Rüzgârın şiddetli esmesiyle ortaya çıkan ıslığa benzer ses, etrafa yayılırken genç melez gözlerini karanlık ortamda gezdiriyordu. Gecenin geç saati olmasına rağmen henüz uyuyabilmiş değildi. Saatlerdir esen rüzgârın çıkardığı o sesi dinliyordu.
Derin bir nefes alıp yattığı yerde rahatsızca kıpırdandı. Tahtadan olan döşek kürek kemiklerini acıtıyordu.
"Fazla rahatsız, uyuyamıyorum"
Yattığı yerde doğrulup oturur bir pozisyona geldi. Sabah olunca döşeğe sermek için Namjoon'dan kalın bir yorgan istemeyi aklının bir köşesine not etmişti.
"Senin yüzünden ben de uyuyamıyorum. Ne çok huysuzlandın bu gece"
Zihnine dolan sesle gözlerini devirirken bacaklarını döşekten indirip yatarken çıkardığı eski ayakkabılarını ayağına geçirmişti.
"Nereye gideceksin?"
"Hava alacağım biraz"
Açtığı tahta kapıdan dışarı çıkarken ince gömleğinden sızan soğuk hava bedenini titretmişti. Kulübenin önünde öylece dikilip başını geriye hafifçe eğerek gözlerini gökyüzünde gezdirdi. Birçok yıldızın arasında parlayan yarım ay fazla güzel bir görüntüye sahipti.
"Elini aya doğru uzat"
Genç melez kaşlarını çatıp bakışlarını ayda gezdirmeye devam etti. "Neden"
"Sadece uzat"
Jungkook denileni yapıp elini yavaşça kaldırıp aya doğru uzattı. Bunu neden yaptığını bilmiyordu. Mantıklı bir düşüncesi de yoktu.
"Ne hissediyorsun?"
"Hiçbir şey"
"Demek ki henüz bir şeyler yerine tam oturmamış. Cadı yönünü geliştirmelisin"
"Ne olması gerekiyordu ki?"
"Sen ay melezisin Jungkook. İstediğinde ondan güç alabilirsin, tabi gelişebilirsen"
Jungkook havada olan eline kısa bir süre baktıktan sonra indirmişti. Kendi hakkında bilmediği bir sürü şey vardı. Neler yapabileceği, özel yeteneği.. hiçbiri hakkında bilgi sahibi değildi.
Etrafa yayılan güçlü enerjiyi hissettiğinde gözlerini görebildiği yerlerde gezdirmişti ama kimseyi görememişti. Enerji giderek daha da güçlenirken gelen kişinin daha bir yaklaştığını anlayabiliyordu. Bu güçlü enerjinin kime ait olduğunu da biliyordu.
Köyde bu enerjiye sahip olan tek bir kişi vardı zaten."Kulübeye gir Jungkook. Namjoon sana He ran'ın karşısına çıkmaman gerektiğini söylemişti"
"Evet, ama girmeyeceğim. Sadece hava almak için dışarıdayım. Kasıtlı olarak karşısına çıktığım yok"
Jungkook bağdaş kurup otururken zihnine dolan oflama sesini umursamamıştı.
"İlla kendini öldürteceksin"
"Bunu yapmaz"
"Nasıl emin olabiliyorsun? Elinden o kadar kişi geçti, hiçbirine acımadı. Sana mı acıyacak?"
"Durumlar farklı, ben ona hiçbir şey yapmadım"
"Hep burnunun dikine git sen. Gidiyorum ben"
Jungkook sessiz kalıp oturduğu yerden etrafını izlemeye devam etmişti. Artık daha çok hissettiği enerjiyle He ran'ın tam arkasında olduğunu biliyordu. Gözlerini kapatıp derin bir nefes alıp gözlerini gökyüzünde gezdirmeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Blood ᴶᴶᴷ
FanficHe ran'ın aşılması zor duvarları vardı fakat, Jungkook hiçbir zaman pes etmedi... 15.04.2020 11.01.2021