Bölüm 33:Bu defa onu kaybetmeyecektim Sedef de kim oluyordu ki!

105 5 0
                                    

Herkes işini gücünü bırakıp bize bakıyordu Melike dâhil. Ne kadarı duyulmuştu konuşmamızın bilmiyorum ama bir önemi var mıydı ki?

Melike

"Benimle yatarken öyle demiyordun ama!" Sedef bunu söylerken öyle bağırdı ki! Herkes duydu. Bütün gün kafamın içinde bu sözcükler döndü durdu. Sedef hiddetle gelip Aytaç'ın odasına dalınca ben de herkes gibi onların tartışmasına tanık oldum. Hışımla dalmıştı odasına, beden dili çok gergin ve saldırgan olduğunu göstermeye yetiyordu. Konuşmasına gerek bile yoktu ama konuştu tabi ki keşke konuşmasaydı. Aslında bana bilmediğim bir şey söylemedi.

"Benimle yatarken öyle demiyordun ama!" Bunu duyduktan sonra yerimde dönen sandalyemi çevirdim. Dizlerimin üstünde yumruklarımı sıktım, yutkundum. Bu bir şeyi değiştirmeyecek evet ben Aytaç'ı geri kazandım ve tekrar kaybetmeyeceğim. Bu yüzden bunu duymamışım gibi yapacağım. Yan masamdaki Pelin'in bana baktığını fark ettim o esnada. Yerimde doğruldum ve kalkıp tuvalete gittim. Kabinlerden birine girip oturdum. Bir süre orada kabinin kapısına bakarak boş boş oturdum. Tam kalktım çıkacaktım ki içeriye konuşarak girenler oldu. Konuları bizdik yani onların deyimi ile Sedef, Aytaç ve benim içinde bulunduğumuz aşk üçgeniydi. Böyle bir üçgen yoktu ki! Sedef yalnızca arada üçüncü kişi idi. Onları dinlemeye başladım. Önce Aytaç hakkında konuştular. Bak sen şu Aytaç'a diyorlardı. "Biz de onu efendi, işinde gücünde biri sanıyorduk ama iki kişiyi aynı anda idare ediyormuş." Dedi biri.

"Sedef iyi sinirlenmiş, bugün yanına yaklaşılmaz." Dedi diğeri de.

"Ben asistanından öğrenirim ne oluyor ne bitiyor merak ettim açıkçası." Diye ekledi  bir diğeri.

"Ben de Sedef'in suratını görmek istiyorum bugün." Dedi ilk konuşan. Aralarında bu konuşma geçtikten sonra gülüşmelerle çıktılar. Ben de bir süre daha içeride kaldıktan sonra çıktım tuvaletten ve yerime döndüm. Ağlamadım aslında ağlarım sanmıştım ama ağlamadım.

O gün işten çıktından sonra Aytaç'ı beklemedim. Spor ayakkabılarım yanımdaydı, değiştirdim ve bir süre amaçsızca yürüdükten sonra bir taksi çevirip eve gittim. Eve gittiğimde Aytaç evdeydi. Ellerinde birer kahve Elif ile oturuyorlardı. Aytaç dikkatle bana baktı, tepkimi ölçer gibi bir hali vardı. Yanlarına doğru yürüdüm. Hemen yakındaki  koltuğa oturdum. Elif söze girdi.  Aytaç ona ne olup bittiğini anlatıyor olmalıydı, halinden habersiz olmadığı belliydi. 

"Ne haber ?" Dedi. Aytaç 'a baktım önce.

"İyidir" Dedim gülümsedim.

"Aytaç bana seni götürmeye geldiğini söyledi." Dedi Elif hemen Aytaç'a baktım.

"Eğer istersen bugün götürmek istiyorum seni." dedi. Ben henüz hiçbir şeyimi toplamamıştım. Bugün duyduklarımdan sonra emin olmak istiyor sanırım. Yer değiştirmiş gibi olduk, şimdi de o beni kaybetmek istemiyor artık. Bu açıkçası beni mutlu etmeli ama nedense bir parça rahatsız hissettiriyor. Bir süre aramızda sessizlik oldu. Aytaç benim vereceğim cevabı bekliyordu. Bense zihnimde meşguldüm. Gözlerinin içine baktım. Bu defa onu kaybetmeyecektim Sedef de kim oluyordu ki!

"Ben toparlanayım o zaman." Dedim, yüzüne bir gülümseme yayıldı. Biraz da rahatlamış gibiydi. Onlar Elif ile salonda otururken ben hemen bavuluma bir şeyler doldurdum. Bavuluma doldurduklarımı biraz daha derli toplu koyayım diye uğraşırken belime sarılan Aytaç'ın eli ile irkildim. Bana sıkıca sarıldı. Nasıl bir mutluluk nasıl bir huzur kapladı içimi anlatamam. Belime sarılan kollarını tuttum ben de.

"Seni çok özledim." Dedi kulağıma. Bir süre böyle birbirimize sarılarak durduk. Ellerimi saçlarında gezdirdim.

Derin bir iç geçirdi.

"Hadi hazırsan çıkalım." Dedi, boynuma bir öpücük kondurduktan sonra.

"Bir beş dakikaya hazırım." Dedim. Beni odam da bırakıp salona geçti.

Bavulun fermuarını çektim ve salona geldim sürükleyerek. Bavulumu eline aldı o önde ben arkada kapıya yaklaştık. Bugün Sedef'in bağrışmaları olmasaydı, şu an daha keyifli bir şekilde gidiyor olurdum. Burukluğum Elif'i bırakmaktan olurdu ama bir yanımda bir eziklik hissediyordum.

Elif bize bakıp gülümsedi.

"Sizi tekrar bir arada görmek çok güzel." Dedi. Ben Elif'e sarıldım.

"Masraflarının hala ortağıyım merak etme." Dedim.

"Sana onu soran mı var?" Diye çıkıştı ama eski düzen ben yine bir parça eşyamı Elif'in yanında da bırakacaktım. Ara sıra üniversite olduğumuz gibi gelip salondaki kanepede sızacak sonra tekrar Aytaç'ın yanına dönecektim. Yani yine iki evim olacaktı. Ama asıl evim tabi ki Aytaç ile olandı. Elif'e güle güle dedikten sonra aşağı indik, arabanın bagajına bavulumu koydu ve şoför koltuğuna geçti ben de yerime oturmuştum. Kemerlerimizi taktık. Onu çok özlemiştim hem de çok! Eve gelince bagajdan bavulumu aldı ve yukarı çıktık. Kapıdan girdiğimizde bavulumu kenara koydu, kapıyı kapattı ve bir kaç dakika birbirimize baktık. Gülümsemeye başladı. Önce ayakkabılarımı çıkardım. Bana bakıyordu henüz daha kapının yanındaydı. Daha sonra üzerimdeki ceketi çıkarttım. Gülümseyerek ona yaklaştım ve öpmeye başladım.

"Emin misin?" Dedi. Başımı salladım, çünkü emindim.

Beni kucakladı ve odasına yani eski odamıza geçtik. 

Melih

Bugün ne gündü ama! Sedef ortalığı bir birine kattı. Yani Aytaç için biraz öyle oldu. Biz yalnızca olan bitenin seyircisiydik. Kızlar Sedef Aytaç'la kavga ediyor deyince yerimden kalktım ve Melike'ye bakmaya gittim. Aytaç umurumda değildi. Melike nasıldı önemli olan onun o an nasıl olduğu idi. Melike'nin olduğu kısma yaklaştım. Arkası dönük sandalyede kıvrılmış duruyordu. Sedef'in ne dediğini duymadım ama kızların konuşmalarından anladığım kadarıyla Sedef, Aytaç'ın kendisini bırakmasından pek memnun değil. Aytaç'ı elde ettiğini sandı ancak başarılı olamadı işte. Melike'yi öyle gördükten sonra çok durmadım ve yerime geri döndüm. Bakmanın bir anlamı yoktu. Yerime geçtim mesaim bitince de sağa sola bakmadan evime geldim. Bilgisayarımın başında gelen maile baktım baktım ve içtim. Sonra da koltukta sızmışım. Gidip gitmeyeceğimi bilmiyorum. 

Sadece bir hata!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin