Gecenin geç saatlerinde uyumayan He ran bulunduğu odada öylece sessizce oturuyordu. Gözleri gökyüzündeki yıldızlardaydı. Ağır bir şekilde kapatıp açtığı gözlerini yataktaki küçük bedene çevirdiğinde ayaklandı.
Yavaş adımlarla yatağa ilerleyip ses çıkarmadan uzanmıştı. Yan dönüp uyuyan bedene yaklaşarak dağılan saçlarının üzerine küçük bir öpücük kondu. Bu kadar küçük yaşta ailesinin yanında olmalıyken yalnızları oynuyordu. Bunu kesinlikle hak etmiyordu..
Derin bir nefes alıp vererek sırt üstü dönüp ellerini karnının üzerine koydu. Gözlerini kapattığında zihninde canlanan görüntüler kaşlarını çatmasına neden olmuştu.
Yattığı yerden kalkıp odadan ayrılırken ses çıkarmamaya çalışıyordu. Min gyu uyansın istemezdi. Evin geniş salonuna girip masanın üzerindeki kibrit kutusunu aldığı gibi evden çıkmıştı. Uyumayan Namjoon gittiğinin farkındaydı ama peşinden gitmeyecekti. Ne yapacağını tahmin edebiliyordu..
İnsan üstü hızını kullanıp dakikalar içinde eski evlerinin yanına geldiğinde durup bir müddet uzaktan baktı. On altı yaşına kadar bu evde yaşamıştı. Gülüp eğlendiği zamanları olmuştu. Gerçek sevgiyi hissettiği zamanlar..
"Senden daha güçlüyüm Rae he!"
"Güldürme beni lütfen"
"Doğruları söylüyorum ama?"
Zihninde canlanan görüntü hafif bir tebessüm etmesini sağlamıştı. Kız kardeşinin ters ters bakışları aklından çıkmıyordu. Birbirlerine yaptıkları şakaları özlüyordu.. fazlasıyla..
Bakışlarını evden çekip ormana girerek yerdeki kuru çalılardan toplamaya başladı. Yaklaşık on on beş dakika içerisinde topladığı çalıları evin kenarlarına koymuştu. Bunca yıldır cesaret edemediği şeyi yapacaktı..
Elindeki kibritle birkaç yerden tutuşturduğu çalılarla etraf aydınlanmaya başlamıştı. Giderek büyüyen ateş evi içine alırken boğazındaki yumruyu yutkunarak geçirmeye çalışmıştı.
"Kırmızı gözlerin çok güzel gözüküyor"
"Korkmuyor musun?"
"Sen benim kardeşimsin He ran. Senden neden korkayım?"
~
"Anne Rae he sürekli bana tip tip bakıyor! Bir şey söyle kızına!"
"Yalan söylüyor anne! Asıl o bana tip tip bakıyor!"
Giderek yok olan evi izlerken zihninde canlanan görüntülerle gülümsüyordu. Kardeşini gerçekten çok seviyordu. Aralarındaki benzerlik oldukça fazlaydı. Hem görünüş olarak hem de huy olarak..
Yıllar sonra gözünden ilk defa bir iki damla yaş süzülmüştü. Güçsüz olmayı sevmiyordu. Yaşadığı sürece güçlü kalmaya yemin etmişti...
-Flashback-
Yıl 1226
Güneşli bir günde iki kız kardeş evin önünde birbirlerine güç sınarken oturduğu yerden onları izlerken gülümsüyordu anneleri. Kızları gözleri önünde hızlıca büyümüştü.
"He ran, kardeşini zorlama. Onun henüz dönüşmediğini biliyorsun"
"Boşver anne, zaten zorlayamıyor"
Hırslanan He ran kardeşini yüz üstü yatırıp üstüne çıkarak ellerini arkasına bağladığında acı dolu bir ses çıkmıştı Rae he'nin dudaklarından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionHe ran'ın aşılması zor duvarları vardı fakat, Jungkook hiçbir zaman pes etmedi... 15.04.2020 11.01.2021