"Bizimle"

2.4K 329 44
                                    

Gençler iki bölüm art arda atıyorum lütfen atlamadan okuyun. Önce bu sonra o. 

Sabah olmuştu. Uzun zamandır uyuduğum en huzurlu uykunun ardından güneş açmış ve bizi bu huzurlu anlardan koparıp çıkarmıştı.

Dün gece Wonwoo hyung ile yaptığım uzun konuşmaların ve yeni öğrendiğim şeylerin de etkisiyle uyuyamamıştım ve Minho'nun yanına gelmiştim çünkü gelmek istemiştim.

Tamam, üzücü bir durumdu belki ama içim yansa da bir yandan mutlu olmuştum. O da benim için çabalamıştı, tek üzülen, yanan, ağlayan ben olmamıştım. Beni unutmamıştı ve nasıl olduğunu bilmesem de şu an bizim için çabalıyordu.

Dayanamamıştım, yatağa başımı koyduğum an gözümde beliren o yaraların benim için olabileceği düşüncesi içimi yakarken orada öylece kalamamıştım. Demiştim ya, affederim salağım diye. Doğru affederim ama salak olduğum için değil, bu aşka karşı koyamadığım için.

Yeterince acı çekmiştik. Tamam, hala içimde bir yerle acısı vardı ama Minho hala benim Minhomdu. Bana kıyamayan, bırakmak istemeyen, beni seven, sayan, kollayan. İkimizde acı çekmiştik hem de fazlasıyla. Artık tüm gerçeklerin ortaya dökülmesi ve bizi mahveden geçmişin bir şekilde çözüme ulaşması gerekiyordu.

Sonuç olarak, onun kollarındaydım. Görmeyeli daha bir güçlenip, kas yaptığını bakarken de anlıyordum ama kollarının arasında olmak bambaşkaydı. O, hala uyusa da kolları bir an bile üzerimden çekilmemiş aksine daha da sıkmıştı. Ben ise onun uyurkenki halini daha bir özlediğim için kollarının arasından ona dönüp uzunca izledim.

Dolgun ve biçimli dudakları, onu tamamlayan burnu, minik çenesi, kıvrımlı kirpikleri, büyük gözleri, her şeyi... her şeyi o kadar mükemmeldi ki. Onun idol olarak ilk piyasaya girişinde çok şaşırmış olsam da sürekli yaptığım stalklar sayesinde telefonumda ona ait bir klasör vardı.

Şimdi onu böyle yakından incelerken sanki çocukluk aşkım ve bir zamanlar sevgilim, en yakınım değilmiş de favori idolümmüş gibi hissettirmişti.

Birkaç saniye sonra kirpiklerini kırpıştırdığın yerimde biraz daha yükselip bir kolumu boynuna sardım. Bu hareketimle gözleri açılırken bir süre gözlerini kısarak bakmış ardından şaşırarak yerinde doğrulmuştu.

"Rüya değil miydi? Cidden geldin mi?" Hala rüya mı diyordu? Kendini duvara falan çarptı hala inanmıyor manyak.

"Evet geldim, rüya değil artık anla şunu." Bende yerimde doğrulmuş ve biraz sitemkar bir tonda söylemiştim.

"Ama rüya gibi, çok güzel." Bana bakarken o inanamayışı görüyordum. Karşısındaydım ama uzanıp tutmak yerine bunu beynine kabul ettirmeye çalışıyordu. Ben buradayım işte, bana sarılarak kabullen bizi.

"Kollarının arasında daha güzeldim." Gözleri anında dolduğunda uzanıp ben sarılmıştım. Sulu göz Minho'ya alışmam zordu sanırım.

"Şu an beraberiz ve bunun tadını çıkarmıyoruz, neden?" Evet, aklında çözümünü arayan bir ton sorun olduğunu anlayabiliyordum fakat biz vardık şu an ve ben bizi çok özlemiştim.

Kollarım ona sarılıyken karşılık vermiş ve tekrar uzanmamı sağlamıştı. Sırtım yatakla buluşmuş Minho'nun kendine çeken kolları ile bedenimiz birbirine yapışmıştı. Buydu işte, onu hissetmek istiyordum. Birbirimiz olmadan geçirdiğimiz zamanları telafi etmek istiyordum.

"Seni çok özledim Jisung. Yemin ederim, her an her saniye sana ulaşmak için çabaladım. Sana bunları yaşatmaya hakkım yoktu, özür dilerim. Af dileyecek yüzüm yok ama özür dilerim."

Bu öğrendiklerimden sonra onu suçlayamıyordum ki. İkimiz de masumdur, acı çekmiştik, bir çok şeyi özellikle birbirimi kaçırmıştık ama artık böyle olmamalıydı.

"Bence artık özür dilemek yerine geçen zamanı telafi etmeliyiz. Bana her şeyi anlatmalısın, bundan sonra benimle olmasın. Bir konuda savaşılacaksa da beraber savaşacağız. Böylelikle affedebilirim seni."

Doğru olan buydu, bizi yıpratan geçmişi aşmalı ve önümüze bakmalıydık. Daha düne kadar olmaz desem de, onu seviyordum ve biz yarım kalmıştık. En çok içimi acıtan şey yarım kalmamızken ben nasıl olurda tamamlanma fırsatımızı geri çevirirdim ki?

"Anlamıyorsun Jisung, eğer kabul edersek neler yapabileceğini düşünemiyorum. Zaten benim yüzümden çok şey çektin, daha kötülerini yaşamanı istemiyorum."

"Kabul mu edelim Minho? O kızacak, bu laf edecek, şu olacak, bu olacak diye varsayımlarda bulunup reddedelim, öyle mi? Tamam, gerçekten sana çok sinirliydim ve kolay şeyler de yaşamadım ama yine de kafamı o yastığa koyduğumda sen vardın. Şu an yanımdayken, nasıl olurda korkmaktan bahsedebilirim?"

Bu dediklerim yüzünde bir tebessüm oluşturduğunda bende gülümsedim. Normalde hüngür hüngür ağlayacağım konuşmaya bile Minho sayesinde gülümseyerek devam edebiliyordum.

"Benimle misin yani?"

"Seninle değil, bizimleyim."

Bu konuşma ikimizin de aklını geçmişe götürürken kollarım boynuna daha sıkı dolandı.

--------------

Bir bölüm daha atıyorum atlamadan okuyuuuun.

Only You/MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin