1 Yıl sonra
Elinin altında kalan bedenin hiç düşünmeden kalbini çıkartırken yüzüne sıçrayan kanı umursamamıştı He ran. Ağır bir şekilde ayağa kalkıp kolunun tersiyle dudaklarını temizlerken gözleri önünde kalan kan gölünde geziniyordu.
Yerde yatan cansız bedenlerin çoğunun kalbi sökülmüş, geri kalanlardan bazılarının başı gövdesinden ayrılmış, bazılarının ise kemikleri en küçük kemiğine kadar kırılmıştı. Birleşen iki kurt klanı He ran'a karşı meydan okumuştu fakat hüsranla sonuçlanmıştı.
"Artık eve gitme vakti. Gidelim Joon"
Arkasını dönüp ölü bedenlerin arasından geçerek savaş alanını geride bırakmıştı. Her şeyden haberdar olmuş gibi yağmaya başlayan yağmur yüzündeki kanları temizlemişti. Üzerine sinen kurt kokusunu küçük su damlalarıyla buluşan topraktan çıkan koku az da olsa bastırıyordu..
"Kolun kanıyor"
Namjoon kolundan tutup onu durdururken yırtılmış olan gömleği daha bir yırtıp yarada kısa bir göz gezdirmişti.
"Kolunu bir kazık mı sıyırdı?"
"Ellerindekilere pek dikkat etmedim, olabilir"
He ran'ın böylesine rahat davranmasına kaşlarını çatıp elini yaranın üzerine konumlandırmıştı. O kazığın kalbine gelmesini düşünemiyordu bile. Mırıldandığı birkaç kelimenin ardından kolu iyileştiğinde elini çekti. He ran her ne kadar arada sinir bozucu biri olsa da ona zarar gelmesini istemezdi. Her ne kadar göstermese de He ran'ı seviyordu. Uzun zamandır onun yanındaydı ve yanında olduğuna hiç pişman olmamıştı. Yediği onca azara rağmen.. He ran'a sadıktı..
"Pohang'da ki vampir klanlarının bir an önce kendini toplaması gerekiyor. Vampirler mi yoksa oyuncak mı ayırt edemiyorum"
Gözlerini devirip başını olumsuz anlamda sallarken daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi.
"Sen iyi misin?"
Gelen soruyla bakışlarını yan tarafında yürüyen Namjoon'a çevirip kaşlarını hafif bir şekilde çattı. "Evet, gayet iyiyim"
"Bir şeyleri kafandan atmaya çalıyor gibisin. Gwangju'ya gidince iyi olacağından emin misin?"
Nefesini duyulur bir şekilde geri verip gözlerini kaçırırken "Olacağım" diye mırıldanmıştı. Başka çaresi de yoktu. Gwangju her ne kadar ona ailesini, yaşanan onca şeyi hatırlatsa da eviydi..
Namjoon sessiz kalıp tek kaşını kaldırarak ilerlemeye devam etmişti. İyi olacağından şüpheliydi. En son Gwangju'ya gittiklerinde neredeyse sinir krizi geçirdiğine şahit olmuştu. Orası ona babasını, kurtların pisliklerini hatırlatıyordu.. en çok da annesiyle kız kardeşinin gözleri önünde yakılmasını... Biliyordu Namjoon. He ran tek tek anlatmıştı ona gerçeği. İlk güvenip anlattığı, doğrularıyla, yanlışlarıyla rahatça konuşabildiği tek kişiydi..
"Her zaman yanındayım"
Yüzündeki samimi tebessümle tekrar Namjoon'a döndü. Bundan hiç şüphesi yoktu zaten..
"Biliyorum"
●●
Kavurucu güneşin altında saatlerce eğitim alanında tek başına çalışan melez ara verip herhangi bir ağacın altına giderek gölgede oturmuştu. Nefes alış verişleri yapılı göğsünü yukarı aşağı hareket ettirirken gözlerini kapatıp başını arkasında kalan ağaca yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cursed Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionHe ran'ın aşılması zor duvarları vardı fakat, Jungkook hiçbir zaman pes etmedi... 15.04.2020 11.01.2021