25.Bölüm

1K 70 140
                                    

Can
Benim derslerim hepsinden önce bitmişti. Gruba atılan mesajlardan dersler bitince kafede buluşacağımızı kesinleştirdiğimiz için  sınıftan çıkar çıkmaz okul kafesine (Barışla benim eski çalıştığımız yere) doğru ilerlemeye başladım.

Koridorun sonunda uzun boylu birini görüyordum. Bu kadar uzun boya sahip olan kişinin Barış olduğunu düşünüyor,hissediyordum. Kalbim hızla atmaya başlarken uzun boylu kişinin yanına biri geldiğini fark ettim. Adımlarım zaten hızlıydı. Ama o kişi Barış ise yanına kimin gelip gelmeyeceğini merak ediyordum. Bizden sanırım sadece Lale giderdi. Fatmanın sınıfı bu koridorda değildi. Danla da zaten Barışın yanına gitmezdi.

O iki kişiye yaklaştıkça uzun boylu birinin Barış olduğunu net anladıktan sonra yanına gelen kişinin de Ada olduğunu fark ettim. Saçma kıskançlık krizlerine girmedim. Çünkü Barış'a karşımda içimde sebepsiz bir güven vardı. Eğer o bana beni sevdiğini söylüyorsa beni seviyordur. Ada'yı istemiyorsa istemiyordur.

İçim o konuda çok rahattı. Ama gereğinden fazla meraklı olduğum içinde neden Ada'nın Barış'ın yanına gittiğini de deli gibi merak ediyordum. Onların yanına geldiğimde ise önce Ada'ya gülümseyerek selam verdim.

En yakın arkadaşlarımız dahil bu yeni olan ilişkiyi bilmezken kızın yanında Barış'a sevgilimmiş gibi davranamazdım.

"Barış bizimkilerle kafede buluşucaz sen de geliyo musun" diyerek Barış'a döndüğümde hafif gülümsemiştim. Ona bakınca sürekli gülümsemek istiyordum. Ki bence onda da aynısı olduğundan ona bakar bakmaz bana gülümsemişti.

Ada lafa dahil olarak "Barış'ı kütüphaneye gitmek için ikna etmeye çalışıyorum." der demez Barışın kolunu çekiştirmeye başladı. Barışın bundan rahatsız olduğunu anlamıştım. Ama sırf kızın kalbini kırmamak için nazikçe reddediyordu. Ama kız onca red cevabına rağmen ısrarından zerre vazgeçmiyordu.

En sonunda olaya dahil olma vaktim geldiğinde  "Bizimkiler çoktan kafeye gelmiştir. Önemli bir konu hakkında konuşmamız gerek. Bence bugün kütüphaneye gitmeseniz daha iyi Barışın şu an vakti yok." dedim ve Barışın kolunu Ada'nın çekiştirmelerinden kurtardım.

Kızın yüzü düşmüş bir şekilde "Başka zaman" dediğinde sadece kıza gülümsedim. Barış ise bıyık altından gülmekle yetindi.

Ada yanımızdan gittiğinde Barış "Teşekkür ederim beni kurtardığın için" dediğinde sadece gülümsedim. Beraber okul kafesine doğru ilerlerken Barış "Şu an seni öpmemek için zor tutuyorum kendimi" dediğinde utanmıştım.

Ne diyeceğimi bilemediğim için sadece gülümsemiştim.

Yürürken arada ellerim,ellerine çarpınca Barış çok küçük dokunuşlarla parmaklarımı tutuyordu. Onun bu temasları çok hoşuma gitse de bunu çaktırmamaya çalışıyordum.

Yol boyunca hiç konuşmadan sadece ufacık temaslarla kafeye gelmiştik. Bizimkilerin hâlâ dersi bitmemiş olacak ki kafede yoklardı. Yani bu Barışla baş başa olacağımız anlamına gelirdi.

Birkaç öğrenci dışında kimse yoktu. Onlara en uzak köşede büyük bir masaya karşılıklı bir şekilde oturduk.

Elimi çeneme koymuş ona hayranlıkla bakıyordum. Hiç konuşmadan sadece ona bakarak saatler geçirebilirdim. Barış "Bence daha fazla öyle bakma" diyerek bıyık altından gülümsediğinde "Nedenmiş" diye sordum.

Cevap vermeden sadece güldü. Onun gülüşü benimde gülmeme sebep olmuştu.

"Ada'dan kıskandın mı" diye bir soru yönelttiğinde "Hayır" dedim net bir şekilde. "Sen Ada'yı istemiyorum diyosan istemiyosundur. Başkasının sana karşı hissi beni ilgilendirmez. Kızın kalbini kırmamak için sert davranmadığını biliyorum." uzun bir açıklama sonrasında Barış şaşırmış ama öte yandan da onu bu kadar iyi tanıdığım ve güvendiğim için sevinmiş görünüyordu.

REGAMANCY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin