Ağır, daha ağır ve çok daha ağır.
Günlerdir çalışma alanında kendini zorluyor, her şeyin daha zorunu başarmaya çalışıyordu. Kendini daha ne kadar zorlayabilirdi tartışılırdı. Eğilip ağaç dibindeki su şişesini alıp başından boşaltmadan önce birkaç yudum almıştı.
"Bu ne hal böyle? Kas yığınına dönmüşsün?"
Arkasından gelen sesle şişeyi gelişi güzel yere atıp bedenini Arkasında kalan Jia'ya çevirdi. Karnı giderek büyüyor gibiydi. Göbeği yavaştan çıkmaya başlamıştı.
"Sana da günaydın, Jia."
Gülümseyip yumruk yaptığı elini melezin omzuna geçirmişti. "Günaydın."
Jia bakışlarını şöyle bir etrafta gezdirip bedeninden sıcaklık yayılan melezin yüzüne çıkardı. Sabahın bu saatlerinde ondan başka çalışan kimse yoktu.
"Kendini fazla zorluyorsun. Yarın Dolunay gecesi biliyorsun, dinlenmelisin."
Umursamaz bir şekilde omuz silkip derin nefesler almaya devam etti melez. Dolunay'dan ayrı, çalışmaktan ayrı ısınan bedenin sıcaklığını hissetmemek imkansızdı. Elini terden ıslanmış saçlarına götürüp geriye taradıktan sonra bakışlarını Jia'ya çevirdi.
"Ufaklık, ufaklıktan çıkıyor."
Gülümseyip ellerini karnına götürdü Jia. Yavaşça okşarken başını olumlu bir şekilde sallamıştı. Ardından başını kaldırıp nefes alışverişi düzenleşen melezin ciddi ifadeli yüzüne baktı.
"He ran işini ne yaptın? Bayadır bu konu üzerine konuşamadık."
Tek kaşını kaldırıp bakışlarını birleştirdiği ellerine doğru çevirdi melez. Dudaklarını birbirine bastırıp daha sonra "Değişiğiz." diye mırıldandı. Jia kollarını göğsünde bağlayıp "Nasıl bir değişiklik bu?" diye sormuştu.
"Dört gün, veya da üç gün önceydi hatırlamıyorum. Öptü beni.."
Jia duydukları komik bir şeymiş gibi gülmeye başladığında melez kaşlarını çatıp Jia'dan tarafı bakmıştı. Gülmesini gerektirecek bir şey yokken gülmesi garip gelmişti ona.
"He ran seni öptü?"
Jungkook başını olumlu bir şekilde sallayıp "Evet." diyerek kesinleştirdiğinde Jia yüzündeki gülüşü yavaştan silmişti. "Sen ciddisin." Boğazını temizleyip gözlerini melezin griye dönmüş gözlerine sabitledi. "Ee?"
"Ben mi fazla bir şey bekliyorum bilmiyorum ama fazla ilgisiz."
Jia şaşırmamışçasına gözlerini devirdi. He ran'ın sevgi pıtırcığına dönüşmesini beklemiyordu. "Sen fazla bir şey beklemiyorsundur eminim. Fakat He ran'ı bilirsin. O soğuk nevale kolayına ısınmaz. Ama merak etme, zaman ilerledikçe değişecektir, en azından sana karşı."
Omuz silkip nefesini dışarı verdi melez. İlerisini bilmiyordu fakat şu anki hallerinden çıkmaları uzun sürecek gibiydi. Kendisi He ran'a karşı oldukça ilgiliydi fakat He ranın ilgisi yeterli değil gibiydi. En azından meleze göre öyleydi. He ran daha çok ağırdan alınan bir ilişki sürme peşindeydi. Vıcık vıcık ilişkiler pek ona göre değildi.
"Dün ona çiçek verdim. Bana ne dedi biliyor musun?"
Jia dudaklarını birbirine bastırıp gülmemek için kendini zorladı. Elini dudaklarına götürüp melezin söyleyeceklerini bekledi. " 'Çiçek katillerinden hoşlanmam. Bir dahakine bir hiç uğruna koparma.' dedi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionHe ran'ın aşılması zor duvarları vardı fakat, Jungkook hiçbir zaman pes etmedi... 15.04.2020 11.01.2021