29| Neden geldin?

2.3K 274 221
                                    

2 ay sonra

Günün ortalarında tam tepede olan güneşin yaptığı tek şey etrafı aydınlatmaktı. Kuru bir soğuk her yeri esir almıştı. Tabi bundan sıradan insanlar hariç kimse etkilenmiyordu. Geçen iki aydan sonra sonbahar mevsimi kendini belli ettirmişti.

Bu süreçte değişen pek bir şey olmamıştı. Jimin sürüsüyle oradan ayrılmış, Jindo'ya yerleşmişti. Henüz ideal sürü sayısına ulaşmış değildi fakat ismi duyulmuş biri olduğundan sürüsüne katılanlar olmuştu. Giderek eski gücünü topluyordu.

"He ran? Ne yapıyorsunuz orada?"

Rae he yaprakların arasında eğlenen iki bedene ilerlerken yüzünde samimi bir gülümseme vardı. Gözleri yaprakların içinde çırpınan Min gyu'nun üzerinde geziniyordu. Fazlaca eğlendiği ortadaydı.

"Sen de bize katıl Rae he abla!"

"Memnuniyetle!"

Hızlı adımlarla ilerleyen Rae he yanlarına vardığı gibi yaprakların içinde olan Min gyu'nun önüne gelip üzerine doğru savurmuştu yaprakları. Fazlaca eğlendiği attığı kahkahalardan belli olan Min gyu'yu hayranlıkla izliyordu He ran.

Rae he kendisine yaprak atmaya çalışan Min gyu'nun ellerini tutup onu yaprakların üzerine yatırdıktan sonra eğilip kızarmış burun ucuna ve yanaklarına öpücükler bırakmıştı.

"Sen çok üşüdün ama? Artık eve girelim mi, yarın da oynarız hm?"

"Birazcık daha lütfen!"

"Tamam ama sadece beş dakika."

Min gyu başıyla onayladığında Rae he kalkmasına yardım etmişti. Min gyu kendi kendine yaprakları havaya atıp aralarında koştururken Rae he'nin bakışları He ran'ı bulmuştu. Gözlerini kısıp elindeki yaprakla uğraşan bedenin görüşüne elini sokup salladığında He ran başını kaldırıp kendisine bakan Rae he'ye bakmıştı.

"Sen yine daldın gittin? Savaşa giden eşini bekleyen kadınlar gibisin."

He ran gözlerini devirip elindeki yaprağı attıktan sonra yaprakların üzerine yatıp gözlerini gökyüzünde gezdirmişti. "Sen şu aralar bana bulaşmaktan bayağı zevk alıyor gibisin?"

"İnkâr etmeyeceğim, gerçekten zevk alıyorum."

He ran dudaklarını birbirine bastırıp sessiz kalmıştı. Rae he de He ran'ın yanına uzanıp gözlerini gökyüzüne çevirirken ellerini karnının üzerinde birleştirmişti. "İki hafta oldu değil mi gittiği?"

"Evet."

"Yakındır o halde dönmesi, merak etme."

"İstediği zaman dönsün. İsterse dönmesin."

Rae he gülerek tek kolu üzerine durup He ran'dan tarafı dönmüştü. Elini uzatıp He ran'ın burnunu sıkıştırıp sağa sola sallarken He ran elini kaldırıp burnundaki eli çekmişti. "Çocuk gibi davranma bana."

"Elimde değil bu hallerin çok sevimli geliyor gözüme."

Bir kez daha gözlerini devirip yattığı yerden doğrulmuştu He ran. "Gidelim artık rüzgar esmeye başladı. Min gyu hasta olacak bu gidişle."

Rae he'yi beklemeyen He ran, Min gyu'ya doğru ilerlerken derin bir nefes almıştı. Jungkook iki hafta önce arkadaşı Jia'yı ziyaret etmek için Jindo'ya gitmişti. Hâlâ dönmediğinden kaynaklı onu merak ediyordu. Çünkü Jungkook gitmeden önce bir hafta kadar kalabileceğini söylemişti. Şimdiyse iki hafta olmuş, hâlâ dönmemişti.

Cursed Blood ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin