Gecenin üçünden bu yana karışık olan etraf sabahın sekizine kadar karışıklığını sürdürüyordu. Jimin'in sürüsüne saldıran düşman sürü her şeyi yerle bir etmiş, kimi evler ateşe verilmişti. Can kaybı oldukça fazlaydı. Yaşlı, çocuk demeden acımasızca öldürülen sürü bireyleri yüzünden Jimin oldukça sinirliydi.
Vücudunda dolaşan kanın hızını hissedebilecek kadar sinirliydi. Bir o kadar da üzgün. Sürüsündeki kayıp onu fazlasıyla üzmüştü. Bu nedenle içindeki öfke her şeyi yakıp yıkacak kadar kuvvetliydi. Sürüsünde öldürülen her bir bireyin intikamını en acı şekilde alacaktı.
Jia kütükte oturmuş elleriyle yüzünü kapatan eşinin yanına gidip elini omzuna koyarak sıkıştırmıştı. Jimin'in burun çekiş sesini duyması kaşlarını çatmasına neden olurken önüne geçip yere diz çökmüştü. "Jimin?" Ellerini Jimin'in yüzünü gizlediği ellerine götürüp yavaşça iki yana ayırmıştı. Gördüğü ıslak yanaklara ellerini yerleştirip baş parmaklarıyla kurulamıştı. Onu ağlarken görmek neredeyse imkânsızdı. Jia genel olarak da üzgündü fakat Jimin'in bu hali daha üzgün olmasına neden oluyordu. Bağlı olan kurtları birbirini hissedebiliyordu.
"Bunun hesabını soracağız. Sen sürü liderisin, toparla kendini."
"Hiçbirini yaşatmayacağım."
Nefesini dışarı verip uzanıp iki tarafa ayrılan saçın açık bıraktığı alına uzunca bir öpücük bıraktı Jia. Ardından kollarını sevdiği bedenin boynuna dolayıp elini saçlarının arasına sokup okşamıştı.
"Sürüde bulunmanı istemiyorum Jia."
Jimin'in fısıltısıyla geri çekilip çattığı kaşlarıyla Jimin'e bakmıştı Jia. "Neden?"
"Sana bir şey olmasını istemiyorum."
"Seni yalnız bırakamam.."
"Jia lütfen.."
Dudaklarını birbirine bastırıp istemeye istemeye başıyla onaylamıştı. Şu an Jimin'le inatlaşıp onu daha çok sıkmak istemiyordu. Her ne kadar Jimin'e destek olmak istese de bir yandan henüz doğmamış bebeklerini düşünüyordu.
"Gitmeliyim, sürüyü toplamam gerek. Sen de kendi evinde kal. Buraya gelme. Ben seni sürekli kontrole geleceğim."
"Tamam.."
İkisi de ayağa kalktığında Jimin eşine sıkıca sarılıp boynuna uzunca bir öpücük bırakmıştı. "Dikkat et kendine." Jia fısıldadığında Jimin geri çekilip boğulanmış gözlere bakmıştı. Güven verircesine tebessüm edip başını olumlu bir şekilde sallamıştı. Ardından yanından ayrılmıştı.
Jia duraksayıp gitmekte olan bedenin arkasından bakmıştı. Jimin ilerlediği yolda duraksayıp arkasını döndüğünde kendisine bakan eşini görünce derin bir nefes almıştı. Jia'nın üzüntüsünü hisseden kurdu bir köşesine çekilmiş çaresizce bekliyordu.
Tekrar arkasını dönüp ilerlemeye devam etmiş, gözden kaybolmuştu. Jimin'in gitmesiyle önüne dönen Jia kurt formunu alıp He ran'ın evine giden yolu takip etmişti. Şu anlık evine gitmeyi pek istediği söylenemezdi.
••
"Jimin'in sürüsü saldırıya uğramış."
Büyük salonda oturan üç beden içeri girmekte olan Namjoon'un söylediğiyle bakışlar ondan tarafı dönmüştü. "Kim yapmış?"
"Bölge için anlaşamadıkları bir sürü bardıya bir ara, onlar."
"Jung ailesi mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionHe ran'ın aşılması zor duvarları vardı fakat, Jungkook hiçbir zaman pes etmedi... 15.04.2020 11.01.2021