----------3.bakış açısı anlatımı------
Yapbozun bir parçasıymışçasına kavuşan ve birbirlerine bağlanan bedenler, sonunda yorulmuş ve kendilerini derin bir uykuya bırakmıştı.
İkiside beklemişti bugünü, Minho gittiğinden beri ikiside bugünün, birbirlerine kavuşmanın, hayalini kuruyorlardı. Onlar birbirleri ile büyümüş, her şeyi birbirleriyle tatmışlardı. Sadece sevgili değildiler, aile, arkadaş, kanka, ilk aşk, onlar birbirlerinin her şeyiydi.
İkisi de ellerinden kayıp giden bu zamana hala öfkeli olsalarda, birbirlerini tekrar bulmuş ve yine bir şekilde yan yana gelmişlerdi. Kaderin bir cilvesi mi yoksa şans mı, çekim mi..kimsenin bir fikri yoktu ve bilinen tek şey birbirlerine olan derin aşklarıydı.
Minho bir süre uyuduktan sonra uyanmış ve zar zor araladığı gözlerini kolları arasında ki küçüğüne dikmişti. Özlemi asla bitmeyecekti belki de ama ona özlem değil kavuşmak zor gelmişti. İnanamıyordu, gerçekten Jisung'un kucağında olduğuna inanamıyordu.
O yokken onunla ilgili çok hayal kurmuş, beraber geçirdikleri zamanı çok düşünmüştü. Bir saatten sonra bir daha Jisungla eskisi gibi olamayacaklarını kabul etmiş ama yine de hayal kurmaktan vazgeçmemişti.
Minho böyleydi işte, o eve taşındıklarından beri Jisung'a zafı vardı. Gece o sesleri duyup, komşulardan o dedikoduları dinleyip, küçüğünün yüzünün gitgide solduğunu, acı çektiğini gördüğü o zamanlardan beri Jisung'u korumak, kollamak onun görevi olmuştu, tabi böyle masum bir güzelliğe gelen aşkta cabasıydı.
Birbirlerini ilk sevendiler. İlk sayan, ilk koruyan, ilk öpen, ilk güldüren, birbirlerine dair en güzel şeylerin ilklerini yine hep birlikte almışlardı.
Jisung kurtarıcısına bağlanmıştı, Minho ise hayatına anlam getiren küçüğüne tutulmuştu. Bu bir alışkanlık olmuştu artık onlarda. Başkalarını düşünmek yerine hep ilk önce birbirlerini düşünürlerdi. Zaman bunu değiştirebilecek güce sahip değildi.
Minho kucağındaki bedeni daha çok sarmış ardından anlına kokulu bir öpücük kondurmuştu. Yüzlerini aynı hizaya getirip yakından inceledi Jisung'un suratını.
Gözünü kırpmak dahi istemiyordu. Küçüğü tüm güzelliği ile kucağındayken, az önce o güzel anları yaşamışken hala nasıl özlemi artabiliyordu, anlamış değildi.
Bir daha öptü, önce alnını ardından gözlerini sonrasında burnunun ucunu. Burnunun ucunu Jisung'unkine sürtüp bir süre öyle kaldı. Kendi kendine gülümsediğine emindi.
Jisung yerinde kıpraşıp genişçe gerilirken, geri çekildi Minho.
"Uyandın mı sevgilim?" Gözlerini daha açmasa da, büzülen dudaklarından anlamıştı Minho.
Jisung bir gözünü zorlukla açarken başını salladı ve bir daha gerildi. O kadar tatlı görünüyordu ki Jisung, Minho her an yanaklarını ısırabilirdi.
"Yastık izi bile bir insana nasıl yakışır?" Jisung duyduğu şeyle adeta horlayıp yanındaki telefonu aldı. Yüzüne ekrandan baktığında cidden yastık izi çıktığını görmüştü.
"Ya bu yapılır mı? Yastık izi ne ya." Sızlanarak söylediği şeyin ardından tekrar yatağa attı kendini ama bu sefer tüm yüzünü gömmüştü yastığa.
"Jisung yatıyordun sonuçta ne var çıkmışsa? Kaldır kafanı." Jisung bu duyduğu şey üzerine kafasını daha çok gömmüş ve ağlar gibi sesler çıkarmıştı.
"Ama cidden ısırasım geliyor yapma, valla tutamıyorum."
"Ya biliyorsun sevmiyorum yüzümde yastık izini. 10 saat geçmiyor ya." Evet sevmediğini biliyordu ama Minho seviyordu, Jisung'un her şeyini sevdiği gibi yüzünde çıkan ve geçmek bilmeyen o yastık izini de seviyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Only You/Minsung
RomansGözlerim her şarkı bitişinde olduğu gibi tekrar onun gözleri ile buluştuğunda akan yaşın öylece gitmesine izin verdim. Artık beni kimse düzeltemezdi, o bile. Uyarı! +18 öğeler içerir.