İki bölüm art arda yayınladım dikkat edin de atlamayın. İyi okumalar dilerim. Only You ve benimle kalın, oy ve yorumlarını bekliyorum. Görüşmek üzere
----------------
Kenara çekilmemle vazo koridorda bir yere çarpıp kırılmıştı. Şokla Minho'ya döndüğümde oda vazoyu attığı kişinin ben olduğumu gördüğünde korkuyla bana doğru gelmiş ve vücudumu kontrol etmeye başlamıştı. Aynı zamanda özürlerini sıralarken durması için omuzlarından tutup onu geriye doğru ittim.
"Bir yerine bir şey olmadı değil mi? Özür dilerim çok özür dilerim bir an dalmışım. Gerçekten bilmiyordum ne yaptığımı, benim suçum neden kapıdan kimin geldiğine bakmıyorum ki? Revire gidelim, ya bir de çok zayıfsın kesin bir yerin kırıldı. Nasıl yaparım bunu be—"
"Bir dur artık, lütfen sakince oturur musun?" Susması için dudaklarına bastırdığım elime şaşkınca baktıktan sonra yutkunmuş ve geriye çekilmişti.
Dediğimi yapıp koltuğa oturduğun gözlerim istemsizce az önce dudaklarına dokunan elime gitti. Önceden istediğim gibi öptüğüm dudaklara şimdi değdiğim zaman heyecanlanıyordum, hayat çok garipti.
Bende onun yanına oturduğumda gözlerinden usulca dökülen yaşları silip tekrar özür dilemeye başladı.
Minho ne ara duygularını bu kadar abartılı yaşayan bir insan olmuştu? Resmen kapıdan giren ben değil de başka biri olsa kafasında vazo parçalayacaktı. Bu niye hoşuma gitti?
"Ne oldu sana Minho? Ne seni bu kadar sinirlendiren?" Sanki bunu sormamı beklemiyormuş gibi bana döndüğünde gözleri anlık olarak boşluğa düşüp tekrar bana dönmüştü.
"Stres altında olunca oluyor bazen. Beni böyle görmeni istemezdim tabi." Gülmeye çalışsa da yapamamıştı. Şu an içimde onu göğsüme bastırıp kaçalım diyen bir yan vardı, diğer tarafım ise ne saçmalıyorsun mal diyordu.
"Yani seni çok uzun yıllardır tanıdığımı düşünürsek eğer bu cevabı kabul etmem mümkün değil. Sen normalde sinirlenmezsin bile."
"Belki de yanlış tanımışsındır, olamaz mı?" Bu dediğine kendinin dahi inanmadığı çok belliydi.
"Yanlış tanımış olsaydım eğer o kadar uzun ve güzel bir ilişkimiz olmazdı." Bu dediğim şey ikimizi de gülümsetirken ne yaptığımızı anlayıp durmuştuk.
Açıkçası, dün evli olmadığını öğrendikten sonra ona olan özlem duygum çok ağır basmaya başlamıştı. Gel tekrar başlayalım dese kabul ederdim, böyle de bir salağım.
"Sensizken değişmişim demek ki."Niye ben hala aynı Minho'yu görüyorum peki?
"Her sinirlendiğinde böyle mi oluyorsun?"
"Evet, artık küçücük bir şeyi bile kaldıramaz hale geldim." Bunu böyle açıkça söylemesi bile gözlerindeki yorgunluğu açıklıyordu. Ne oldu sana Minho, ne oldu da küçücük bir şeyde yıkıp, kıracak hale geldin?
"Anlatmak istersen eğer, dinlerim." Histerik bir gülüş dudaklarına yerleşmişti.
"Belki sonra anlatabilirim."
"Neden şimdi anlatmıyorsun? Kimseye anlatmam söz veriyorum." Ağzını açmamış sadece başını hayır anlamında sallamıştı. 'Peki' diyerek başımı aşağı eğdiğimde elindeki yaraları tekrar gördüm.
"Revire gitsene, bak ellerin ne hale gelmiş. İstersen ben ya—bunlar ne?" Ellerini avuçladığımda kolundaki diğer yaraları görmüştüm. O kadar fotoğrafı vardı ama hiçbirinde bu izler yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Only You/Minsung
RomansaGözlerim her şarkı bitişinde olduğu gibi tekrar onun gözleri ile buluştuğunda akan yaşın öylece gitmesine izin verdim. Artık beni kimse düzeltemezdi, o bile. Uyarı! +18 öğeler içerir.