Neden

4.1K 397 329
                                        

Wonwoo hyungun omzunda geçirdiğim yolculuğun ardından evimin önüne gelmiştik. Yol boyu karşıma bakmamış, olabildikçe onları görmemeye çalışmıştım. Minho ile ilgili hatırladığım en son şey çıkarken ki bakışıydı.

İnip apartmana doğru yürümeye başladım. Wonwoo hyung arkamda eşyalarla birlikte geliyordu.

Asansöre bindim ve 8.kata basıp derince bir nefes aldım. O geldiğinden beri her gün onun neden geldiğini sorguluyordum belki ama neden döndü ki? Gerek yoktu buna, bu kadar alışmışken hiç gerek yoktu ama o yine gelip beni en zayıf halimde yakalamıştı.

Asansörün durması ile daireme yönelip kapıyı açtım. Önden geçmesi için izin verip ardından kapıyı kapattım. O eşyaları içeriye götürüyorken bende lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp oldukça sakin bir şekilde mutfağa döndüm.

Wonwoo hyung da ardımdan mutfağa gelmişti. "Aç mısın, bir şeyler hazırlayayım mı?" dediği şey ile ona dönüp gülümsemiştim. O ise buzdolabını inceliyordu.

"İki kutu kola vardı çıkarda içelim." Dediğim şey ile elindeki ramenleri geri koydu ve köşedeki kolaları çıkardı. Çekmeden de birkaç dilim kek çıkarıp masaya indirmişti.

"Sadece kola içilmez, o yüzden bu kekler bitecek. Zaten bir deri bir kemiksin."Sandalyeye otururken dediği şeye gülmüş ve bende yanına oturmuştum.

"Sen kendine bak sanki çok kilolusun." Omzuma vurup dil çıkarmıştı.

"En azından cüce ve cılız değilim. Uzun, zayıf ve kaslıyım ayrıca hayranların bana bayılıyor."

"Ya ben cüce ve cılız değilim ki benimde kaslarım var. Ve sana bayılmayacak bir adam tanımıyorum." Gülmüş ardından kolayı elime almıştım.

"Hadi öyle olsun diyelim. Yeni şarkını dinlet bana merak ediyorum."

Elimdeki kutu kolayı açmak için uğraştığım için sadece başımı sallamıştım. Wonwoo hyung zorlandığımı görünce almak için uzandı fakat onu engelledim. Altı üstü bir kapak, bunu da yapamayacaksam..

"Sıkışmış herhalde Jisung ver açayım." Tekrar uzandığında ayağa kalkmıştım.

Artık elim ağrımaya başladığı için elimi çektim. Bir kızarmış avucuma bir de kola kapağına baktım. Kapak yerinden kıpırdamamıştı bile ama benim avucum tahriş olmuştu. Sinirlenip kolayı gelişi güzel bir yere fırlatıp yere çöktüm.

"Napıyorsun Jisung?" Mutfak duvarına yaslanmış ve dizlerimi kendime çekmiştim. Bir kola kapağı bile açamıyordum.

"Bende ne zaman patlayacaksın diye bekliyordum." Kollarını altımdan geçirip beni kucağına alırken o zamana kadar fark etmediğim gözyaşlarımı ağzıma geldi. Ağlamamak için çabalıyordum ama olmuyordu, aksine daha fazla ağlıyor daha fazla üzülüyordum.

Beni koltuğa uzattıktan sonra başımı okşamaya başlamıştı Wonwoo hyung. Beni rahatlatması gerekirdi bu okşayışın, ama aksine hıçkırıklarım sıklaşmıştı.

Bugün tekrar elimi tutuşu gelmişti aklıma. Niye onun en küçük hareketi beni bu kadar etkiliyordu ki? Karşımda karısı ile yüzsüz gibi oturan adamın dokunuşu beni.niye.etkiliyor.

"Tamam sakinleş, nefes almaya çalış."

"Yapa—" Cümlemi tamamlayamadan boğazımın düğümlenmişti. Neden bu kadar güçsüzüm? Neden bu kadar acizim? Neden bu kadar çabuk dağılıyorum? Neden,neden kafayı yemek üzereyim.

"Tamam ağla o zaman. İçinde yaşamandan iyidir." Ardından gövdemin kaldırıldığını hissettim. Daha sonra ise tekrar yumuşak bir yere yaslanmıştım.

Only You/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin