada yapabileceğim tek şey oydu." diyince Burak "Valla Barış bodyguard gibisin" diyip güldü. Bugünün kahramanı kesinlikle Barıştı. O olmasaydı olacakları düşünemiyordum.

Burak tekrar bana dönüp "Canın acıyor mu" dediğinde sesindeki burukluğu anlamıştım. Onu daha fazla üzmek istemiyordum. "Yok ya geçti. Hem ben ona daha acı bir şey yaptım." diyip kıkırdadım. Burak ile Barış meraklı gözlerle bana baktığında "Hassas bir yerine tekme attım diyelim" dedim. İkisi de şaşırmıştı. Barış "Senden böyle bir şey beklemiyordum. Hatta adamlar geldiğinde arabaya kaçıp bizi alacağını sanmıştım." dedi. Ortamı yumuşatmak için "Seni de döverim" dedim.

Burak "O biraz zor bence" diyip Barışa göz kırptı. Barış boyu ve yapısından dolayı beni daha rahat dövebilirdi. Zaten bunu biliyordum.

"Ezgi napıyor" diye tekrardan Burak'a döndüm. "Aranız nasıl" diyerek göz kırptım. Burak'ın utandığını anladığımda ise kollarımı saçına doğru uzatıp saçlarını karıştırdım. "İyi ya..Hatta çok iyi" cevabını verdikten sonra gözlerindeki ışıltıyı görebiliyordum. Burak'ı çoğu kez kızlardan etkilendiği zamanlara şahit olmuştum ama bu sefer gerçekten bambaşkaydı. Kızın adını duyunca bile gözleri parlıyordu. Normalde rahat olan ve bizden bir şey saklamayan Burak,Ezginin konusunu açtığımızda utanıyordu.

"Senin adına çok mutluyum" dedim ve "Her şeyin en iyisini hak ediyorsun" diye ekledim. Sadece Burak değil,arkadaşlarımın hepsi her şeyin en iyisini hak ediyordu. Burak "Can umarım bir gün sende Berkan ve benim tattığım duyguyu seni hak eden biriyle tadarsın. Hepimizden daha çok mutluluğu hak ediyorsun kardeşim" dediğinde gözlerim dolmuştu. Burak normalde bu kadar duygusal konuşan biri değildi.

Gülümseyerek "Mutlu olabilmek için birine karşı bir şeyler hissetmeme gerek yok. Siz varsınız o her şeye yeter" dedim. Gerçekten öyle düşünüyordum. İnsanları mutlu eden şeyin sadece aşk olduğunu düşünmüyordum. Gerçekten mutlu olmak isteyen insan her türlü yolu bulur ve mutlu olurdu.

Burak "Bu duygu bambaşka..anlatamam bambaşka ve senin de yaşamanı istiyorum" dediğinde "Belki bir gün" diye cevap verdim.

O sırada Berkanların evine gelmiştik. Burak hâlâ onlarda kalıyordu. Tam arabadan inerken Burak "Barış sen gelmiyor musun" diye sordu. Barış "Can'ı bırakıp gelicem sen git" dediğinde Burak kafasıyla onaylayıp "İyi akşamlar yarın görüşürüz" diyip arabadan indi.

Burak arabadan indiğinde Barışa dönüp "Ben giderim hadi sende hazır gelmişken içeri gir" dememe rağmen Barış, eve giren Burak'ı izliyordu. Burak'ın eve girdiğine ikna olduktan sonra tekrar arabayı çalıştırdı.

"Barış gerçekten gerek yok." dedim. Barış "Sırtındaki acının geçmediğini biliyorum Can. Ayrıca Burak arabadan indi. Sırf canının acıdığını belli etmemek için yaslamana gerek kalmadı." diyince şaşırdım ama bunu belli etmeyerek "Canım gerçekten acımıyor" dedim. Buna karşılık hiçbir şey söylemedi.

"Senin canın acıyor mu" diye sorduğumda Barış gülümseyerek "Bana bir şey yapmadılar ki" dedi. Sorduğum soru biraz saçmaydı çünkü Barış gerçekten dayak yememişti. Bende ona karşılık gülümsedim.

REGAMANCY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin