Medyaya fena düştüm😍
••
Şiddetli gökgürültüsüyle beraber gök delinmişçesine yağan yağmuru pencerenin önünde durmuş izliyordu He ran. Gözlerini siyah bulutlara çevirip derin bir nefes aldı. Çakan şimşeğin ışığı bedenine her çarptığında arkasında gölgesi oluşuyordu. Saliseler sonra ise gelen güçlü gökgürültüsünün sesini dinliyordu. Gökyüzü sanki bir şey anlatıyormuş da, He ran da can kulağıyla tepki dahil vermeden öylece durup dinliyordu.
"He ran?"
Birkaç gündür duymadığı sesi duyduğunda direkt arkasına dönmüştü. Gözleri yatakta oturur bir hale gelen Rae he'yi bulduğunda istemsizce gözleri hafiften buğulanmıştı. Yanına gidip yatağa oturarak elini yanağına götürdüğünde iç ısıtan bir şekilde gülümsemişti.
"Buradayım. Nasıl hissediyorsun?"
Rae he hafif bir şekilde gülümseyip elini midesinin üzerine götürüp okşadı. Günlerce uyuması onu aç bir kurt yapmıştı. Hoş, öyleydi de. "Aç olmam dışında bir sorun yok" He ran samimi gülüşünü sürdürürken elini yukarıya oynatıp Rae he'nin saçlarını geriye taramıştı. Şu anki tavrı bir anneyi aratmıyordu..
"Seni doyuralım o zaman. Bekle burada"
Rae he başıyla onayladıktan sonra oturduğu yerden kalkıp odadan ayrılmıştı. Evde normal yemek yiyen olmadığı için pek yenilecek bir şey yoktu. Bu yüzden köyün merkezine inip yiyecek bir şeyler alacaktı.
Evden çıkmadan önce Namjoon'a Rae he'nin uyandığını, yiyecek bir şeyler almak için köyün merkezine gideceğini söylemişti. Namjoon onun yerine gitmeyi teklif etmişti ama kabul etmemişti.
Evden çıkıp saniyeler içinde merkeze vardığında kimseyi görememişti. Yağmurdan dolayı kimse evinden çıkmamıştı. Yemek alacağı yerin kapalı olmamasını diliyordu.
Bildiği küçük lokantaya gittiğinde ittirdiği kapının kilitli olduğunu fark etmişti. Ne yapacağını bilmiyordu. Elini kaldırıp saçını kulağının arkasına sıkıştırdıktan sonra nefesini duyulur bir şekilde dışarı vermişti.
Kapının önünden ayrılıp ilerlemeye başladığında bakışları pencereden bakan bedenleri bulmuştu. He ran'ın onlara baktığını fark ettiklerinde perdeleri çekmişlerdi. Bunu yapan tek bir aile değildi. Yanından geçtiği evlerde kalan insanlar hep öyle yapıyordu. Bu He ran'ın kaşlarını çatmasına neden olmuştu. Köylünün kendisine karşı olan tavrının medenini çok iyi biliyordu. Fakat pek umrunda olduğu söylenemezdi.
Köyden çıkıp eve döndüğünde yukarıya çıkmamış, Rae he'ye seslenmişti. He ran'ın sesini duyan Rae he yattığı yerden kalkıp direkt pencereye çıkmıştı.
"Aşağı gel"
Rae he ne olduğunu anlamamış bir şekilde başıyla onaylamıştı. Ellerini beline koyan He ran öylece yağmurun altında Rae he'nin gelmesini beklemişti. Yüzünden süzülen yağmur damlalarıyla gözlerini kapatıp derin bir nefes almıştı. Kafasına taktığı bazı küçük şeyler vardı. Ayak sesini duyduğunda başını eğip arkasını dönerek Rae he'ye bakmıştı.
"Köylü yağmurdan dolayı her yeri kapatmış. Kurdunu doyuralım"
"Avlanacak mıyız?"
He ran başını olumlu bir şekilde salladıktan sonra kaş göz işaretiyle ormanı işaret etmişti. Hafif sırıtışının ardından koşmaya başladığında Rae he de onu takip etmişti.
İleriye doğru atılırken kurt formunu alıp He ran'a yetişmek adına daha bir hızlanmıştı. Açken daha yırtıcı olduğundan kurdu delicesine koşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionHe ran'ın aşılması zor duvarları vardı fakat, Jungkook hiçbir zaman pes etmedi... 15.04.2020 11.01.2021