Günler su gibi geçip tekrar yaz aylarını getirirken geçen süre boyunca değişen sadece birkaç şey olmuştu.
He ran her zamanki gibi kurtlar ve vampirler arasında çıkan anlaşmazlıklarla uğraşmış, Jungkook ise Jimin ve sürüsünün eski yaşam yerini baştan aşağı onarıp kendi sürüsünü kurmuştu. Rae he'yle beraber liderlik yaptığı sürüde henüz fazla katılımcı olmamasına rağmen iki baş Alfa sayesinde oldukça güçlüydüler.
Jimin ise eski halinden daha güçlü bir hale gelmiş, adını fazlasıyla duyurmuştu. Artık He ran'a karşı beslediği bir nefret yoktu. Bunca zamana kadar ona beslediği nefretten eline bir şey geçmemişti. Sürüsü için ona yardım etmesi oluşturduğu nefret duvarını çatlatan ilk hamleydi. O duvarı daha da zedeleyen, He ran'ın Jimin ve sürüsünün yeni yerleştiği yerde onlara yardım etmeleri adına yönlendirdiği vampir klanlarıydı. Jimin için sürü öncelik olduğu için He ran'ın bunları yapması o nefret duvarını yavaşça yıkıp yok etmişti...
Jungkook'un yokluğunda sürüye liderlik eden Rae he her gün yaptıkları gibi yine köye inmişlerdi. Köylüye zorlandıkları işlerde yardım ediyorlardı. Bu fikir tamamen Jungkook'dan çıkmıştı. Biraz da He ran'ın insanlara karşı olan görüşünden kaynaklıydı bu.
Bundan kaynaklı artık köylü ava çıkıp kurtları avlamıyordu. En önemlisi ise Jungkook'a karşı olan düşünceleri tamamen değişmişti. Onu lanetli görmüyor, yaptıklarından kaynaklı saygı duyuyorlardı.
Geçen aylarda yaşananlar tamamen bunlardan ibaretti. Çoğu şey iyi sonuçlanmıştı. Bu yüzden keyifler hiç olmadığı kadar yerindeydi..
Yine güneşin mavi gökyüzünde tek bir bulut olmadan parıldadığı günlerden biriydi. Etraftaki koşuşturmaca her zamanki gibiydi. Kimisi ev yapmakla uğraşıyor, kimisi daha güçlü olmak adına vücut çalışıyordu.
He ran bir köy kadar büyüyen sürünün yaşadığı yere giriş yaptığında etrafına bakınmıştı. Anlatıldığı kadar vardı. Jimin gerçekten eskisinden daha güçlü bir hâle gelmişti.
Sorun çıkan vampir klanlarına çeki düzen vermek adına Jindo'ya gelmişti. Geri dönmeden önce ise Jia'yı ziyaret etmek istemişti. Üstelik Jungkook da Jindo'daydı. Onunla beraber geri dönmeyi düşünüyordu.
Giderek iç kısımlara girerken dışarda olan kişilerin bakışları He ran'ı bulmuştu. Göz göze geldiği kişiler ona başıyla selam verirken tek kaşını kaldırıp onlara karşılık veriyordu. Saygı görmesi onu şaşırtmıştı.
Birkaç adımın ardından bakışları yeni yapılmakta olan evi bulduğunda Jimin'i çalışanlara yardım ederken bulmuştu. Adımları çalışan bedenlere doğu ilerlerken Jimin, He ran'ı fark etmesiyle elindeki taşı duvara yerleştirip dikleşmişti. He ran'ı görmeyi beklemiyordu açıkçası.
Diğerlerine dönüp tekrardan geleceğini söyledikten sonra elindeki eldivenleri çıkarıp kendisine bakan He ran'a doğru ilerlemişti. Ellerinin tozlu olmasını umursamayıp alnını terleten saçlarını geriye taradıktan sonra giydiği beyaz atleti kaldırıp iç tarafıyla yüzünü silmişti.
"Hoş geldin."
He ran karşısındaki Jimin'in her zamanki Jimin olmadığının farkındaydı. Jimin'in düşünceleri hakkında bir fikri yoktu yalnız şu anki hâlinden değiştiğinin de farkındaydı.
Dudak kenarları hafifçe yukarı kıvrılırken başıyla onaylamıştı. Ardından gözlerini kısaca etrafta gezdirip tekrardan Jimin'den tarafı bakmıştı. "Oldukça güçlenmişsin."
"Öyle oldu."
"Senin adına sevindim."
Jimin dudaklarını birbirine bastırıp derin bir nefes aldıktan sonra hafifçe gülümsedi. "Sürüm için yaptıkların adına teşekkür ederim. Bu benim için gerçekten önemliydi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionHe ran'ın aşılması zor duvarları vardı fakat, Jungkook hiçbir zaman pes etmedi... 15.04.2020 11.01.2021