Etrafta duyulan tek ses esen rüzgar ve ormandaki kuşların değişik ses tonlarında ötüşleriydi. Kimisi isim söyler gibi öterken, kimisi şarkı söylercesine uzun bir şekilde ötüyordu. Rüzgarın sayesinde dallarından kovulan yapraklar etrafta uçuşuyordu.
Geçen her salise melezin aleyhine işliyordu fakat bunun farkında olmayan tek kişi kendisiydi. Oynatmadan dudaklarını bastırdığı soğuk dudaklardan bedenine yayılan soğukluğu hissettiği an, vücudundan geçen şok dalgası geri çekilmesini sağlamıştı.
O ne yapmıştı öyle?
"B-ben.."
He ran'ın neredeyse ateş çıkacak gözlerine baktığında yutkunmuş, cümlesine devam edememişti. Hayatında yaptığın en büyük yanlış ne diye sorsalar düşünmeden bu anı söylerdi. Şu an He ran ona öyle bir bakıyordu ki birazdan hayranlık duyduğu kırmızı gözleri tarafından işkenceye uğrayacak gibiydi.
"Melez" dedi beklediğinin tersine sakin bir şekilde. Fakat bunun normal bir sakinlik olmadığı nerden bakılsa anlaşılacak türdendi.
He ran elinden bir kaza çıkmamasını ister gibi parmaklarını birbirine kenetledi. Dudakları yukarıya doğru kıvrıldığında Jungkook anlamamış bir şekilde tek kaşı havalanmıştı. Büyük bir patlama olacak gibiydi.
Saniyeler sonra Oldukça ciddi yüz ifadesine bürünen He ran karşısındaki bedenin gözlerine bakarken üzerine doğru bir adım atıp tek adımlık mesafe bırakmıştı.
"Dişlerini örten o et parçalarını yerinden ayırmadan üç saniye içinde yok ol buradan. Bir!"
Sert çıkan sesi etrafa yayıldığında melez geriye doğru bir adım attı. Gitmek istemiyordu. He ran'ın bu günden sonra onun tarafına bile bakmayacağını biliyordu. Ona söylemek istedikleri vardı. Söyledikleri her ne kadar bir şeyi değiştirmeyecek olsa da en azından cesareti olduğunu göstermek istiyordu.
"İki!"
He ran'ın sesi kulaklarından girip beyninde yankılandığında gözlerini kapattı. "Seninle konuşmak istiyorum" diyerek gözlerini açarken aldığı cevap "üç!" olmuştu.
He ran çözdüğü elleriyle ileriye doğru attığı adımla Rae he önüne geçmişti."Işınlan melez, hemen şimdi!"
Kendisinden tarafı bakan Rae he'ye kısa bir bakış atıp başını olumsuz bir şekilde salladığında Rae he kaşlarını çattı.
"Şu an ne yapsan da seninle konuşmayacak. Bu yüzden hazır onu tutuyorken varla yok arası olan dudaklarını düşünüp toz ol buradan"
He ran'ı uyguladığı güçle evden tarafı çevirip ittirirken Melez yandan bir şekilde sırıttı. Anlık gelen cesareti ya onu yüceltecek ya da batıracaktı..
"Benim tanıdığım He ran bu değil, dediğini yapar arkasını dönmezdi!"
Duraksayan He ran ağır bir şekilde arkasını dönerken Rae he'nin tutuşundan kurtulup birkaç adımla melezin yanına geri dönmüştü.
Kolundan tutup sürüklemeye başladığında melez sırıttı."He ran..!"
Rae he'nin seslenmesine karşılık vermeyen He ran tuttuğu koldan çekiştirmeye devam etti. Melezi anlamakta zorluk çekiyordu. Ne yapmaya çalışıyordu hiçbir fikri yoktu.
Gereği kadar uzaklaştıklarında önüne doğru ittirmişti melezin bedenini. Çatık kaşlarıyla oldukça ciddi bir ifadeyle bakıyordu karşısında kalan bedenin yüzüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionHe ran'ın aşılması zor duvarları vardı fakat, Jungkook hiçbir zaman pes etmedi... 15.04.2020 11.01.2021