Gece ilerleyen saatlerde tek başına ormanda bulunan melez şelaleye gelmişti. Suyun yanına gidip ayın sayesinde suya düşen gölgesine bakıyordu. İçinde burukluk vardı. Bugün Tonya'ya veda edecekti. Bunu istemiyordu..
"Jungkook?"
Zihnine dolan sesle "Hm" diye mırıldandı melez. Yere çömelip elini soğuk suya sokarak görüntüsünü bulanıklaştırdı.
"Senden tamamen gitmeyeceğimi biliyorsun.."
"Yine de.." deyip derin bir nefes aldı. "Seninle konuşmayı seviyorum. Benimle konuşmaya devam etsen olmaz mı?"
"Bu bizim isteğimizle gerçekleşmiyor malesef.."
Ayağa kalkan melez her zaman oturduğu ağacın dibibine geçip sırtını ağaca vermişti. "Eğer bir bedene sahip olsaydın sana sıkıca sarılırdım"
"Bunu ben de isterdim.."
Jungkook hafif bir tebessüm edip bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Ay'ın tam tepeye gelmesine çok az kalmıştı. Tonya'yla konuşarak geçirdiği son dakikalardı.
"Beraber harikalar yaratacağız. Fakat beni iyi şeyler yapmak için kullanacağına söz vermelisin"
"Söz. Seni asla kötüye kullanmayacağım"
Ay'daki farklılığı fark ettiğinde arkasındaki ağaçtan destek alıp ayağa kalkmıştı. Gözleri gökyüzünde aşırı derecede parlayan ay'ın üzerindeydi.
"Başlıyor.. her zaman doğru şeyi yapacağından eminim Jungkook. Hiçbir zaman seni seçtiğim için pişman olmadım. Olacağımı da sanmıyorum.. Unutma ki seni her zaman duyabilim, her ne kadar cevap veremesem de dertleşmek istediğinde dinleyeceğimi bil"
"Seni özleyeceğim Tonya.."
"Ben de öyle. Hadi odaklan artık"
Jungkook başıyla onaylayıp gözlerini kapatıp derin bir nefes almıştı. Etrafta hissettiği tanıdık güçlü enerjiyi umursamayıp açtığı gözlerini ay'a sabitlemişti.
Ay'dan kopan o ışık parçası yavaşça yeryüzüne doğru inerken melezin kalbi hiç olmadığından daha hızlı atıyordu. Teninin parlaklığı giderek artarken onu izleyen He ran'dan bihaberdi.
Yaklaşan ışık topu başının birkaç metre yukarısına ulaştığında kum tanesi gibi binlerce parçaya ayrılıp başından aşağı dökülmüştü. Gözlerini kapatıp ay'ı hissetmeye başlamıştı.
Bedeniyle temas eden minicik parçalar oldukça garip hissettiriyordu. Çıplak üst bedeniyle bir bütün olan minik parçalar sayesinde ay gibi parlıyordu.
He ran karşısındaki görüntüden gözlerini çekemezken kaşlarını hafif çatmıştı. O ara melezin "Güç bende.." diye mırıldanışını duymuştu. Etrafına ışık saçan melez göz kapaklarını aralayıp griye dönen gözlerini kaldırdığı ellerine indirmişti. Daha önce bedeninin bu denli parladığını hiç görmemişti.
Doğum günü hediyeni almışsın, melez"
Gelen sesle bakışlarını He ran'a çevirmişti Jungkook. Kaşlarını çatarken bedenini de ondan tarafı çevirip birkaç adımla yanına varmıştı.
"Bugün doğum günüm olduğunu nerden biliyorsun?"
Merak ettiği soruyu sorduğunda He ran'ın sol dudak kenarı yukarıya doğru kıvrılmıştı.
"Yüz yılı aşkın süredir yaşıyorum melez. En son dünyaya gelişine şahit olduğum ay melezi sendin. Bir şekilde aklımda kalmış işte"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionHe ran'ın aşılması zor duvarları vardı fakat, Jungkook hiçbir zaman pes etmedi... 15.04.2020 11.01.2021